müslümanın derdiyle dertlenmeyen insan

insanın derdiyle dertlenenlerden olabilmek gerekir. yoksa uyanık birileri çıkar, çıkarı için hem onları birbirine düşürecek tezgahlar kurar hem de suçu başkalarına atar.
israile gemilerle yakıt ve mühimmat taşıyan gemi ve şirket sahipleri, meydanlarda da gazzeye destek kahramanlığı yapar sonra..

türklerin dertleriyle ilgilenen sadece iki ülke var pakistan ve libya.
bunların dışındakilerin umrunda değilsin.

çoğunluğu müslüman nüfuslu ülke halklarının bedbaht olması üzücü. bu dinler savaşının devam etmesinin göstergesi midir: kafir dıjjgücler ? yoksa nedendir?

insanların ideolojik ve mitolojik fikirlerine göre niye dertlenelim? herkesin kendi ideolojisi ve mitolojik fikri var. kimse kimsenin kendi görüşüne dertlenmek zorunda değil. belki aynı fikirleri savunmuyorlar, ne diye dertlensin karşındakinin inançsal fikrine?

bir dert varsa insanlık adına bakın insanlık adına adına diyorum, ideolojik ve mitolojik kavramlardan arındırılmış sadece insan oluşu üzerine elimizden geldiğince yardımcı oluruz ama konu ideoloji, mitoloji, din, inanç ise sırf kişinin inançsal fikirleri için dertlenemem. gitsin kendi kendine dertlensin.

tarikat, emevi müslümanlığından yola çıkılmışsa bu başlıkta, hani "kuran müslümanlığı diye bişey çıkarmışlar, direkt sapıklık o!" diyenlerin, onların yolunda yürüyenlerse konu...onların dertleriyle dertlenmek kuran'a göre direkt "günah"tır.

müslüman 'ın görevi onların dertlerine dert katmak, kanatlarını kırıp hayatı onlara zindan etmektir!!...çünkü onlar müslüman falan değildirler.

musluman degildir. belki murteddir. murtedin de katli vaciptir

bu arada kuran muslumalari, hz. muhammed veya rasid halife doneminde yasasalar direkt idam edilmislerdi. neyin romantizmini kasiyolar acel.

müslümanlar ne yapıyorsa kendilerine yapıyorlar. akıllarını kullanamamalarının bedelini çekiyorlar. kimse müslümanları umursamak zorunda değil.

insanların derdiyle dertlenmeyen insan.
insanların acı dili ortaktır. çocuğunu kaybeden türk anası da, kürt anası da, faveladaki brezilyalı ana da aynı renkte ağlar.
çocuğuna yiyecek alamayan baba, kürt de olsa türk de olsa, afrikalı bir göçmen de olsa aynı acıyı duyar.
bundan on yıl önce tarlabaşı'nda bir adam vardı. tarlabaşı'nın bodrum katlarına sığınmış siyahi, beyazi, türk, kürt, afrikalı, arap insanlar arasında bir dayanışma ağı kurmuştu. hasta olanın hastasını tedavi ediyorlar, aç olan iki somun ekmek götürüyorlar, 25 kilo kömürü 25 eve paylaştırıyor, çocukları buldukları giysilerle giydiriyorlardı.
işte insan odur. dini ve milliyeti önemli değil.