serhatkync yazar profili

serhatkync kapak fotoğrafı
serhatkync profil fotoğrafı
rozet
karma: 2662 tanım: 160 başlık: 112 takipçi: 85
Rastgele bir tarihçi

son tanımları | başucu eserleri


nina kulagina

stranger things isimli dizi, bir arkadaş grubunun küçük bir amerikan kasabasında yaşanan gizemli olayları çözme çabalarını konu alır. dizide eleven, gizemli yeteneklere sahip genç bir kızdır. bir laboratuvarda deneylere tabi tutulmuş ve telekinezi gibi güçlere sahiptir. eleven karakterinin ilham kaynağı, soğuk savaş döneminde sovyetler birliği'nin gizemli ve tartışmalı figürlerinden biri olan nina kulagina'dır. nina kulagina, 1960'ların sonlarında, evdeki küçük nesneleri zihin gücüyle hareket ettirebildiğini fark etti. nina kısa sürede sovyet bilim adamlarının ilgisini çekti. sovyet araştırmacılar, nina'nın yeteneklerini test etmeye başladı. nina'nın nesneleri zihnini kullanarak hareket ettirebildiği, hatta canlı organizmalar üzerinde etki yaratabildiği görüldü. birçokları bu deneylerin sahte olduğunu ve bunlarda bilimsel metodoloji* eksiklikleri olduğunu öne sürdü. bununla birlikte, nina'nın yeteneklerinin gerçek olduğuna inananlar da vardı. nina kulagina'nın hikayesi, bilim ve paranormal* sınırında kalan fenomen*lere dair en önemli örneklerden biri olmaya devam etmektedir.
devamını gör...

gūl

rivayetlere göre gūl her renge ve şekle girebilen, ıssız çöllerde insanı şaşırtıp öldüren çirkin görünümlü bir yaratıktır. geceleri yalnız dolaşan insanlara değişik biçimlerde görünür ve onları aldatıp yok eder. eşek toynağına benzeyen ayakları vardır. ne şekle girerse girsin, ayakları hep aynı kalır. bundan dolayı da ayaklarına bakıp, onu tanımak mümkündür. kılıçla vurulan ilk darbede ölür, ikinci bir darbe vurulursa yeniden canlanır. kur'an-ı kerim'de şeytanların ve cinlerin varlığından söz edilmesine rağmen gūlden bahsedilmemektedir. islam alimlerinin büyük bölümü gūl diye bir varlığın bulunmadığını, bunun cahiliye araplarının asılsız inançlarına dayandığını belirtmişlerdir. fakat yine de bu tarz bir yaratığın görülmesi durumunda, besmele* çekmek ve ezan okumak gibi müslümanların maneviyatını güçlendiren uygulamalar tavsiye etmişlerdir.
devamını gör...

philadelphia deneyi

philadelphia deneyi, bilim ve mistisizmin çarpıştığı, sınırları zorlayan bir hadise olarak tarihte yerini almıştır. iddialara göre, abd donanması 1943 yılında, görünmezlik ve teleportasyon* teknolojileri üzerine gizli bir deney gerçekleştirmiş; bu deney uss eldridge isimli savaş gemisini kullanarak yapılmıştır. ezoterik ve metafizik unsurların da işin içine karıştığı bu deneyde, gemi kısa bir süreliğine maddi dünyadan silinmiş, ardından yüzlerce kilometre uzakta tekrar ortaya çıkmıştır. deneyin gerçekleştiği anlarda gemideki mürettebatın yaşadıkları ise korku filmlerini aratmayacak cinstendir. mürettebatın bazıları bedensel deformasyon*lara uğramış, bazıları ise gemiyle birlikte kaybolup bir daha asla geri dönmemiştir. philadelphia deneyi hakkındaki hikayeler, zamanla modern mitolojinin bir parçası haline gelmiş, bilim ve paranormal* arasındaki ince çizgide gezinmeyi sevenler için vazgeçilmez bir konu olmuştur.
devamını gör...

belobog

slav mitolojisinin en ilgi çekici figürlerinden biri belobog'dur. adı beyaz tanrı veya ışığın efendisi anlamına gelen belobog, iyiliğin, aydınlığın ve kaderin sembolü olarak kabul edilir. karanlığın ve kötülüğün tanrısı olan chernobog'un zıddı olarak tasvir edilir. bu ikili, slav mitolojisindeki iyi ile kötünün ebedi mücadelesini simgeler. belobog, adalet ve masumiyetin de temsilcisidir. yılın belli dönemlerinde chernobog ile bir arya gelip kaderi belirlerler. ikisinin mücadelesi, tabiatın ve insan ruhunun döngüsel yapısını yansıtır: kışın karanlık ve soğukunun ardından baharın ışığı ve sıcaklığı gelir. belobog hakkındaki efsaneler ve hikayeler, zamanın ötesine geçen bir mesaj taşır: ışık her zaman karanlığı yener ve iyilik, kötülüğün üstesinden gelir.
devamını gör...

aqrabuamelu

aqrabuamelu, eski mezopotamya uygarlıklarında anlatılan, efsanevi yaratıklar arasında yer alır. bu varlıklar yarı insan-yarı akrep şeklinde betimlenmiştir. eski büyü kitapları, aqrabuamelu'nun sadece fiziksel bir varlık olmadığını, aynı zamanda bir enerji, bir güç olduğunu öne sürer. bu yaratıklar, kozmik dengenin koruyucuları olarak görev yapmışlar ve antik çağ büyücüleri tarafından koruma büyüleri, karanlık ritüellerde çağrılarında kullanılmışlardır. tiamat'ın gözleri adlı eser, aqrabuamelu'nun gücünü kullanarak yapılan bir koruma büyüsünü anlatır. bu büyü, kişiyi düşmanlarının kötülüklerinden korumak için gizemli sözcükler ve sembollerle yapılan karmaşık bir ritüeli içerir. bu yaratığın sadece fiziksel bir tehdit değil, aynı zamanda ruhsal ve enerji düzeyinde de güçlü bir varlık olduğuna inanılır. aqrabuamelu'nun enerjisinin, zaman ve mekanı aşan bir güç olduğu, bu yüzden büyücüler tarafından sıkça başvurulan bir kaynak olduğu belirtilir. aqrabuamelu aynı zamanda insanın kendi iç dünyasındaki karanlık ve ışık arasındaki savaşın bir sembolü olarak da görülmüştür.
devamını gör...

orta asya şamanizminde şifa ve büyü

türkler'de nazar değmesi inancının kökeni orta asya'ya, şamanizm dönemine kadar uzanır. eski türkler'de iki tür tedavi yöntemi vardı. dinsel-büyüsel tedavi yapan kam ya da baksı denilen şamanlar ile otacı, emçi ya da atasagun adı verilen ve ilaç tedavisi uygulayan hekimler bulunmaktaydı. şamanlar, islam öncesi türkler'de ölülerle iletişim kurabildiğine, ruhsal hastalıkları iyileştirdiğine ve kabileyi koruduğuna inanılan büyücü hekim ya da dini liderlerdi. şamanların en kutsal görevlerinden biri şifacılıktı ve genelde ruhsal-sinirsel hastalıklara yönelikti. şamanizm, bir din olmayıp ruhsal-büyüsel ritüeller bütünü olarak görülmelidir. şamanlar, esrime* halindeyken ruhlarla haberleşen, iyileştirme gücü olduğuna inanılan büyücü hekim, şifacı ya da kabile sihirbazlarıdır. şaman büyücü, hastalığa yüzeysel tanı koyduktan sonra, yardımcılarının çaldıkları davulun sesiyle trans durumuna geçer, ruhlardan çağrı alarak hoplayıp zıplarken anlaşılmayan sesler çıkarıp çığlıklar atar, ardından derin bir tanı koyarak tedavi yolları önerirdi. şaman, evren ağacı olarak kabul edilen huş ağacı ya da kayın ağacına, her biri bir gök katına karşılık gelecek şekilde yedi ya da dokuz kertik* atıp gök katına ulaşır. ardıç ağacının dalları yanarken çıkan dumanlar, şamanları koruyan ruhları* aşağıya çağırır ve bunların yardımıyla şaman ayini yapılır. şamanlar ritüel sırasında kollarını kanat gibi açıp kuş benzeri uçma hareketleri yaparlar.
devamını gör...

sisifos

sisifos, yunan mitolojisinde, akdeniz'deki korint şehrinin kralı olarak bilinir. olağanüstü zekası ve kurnazlığı ile ünlüdür. ancak bu kurnazlık, onu tanrıların gazabına uğratır. efsaneye göre, sisifos ölüm tanrısı thanatos'u kandırarak zincirler ve böylece insanların ölmesini geçici olarak durdurur. bu durum, tanrı zeus'u öfkelendirir ve sisifos'u cezalandırmaya karar verir. sisifos'un cezası, büyük bir kayayı bir tepenin zirvesine kadar yuvarlamak zorunda kalmaktır. ancak, her seferinde zirveye ulaştığında, kaya yuvarlanarak tekrar aşağı düşer ve sisifos bu işlemi sonsuza dek tekrarlamak zorunda kalır. bu ceza, sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal olarak da son derece yıpratıcıdır. sisifos efsanesi, genellikle faydasız çaba ve umutsuzlukla ilişkilendirilir. ancak bu hikaye, daha derin bir sembolizm içerir. sisifos'un sonsuz çabası, insanların hayatlarında karşılaştıkları tekrar eden zorluklar ve başarısızlıkları temsil eder. bu bakış açısıyla, sisifos'un mücadelesi, insan ruhunun azim ve kararlılığının bir simgesi haline gelir. fransız filozof albert camus'a göre, sisifos'un kayayı tepeye doğru itmesi, insanların hayatın anlamsızlığı içinde kendi anlamlarını yaratma çabasını simgeler.
devamını gör...

cannikin projesi

cannikin projesi, 6 kasım 1971'de amerika birleşik devletleri atom enerjisi komisyonu (aec) tarafından alaska'nın amchitka adasında gerçekleştirilen bir yeraltı nükleer silah testiydi. nükleer test serisinin bir parçası olan deneyde lım-49 spartan anti-balistik füzesinin savaş başlığı kullanıldı. neredeyse 5 megaton tnt* patlayıcıya denk bu test, şimdiye kadar amerika birleşik devletleri tarafından patlatılan en büyük yer altı patlamasıydı. testin hazırlığı beş yıl sürdü ve lawrence radyasyon laboratuvarı'ndan, daha sonra lawrence livermore ulusal laboratuvarı'ndan (llnl) yüzlerce personelin katılımıyla gerçekleşti. milrow testi için şaft sondajı mart 1967'de, cannikin testi için sondaj ise ağustos 1967'de başladı. testi gerçekleştirmek için 400 ton ekipman, 1.870 metre derinliğinde ve 2,3 metre genişliğinde bir kuyuya yerleştirildi. test destek ekipmanı, test zamanında 4,6 metrelik yer sarsıntısına dayanacak şekilde tasarlandı. atom enerjisi komisyonu başkanı james r. schlesinger, testin güvenliğini vurgulamak amacıyla eşi ve iki kızını test için amchitka'ya getirdi. hem 1969 kalibrasyon testi hem de cannikin'in kendisi protesto edildi. 1969'da 7.000 kişinin katıldığı bir gösteri, britanya kolumbiyası'ndaki büyük bir abd-kanada sınır kapısını kapattı ve üzerinde "dalga yapmayın. bizim hatamız giderse bu sizin hatanız" yazan pankartlar taşıdı. ontario ve quebec'teki kanada-abd sınır kapılarında başka gösteriler de meydana geldi. temmuz 1971'de nükleer sorumluluk karşıtı komite, atom enerjisi komisyonu'na karşı dava açarak mahkemeden testi durdurmasını istedi. dava başarısızlıkla sonuçlandı ve yüksek mahkeme ihtiyati tedbir kararını 3'e karşı 4 oyla reddetti. test yapıldı ve korkulduğu gibi bir tsunamiye neden olmadı.
devamını gör...

valknut

valknut, en popüler koruma tılsımlarından biridir. elinizi hiç kaldırmadan, tek seferde çizebileceğiniz bir şekle sahiptir. valknut iç içe geçmiş üç üçgenden meydana gelir. dolayısıyla da dokuz noktaya sahiptir. birçok eski kültürde dokuz rakamının mükemmelliğin ve birliğin sembolü olduğu kabul edilir. üç rakamı keltler için kutsaldı. tanrılar üç ana sınıfı simgeleyen üç grup halinde tasvir edilirdi. ateş, nefes ve su; dünya, gökyüzü ve deniz gibi üçlü kavramlar da hep ön plandaydı. dolayısıyla dokuz rakamı da özel bir yere sahipti. valknutun keltler tarafından hangi anlamlarda kullanıldığı tam olarak bilinmiyor. fakat tarihin bir noktasında tanrıça sembolü olarak kullanılmış olması ihtimali oldukça yüksektir. buradan yola çıkarak, dokuz noktanın yeniden doğum, hamilelik ve reenkarnasyon döngülerini temsil ettiği düşünülebilir. dokuz sayısı ayrıca iskandinav mitolojisi'nde dokuz dünya'yı da temsil eder. öbür dünyayı simgeleyen bir mezar motifi olarak da kullanılan valknut'a odin ile alakalı tasvirlerde de rastlanmaktadır.
devamını gör...

düş kapanı

düş kapanı, özellikle ojibwe*, lakota* ve diğer kuzey amerika kabileleri arasında yaygın olarak kullanılan bir nesnedir ve kökenine dair birçok mit ve hikaye bulunmaktadır. bir efsaneye göre, ojibwe kabilesinin ileri gelenlerinden biri örümcek kadın tarafından ziyaret edilir. örümcek kadın, onun yaşamındaki olumsuz enerjileri temizlemek ve pozitif enerjilere yer açmak amacıyla bir düş kapanı örer. bu özel kapanın işlevi, olumlu rüyaları yakalayarak kötü rüyaları engellemektir. düş kapanının kullanımındaki temel inanç, gece boyunca rüyaların enerjisini filtreleyerek uyuyan kişiye sadece olumlu ve anlamlı rüyaların ulaşmasına yardımcı olmasıdır. düş kapanının asıldığı yerin iyi rüyalar getirdiğine inanılır ve bu nedenle genellikle yatağın yakınına veya çocuk odalarına yerleştirilir. düş kapanının tasarımındaki her öğe sembolik bir anlam taşır. halka, evrenin döngüsünü ve birliğini temsil ederken, ağ motifleri hayatın karmaşıklığını ve ilişkilerin dokusunu simgeler. tüyler ise rüyaların süzülürken ortaya çıkan hafiflik ve özgürlük hissini ifade eder.
devamını gör...

mısır'da kedi

günümüzden 5000 yıl kadar önce mısır ve habeşistan bölgelerinde bazı hayvanlar tanrılaştırılmıştı. bunlardan biri de bastet isimli bir kedi tanrıçaydı. bastet heykelleri bereket getirdiği inancıyla evlerde bulundurulurdu. evin kedisi ölürse bunun bereketsizlik ve uğursuzluk getireceğine inanılırdı. mısırlılar, kedilerin karanlıkta parlayan gözleri ile güneş tanrıları ra'nın battıktan sonra yeraltında parlaması arasında bir bağ kurmuşlardı. mısırlılar aslında kedinin kendisine değil, onda var olduğuna inandıkları tanrısal güce tapıyorlardı. roma imparatorluk dönemi'nde kedi tasvirli çeşitli koruyucu ya da şans getirici muskalar kullanılmaktaydı.
devamını gör...

güneş kursu

günümüze kadar ilk olarak hititler'in kullanması bilgisi değişmiştir. yakın zamanda yapılan araştırmalar ışığında öğreniyoruz ki ilk olarak hattiler kullanmışlardır ve hititler de bu güneş kursunu kullanmaya devam etmişlerdir. fakat kullanım amacı ve anlamı değişmemiştir yani hititler ile hattiler aynı amaç ile kullanmışlardır.
devamını gör...

cadı topu

cadı topu, içine renkli iplikler, tüyler, boncuklar veya parlak malzemeler yerleştirilen bir cam küredir. bu malzemelerin, negatif enerjileri çekip etkisiz hale getirdiğine ve zararlı büyülere karşı koruma sağladığına inanılır. ingiltere'de 17. ve 18. yüzyılda kötü ruhları, cadıları ve uğursuzluğu kovmak için kulübelerin pencerelerine cadı topları asılırdı. 17. yüzyılda cadı topları kutsal su veya tuzla dolduruluyordu. tuz değerli bir üründü ve topun kırılması kötü şans olarak kabul ediliyordu. cadı topu geleneksel olarak yeşil veya mavi renktedir. üst kısmında da bir çivinin ya da kancanın takılabileceği bir yer bulunur.
devamını gör...

amenta

eski mısırlılar ölümden sonra bir yaşam olduğuna inanıyorlardı. onlar için ölüm sadece bir kesintiydi ve ölümden sonra, öbür dünyada varoluş devam edecekti. amenta, insanların ölümden sonraki yaşamının gerçekleştiği ölüler diyarını temsil eden bir semboldü. ilk başlarda amenta ufkun ve güneşin battığı yerin bir simgesiydi. bu kullanım, amenta'yı güneşin güçleriyle ilişkilendiriyordu. amenta zamanla ölüler diyarının, yeraltı dünyasının ve mısırlıların ölülerini gömdükleri yer olan nil nehri'nin batı kumsalının bir temsili olarak tanındı. bu şekilde amenta, ölülerin yaşadığı diyar olan duat'ın sembolü haline geldi. cenaze törenlerinin nil'in batı bölgesinde yapılması nedeniyle, amenta ölülerle ilişkilendirilmişti. batı, güneşin her gün ölmek için gittiği yerdi. ölüler de bu nedenle başları batıya bakacak şekilde gömülüyorlardı. burası, öbür dünyaya yolculuğun başlangıcıydı. amenta'nın bu mezar yeri ile olan bağlantıları, onu yeraltı dünyasının bir simgesi haline getirdi.
devamını gör...

adam otu

mandrake, birçok kültürde tıbbi ve dini amaçlar için kullanılan ilginç bir bitkidir. türkçe adı adamotu'dur. insan şeklindeki kökleri ile tanınan bu bitki, bazı ilginç efsanelere de konu olmuştur. antik dönemlerden beri, adamotu tıbbi amaçlar için kullanılmaktadır. kökleri, sakinleştirici ve ağrı kesici özelliklere sahip olduğu düşünülen bir alkaloid içerir. adamotu aynı zamanda birçok dini inanç ve ritüelde de yer alır. hıristiyan inancında, "sevgi otu" olarak adlandırılır. yahudi mitolojisinde de doğurganlık ve bereket sembolü olarak kullanılır. adamotu birçok ilginç efsaneye de konu olmuştur. bunlardan birine göre, bitkinin çıkardığı çığlık benzeri bir ses insanları öldürebilir. bu nedenle, adamotunu toplamak için özel bir yöntem kullanılır. adamotu kökleri, dolunay gecesi toplanır ve özel bir törenle çıkarılır. bu törende, köklerin çıkartılması sırasında kutsal bir formül okunur ve bitkinin çığlığına karşı koruyucu bir tılsım kullanılır.
film ve dizilerde yer verilen adamotunu, harry potter sırlar odası filminde iyi bir şekilde anlatmışlardır.
devamını gör...

brown lady

norfolk'taki raynham hall'un hayaleti olarak bilinen brown lady, 19. yüzyılın sonlarında ingiltere'de büyük bir paranormal olay haline gelmişti. hikayeye göre, birçok kişi, koridorlarda hayalet benzeri bir figür ve gölgeler görmüştü. bu hayalet bir kadın görünümündeydi ve kahverengi bir elbise giyiyordu. hikayenin en ilginç yönlerinden biri ise olaya tanıklık edenler arasında ünlü yazar charles dickens'in da olmasıydı. dickens bir makalesinde, raynham hall'da kaldığı bir gece koridorda "ışık gibi" bir şey gördüğünü yazmıştı. bazı insanlar hayaletin eliza radcliffe olduğunu ileri sürdüler. eliza 1726'da doğmuş ve 1755'te ölmüştü. kendisi sir thomas townshend'in eşi ve raynham hall'un sahibi olan lady dorothy townshend'in arkadaşıydı. hikayeye göre, lady dorothy'nin kocası sir thomas, eliza ile bir ilişki yaşamıştı. bu nedenle, bazıları hayaletin eliza radcliffe olduğunu düşünmekteydi. ingiliz gazetesi country life tarafından 1936'da hayaletle ilgili bir haber yayımlandı. bu haberde hayaletin görüldüğü fotoğraflar da yer aldı. ancak birçok insan bu fotoğrafların sahte olduğunu düşündü.
devamını gör...

ab-ı hayat

efsaneye göre hz. musa bir gün hızır'la buluşmak için yola çıkar. yanında genç bir arkadaşı da vardır. buluşma yeri “iki denizin birleştiği yer"dir. hz. musa yanına azık* olarak balık alır. bunun nedeni, buluşma yerine geldiklerinde balığın canlanıp denize atlayacak olmasıdır. bir süre sonra balık gerçekten de canlanıp denize atlar. bunu sadece hz. musa'nın arkadaşı görür ama ona haber vermeyi unutur. yemek için konakladıklarında bu olay aklına gelir ve hemen anlatır. hz. musa balığın canlandığı o yere döner ve gerçekten de hızır'ın onu beklediğini görür. hızır kendisine allah tarafından "rahmet" ve "gizli ilim" verilen biridir. hz. musa'nın hızır'la buluştuğu kayanın dibinde bir kaynak vardır. buna ab-ı hayat -yani günümüz türkçesiyle hayat kaynağı- denilmektedir. o suyun temas edip de diriltmediği hiçbir şey yoktur. balığa da bu sudan sıçramış ve onun yeniden canlanmasını sağlamıştır.
devamını gör...

aziz cuthbert incili

cuthbert, m.s. 687'de ölen bir münzevi -yani tek başına yaşamayı seven- keşişti. cuthbert, ölümünden sonra azizliğe yükseldi ve kuzey ingiltere'nin ortaçağ'daki en önemli azizlerinden biri oldu. aziz cuthbert incili olarak bilinen kitap, cuthbert'in tabutunun içinde 12. yüzyılda bulundu. bu kitabın cuthbert tarafından hem hastaları iyileştirmek hem de iblislerin ele geçirdiği kişileri kurtarmak için kullanıldığına dair birçok rivayet bulunmaktadır.
devamını gör...

sati ritüeli

dul kadınların, kocalarının cenazesinde yakılması anlamına gelmektedir. hint kültürünün en tartışmalı konularından biridir. bazıları için sati, kutsal bir olayın saygı duyulması gereken bir parçasıdır. kimileri içinse kadına yönelik barbarca bir şiddet eylemidir. yüzyıllar boyunca defalarca yasaklanmış olsa da bu uygulama hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmamıştır. hindu mitolojisinde sati, lord shiva ile evli bir tanrıçadır. sati'nin babası bu birlikteliği onaylamaz. bunun üzerine sati, babasını protesto etmek için kendini yakar. efsaneye göre sati yanarken shiva'nın karısı olarak yeniden doğmak için dua eder. duası kabul olur ve sati, pervati olarak yeniden doğar. erken hindular, bu efsaneyi sati uygulamasının gerekçesi olarak gördüler. tarihsel olarak, iki ana sati türü vardı; gönüllü ve zorla. eski hindu geleneklerinde sati, bir evliliğin bitişini temsil ediyordu. karısı kendini yakarak, nihai bir bağlılık ve sadakat eylemiyle kocasını sonraki hayata kadar takip ediyordu. bu uygulamaya karşı çıkan birçok kadın oldu. ancak insanlar dini bahaneler öne sürerek, bu kadınları öldürdüler.
devamını gör...

warabimochi

eğreltiotu nişastası ile kaplanmış ve kinako*ya batırılmış jölemsi bir şekerlemedir. özellikle kyoto şehrinde popüler olan bir börek olup yeşil çay ile servis edilmektedir.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim