bu hayat ve varoluş bazı zamanlar seni mutsuzluktan kıvrandırır, yaşamak için hal bırakmaz. acıyı beyninde, yüzünün derisinin altında hissedersin. yalnız başına sokaklarda gezersin, o an bir banka oturamazsın çünkü yürümektir tutunduğun tek eylem. bir dehşet yaşatır hayat, fırtınalı okyanusta geceleyin bir botta gibi güçsüz, kimsesiz hissettirir.
sonra gün gelir için kıpır kıpır olur, hayata umutlanırsın, belki de gerçekten mutluluk vaat ediyordur yaşam. fakat bu mutluluk hayatın acı çektirdiği o mutsuz zamanlardaki “ben”’e ihanettir. o çaresiz bırakılmış “ben”’i unutmaktır. aklı başıma alırım ve kapılmam böyle hayallere, takılmam peşine mutluluğun. beni acıdan kıvrandırmış varoluşu mutluluğun peşine takılarak affedemem.
devamını gör...
bana biraz pesimist ve arabesk bir düşünce gibi geldi. oldum olası bu varoluşsal sancıyı anlayamadım. sanki filimden bir kare fotoğrafa bakıp filmin sonu hakkında tahminde bulunup izlemekten vazgeçmek gibi geliyor. hayatta sürekli acıda mutlulukta yok. yeter ki sağlık problemi olmasın. olumsuz olaylar yaşarken sıkıntı veriyor ama gün geliyor iyi ki öyle olmuş diyorsunuz. siz kalbinizi temiz tutun. bazen allah daha büyük felaketleri önlemek için daha küçük felaketler verirmiş. size verilen mutlulukları da şükranla kabul edip yaşayın.
devamını gör...
bir arkadaşımla bir kişiden bahsediyorduk.arkadaşımın bulunduğu ortamda o kişi şöyle demiş: ' hayattan çok nefret ediyorum, o yüzden sigara içiyorum'
'e aga o kadar nefret ediyorsa sigarayı bıraksın, görsün acı nedir?' benzeri bir şey demiştim.
beraber gülmüştük.

bohem takılırken aslında bir yanınızın bohem olmaktan zevk aldığını inkar etmezseniz hayat daha tutarlı olabilir.
'mutsuzum ama keyfim yerinde demiş' şair. bunlar hep bundan : )
devamını gör...
manyak mısınız, diye soracağım da, o belli. soru şu: nerenin manyağısınız?
hayatta ne yaşadınız, ne gördünüz de bu kadar arabesk bir kötümserliğin içine düştünüz?
bırakın bu işleri.
bu arabesk kötümserlik geçen yüzyılda karı/kız düşürmek için işe yarardı da, bu yüzyılda varoluşsal sancılar baymakta artık kaşar tayfayı.
şimdi tüketim yüzyılındayız.
para, aşk, ten... hiç fark etmez.
sıradaki...
yüzyılın sloganı bu..
devamını gör...
hayatı kendi kendinize cehennem etmekten başka bi şey değil bu. mutsuz olduğun anlara bu kadar tutunmak bana tuhaf geliyor. çektiğimiz her acının bir sebebi olduğuna inanırım. bizi başka birine dönüştürmek için bir aracı gibi de diyebiliriz. dönüşüme kapılıp gitmek de o kadar korkunç ve kötü bir şey değildir. hatta bence kötü olan, mutsuz kalmalıyım diye bu kadar diretmektir. ne kadar süreceğini bilmediğiniz bir hayatınız var. onu da mutsuz geçirmek için diretmek kendinize yapacağınız en büyük haksızlıktır. kendinize yazık edersiniz sadece.
devamını gör...
şaşırmış bu millet ya.
devamını gör...
gece gece beni bu kadar derin düşüncelere daldırmaya ne hakkınız vardı diye bağrınmak istediğim bi başlık oldu açanın ellerine sağlık gerçekten. tuhaf bi paradoks vesselam. o kadar yaşadığın şeyden, yar**k kürek tramvalardan, uğradığım bir takım haksızlıklardan sonra hâlâ mutlu olabiliyosam kendimle ta**ak mı geçiyorum acaba diye bi düşündüm az önce. ama bir yandan da hep mutsuz olsam, bana haksızlık yapanlar listesine kendi adımı da eklemem gerekmez miydi? bilemedim valla.
mutluyum bi de bu aralar az şerefsiz değilim demek ki!
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mutlu olmak kendime ihanettir" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim