mucize ile imkansız arasındaki fark

mucize beklenmedik anda gelen ve mutluluk veren çok zor olasılığın adıdır.
imkansız ise hiçbir olasılığın bulunmaması halidir.

elmayla armut arasındaki farkla aynıdır.

ben şuna inanıyorum; her şeyden önce insan beyni inanılmaz bir potansiyele sahip. beynimiz işlemci bakımından inanılmaz güçlere sahip. ve biz kafamızda herhangi bir şeyi düşünebiliyorsak o mutlaka herhangi bir yer ve zamanda mutlaka meydana gelebilme potansiyeline sahiptir.
yarın birine cicek verilecekse bu kesin ben olurum cümlesi ile yarın birine taş düşecekse bu kesin ben olurum cümlesinin aslında beyin için bir farkı yok. mantıksal olarak da yok.
ömrümüz ağzımızdan çıkanları, beynimizde geçirdiklerimizi yaşamakla geçiyor...

sözlük tanımlarını bir yana bırakırsak ikisi de göreceli kavramlardır bence.

çok fakir birini hayal edelim şimdi. evi tam takır kuru bakır. karnı aç, boğazından gün içinde tek lokma geçmemiş. şimdi bu kişinin o gün için karnının doyması ‘imkansız’ görünür. sonra tak tak kapı çalınır ve yan komşu ‘kokmuştur size de mangal yaptık’ diye bir tabak dolusu yemek getirir. işte bu kişi için bu ‘mucizedir’. zengin bir insanı ele alalım, bu kişi için bu olay mucize değildir. çünkü açlığı veya yokluğu bilmez. eleştirmek anlamında demiyorum ama bulundukları ortam gereği empati duyma olasılıkları azdır. çünkü açlık duygusunu tatmamışlardır ve bu kavram onlar için sadece soyut bir kavramdır.

olayları nasıl gördüğünüze, hangi ortamda büyüdüğünüze, hangi inançlara sahip olduğunuza , hangi gelir seviyesinde olduğunuza göre değişir ‘imkansız’ ile ‘mucize’ kavramları.

duran kalbin geri çalışması mucizedir.
ama gömülmüş birinin tekrar hayata dönmesi imkansız.

her imkansız olmasına fırsat verilmeyen bir mucizedir.
imkansız demeyin mucize isteyin.
mucizeler ihtiyacı olana gelir.