1.
yönetmen koltuğunda wong-kar wai'ın oturduğu, 2014 yılında vizyona girmiş, izlerken her kısmından, her saniyesinden, her sahnesinden çok keyif aldığım bu filmden sizlere bahsetmem gerektiğine inanıyorum.
konusuyla başlayalım önce. jeremy bir pastane sahibi. bir gece kalbi kırık bir kadının ziyaretiyle sıradan ve monoton ilerleyen hayat akışı bozuluyor... bu kadına, hayatına, her kısmına ilgi duyuyor lakin işler istediği gibi gitmiyor, bir gün ansızın bu kadın ortadan kayboluyor ve biz de bu kalbi kırık kadın olan elizabeth'in hayatını izlemeye başlıyoruz... neden şehirden kaçtığını, hayallerini, uğraşlarını, değer verdiği ve mesafesini koruduğu insanları izliyoruz, filmde kimi merak ediyor isek inanılmaz bir şekilde merak kısmımızı tatmin ediyor film... yan karakterler çok zengin ve filmin ana karakterlerine dönüşüyorlar... bu kısmı izlediğim filmler arasından kendisini ayırmam için yeterli...
film hem drama, hem romantizm, hem gizem hem de gerçekten insanı üzecek yerlere bir hayli sahip olmakla birlikte renkler, sahneler, çekim açıları inanılmaz ufuk açıcı, inanılmaz ilham verici... bazı sahneleri inanın tekrar ve tekrar izlemek istedi canım, ayrıca konuk oyuncu listesi de bir hayli iyi, cat power'ı dahi görüyoruz.
film insan ilişkilerindeki kapıları, bu kapıların açık kalmasını ya da kapanmak istemesini öyle güzel anlatıp özetlemiş ki bir an ''iyi ki daha önce ölmemişim... bu filmi izleyemezdim...'' dediğimi hissettim.
filmin müzikleri de bir hayli kaliteli, fiona apple'dan norah jones'a kadar uzanıyor ki norah jones filmin ana karakteri zaten.
izlemeden ölmemek lazım bunu... izlediğim en ama en iyi filmlerden birisi... uzunca bir süre bu film yüzünden başka filmleri beğenmeyeceğim gibi hissediyorum...
devamını gör...