mu kıtasını araştırırken karşıma çıkan bu kavramı sizlerle de paylaşmak istedim. naacal tabletleri aslında yoklar ama aynı zamanda varlar. şöyle ki iki tane yazar eserlerinde böyle bir tabletin olduğunu ve bu tabletleri incelediğini yazmışlardır. hatta bu naacal adındaki kavmin mu kıtasında yaşadıklarını söylemişlerdir. elbette günümüzde o tabletlerin varlığına dair bir kanıt yoktur lakin bulunmadığı olmadığı anlamına da gelmez. o yüzden hem varlar hem yoklar.
bu yazarlardan biri olan augustus le plongeon, bu tabletleri ilk kez çevirdiğini ve incelediğini iddia eden kişidir. yazar bu antik halk ve uygarlık olan naacal'lar hakkında ilk defa 1896 yılında kaleme aldığı "queen moo and the egyptian sphinx" adlı eserinde değinmiştir. türkçe çevirisini bulamadığım için ne yazdığını burada belirtemeyeceğim fakat bu kavim hakkındaki benzer bilgileri bir diğer yazarımız yazmıştır. fakat aralarında bir fark vardı ki plongeon bu kavmin diğer yazarın aksine güçlü bir topluluk olduğunu ileri sürüyordu ki ona göre naacal'lar maya dinin, dilinin ve uygarlığının misyonerleri yani öncüleriydi. yani plongeon'a göre bugün bildiğimiz mayaların -ki onlar hakkında bile daha çok az bilgiye sahibiz- atalarıdır.
ikinci yazarımız ise colonel james churchward'dır. bu yazarımız ise benim asıl araştırma konumdu çünkü kendisi -mustafa kemal atatürk'ün de bizzat araştırdığı ve araştırılması için özellikle bir ekip kurduğu- mu kıtası hakkında birçok eser yazmıştır. bu eserlerinde türklere değinmiş ve hatta türklerin ilk olarak bu mu kıtasından geldiğini ve ilk insanların türk olabilme ihtimalini bizlere sunmuştur. bugün çoğu araştırma da -güneş dil teorisi de buna dahil olmak üzere- aslında bizlere bunu ispatlamaktadır. fakat yeterli delil henüz bulunamamıştır ki bulunsa da böyle bir bilginin inkar edilmesi muhtemeldir. konumuza dönecek olursak bu yazarımız da bu naacal halkından bahsetmiş ve eserlerinde yer vermiştir. yine birinci yazarımız gibi james de bu halkın mu'da yaşamış bir halk olduğunu ileri sürmüştür. onun tarafından 1926 yılında kaleme alınan "the lost continent of mu, motherland of man" isimli eserde ilk defa naacal ismini kullanmıştır. ona göre bu kavmin ismi hem o uygarlığı temsil ediyor hem de dillerini yani ikisi de aynı kelimeye karşılık geliyor. ona göre bu kavim oldukça gelişmiş bir kavmin gerilemiş bir kalıntısı gibiydi ve toplamda 64 milyon nüfusa sahip 50 bin yıllık bir kavim olduğunu yazmıştır. yine bu kavmin teknolojik olarak çok gelişmiş atalara sahip olduğunu fakat kendilerinin zamanla gerilemiş olduklarını ileri sürmüştür. atlantis'i anımsattıysa şaşırmamak gerek çünkü ikisi de aslında birçok kişi tarafından aynı kabul edilmekte fakat farklı isimlendirildiği düşünülmektedir. greek ve yunan kelimelerinin aynı anlamı taşıması gibi düşünebilirsiniz. yazarın iddiasına göre tibet'te bulunduğu sırada oradaki bir mabedin başrahibi olan rishi adındaki bir keşiş ona bazı tabletler göstermiştir. bu tabletlerin dilini çözüp çevirmiş ve insanlığın ilk ana yurdunun burası olduğunu bu şekilde ileri sürmüştür. yine yazarımızın iddiasına göre bu tabletler o çevirdikten kısa süre sonra kaybolmuştur ve çevirdiğini iddia ettiği bu tabletler ve dolayısıyla mu kıtası hakkında 5 kitap yazmıştır. kitaplarından şu alıntıları paylaşmak isterim;

"ulu büyük melik'in… ulu hükümdarın, yüce tanrı'nın karada gücü nedir? o melik nebatatı büyütür, gökyüzünün rengini değiştirir... bizi genç bitkilere, taze sürgünlere, yeni filizlere karşı müşfik kılan, bize gök yüzünün çeşitli renklerini seçtiren, yükselen bulutları gösteren, parlak yıldızlar ile beraber gelen nimetleri, hafif çiyi, serinletici yağmuru gönderen, güneşi; ayın ışığını sevdiren büyük melik'in, ulu hükümdarın, yüce tanrı'nın kudretini kâinat selamlasın!... o, arzda insan yaratmış, insanları çoğaltmış, emirlere emir dinleyecekler, emir dinleyeceklere emirler ihsan etmiştir. insanları yaratan, emirlere salâhiyetler sunan, tebaaları itaatli kılan büyük melik'i, ulu hükümdarı, yüce tanrı'yı kâinat alkışlasın.... büyük melik'in, ulu hükümdarın, yüce tanrı'nın denizde gücü nedir? o melik gümüş balıklarını, yılan balıklarını, maymun balıklarını, ıstakozları, derin sularda yüzen iri balıkları, denizdeki diğer çeşit balıkları ve sair şeyleri deniz ile beraber halk etmiştir. bu yüce hâliki kâinat selamlasın!... bizi sineklerin, böceklerin, kurtların, diğer haşerelerin zararlarına karşı dayandıran odur. onu, her şeyin hâlikini, kâinat dualar ile yücelesin!"

"mu kıtası sıcak, fakat pek münbit ve mahsuldâr, ovalık bir memleket idi. her tarafı güzel çayırlar, meralar, düzlüklerde bitmiş zengin ormanlar süslüyordu. akışları sakin, muntazam, geniş yataklı, seyrüsefere fevkalade müsait nehirler kenarında kalabalık nüfuslu, büyük, zengin şehirler vardı. dünya cenneti denmeye layık olan bu kıtada hiç yüksek dağ yoktu. dağlar yalnız orada değil, dünyanın başka taraflarında da henüz fazla yükselmemişti. mu ve muluların mevcudiyeti yeryüzünde büyük dağların teşekkülünden evvelki jeolojik zamana, üçüncü arz devrine tesadüf ediyordu. mu ormanlarında ve sularında bu devrin hayvanları yaşıyordu. mu insanları her nevi hayvanı muti bir hale getirmenin yolunu biliyorlardı. koca kıtayı pek düzgün yollar ile kurşuni örümcek ağını örnek tutarak örmüşlerdi. yollar nereden başlar, nerede biter, kestirilemez idi. o kadar mükemmel yapılmışlardı ki, kalıntıları karşısında günümüzün mühendisleri, kaldırım ustaları gözlerine inanamamaktadırlar. main şeklindeki kaldırım taşları yan yana konuvermiş değil, birbirine kopmayacak surette eklenmiştir. ne taraftan bakılsa kenarlar hattı müstakim teşkil eder."

"mu kıtası ahalisi, bir hükümetin idaresi altında on kabileden terekküp ediyordu. hükümet başkanına mu'nun güneşi: tacı, hükümdarı, hakimi, emiri manasına ra-mu deniyordu. ra-mu'lar ahaliyi tanrı'nın vahiy ettiği mukaddes yazılar ahkâmına göre idare ediyorlardı. başkanlar halka karşı vazifesini müdrik, müşfik, halk başkanlara karşı içten gelen bir istekle hürmetkâr idi. emir etsin, yahut emre tabi olsun bütün mu sakinleri tek tanrı'ya inanıyordu."



atatürk'ün de özellikle bu konuyu araştırması ise gözden kaçırılmaması gereken bir özelliktir. nitekim bu sadece atatürk olduğu için değil kendisinin öz nitelikleri -liderliği, askerlik hususundaki başarıları, eğitim alanına verdiği önem vs- dolayısıyla dahi dikkate alınması gereken bir noktadır. öyle ki özellikle bir konunun araştırılması için kurduğu herhangi başka bir ekip bulunmamaktadır. sadece mu kıtasının araştırılması için özenli ve nizamlı bir ekip kurulmuştur. bu ekibe saygın ve bilgili insanlar yerleştirilmiştir. mu kıtasını araştırmak isteyenler olursa önce colonel james churchward daha sonrasında ise atatürk üzerinden araştırmasını öneririm.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"naacal tabletleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim