#ödüllü filmler
2009 yılında izleyici ile buluşan levent semerci yönetmenliğinde bir filmdir.
sınır bölgesine yakın bir bölgede görevli bir yüzbaşı ve kırk askerinin zorlu şartlarda görevlerini yerine getirme çabasını ve terör örgütleri ile çatışmaları anlatılmaktadır.
sınır bölgesine yakın bir bölgede görevli bir yüzbaşı ve kırk askerinin zorlu şartlarda görevlerini yerine getirme çabasını ve terör örgütleri ile çatışmaları anlatılmaktadır.
*adana film festival (2010) / en iyi yönetmen: levent semerci
*adana film festival (2010) / en iyi sanat yönetmeni: soner caner
*pantene altın kelebek ödülleri (2010) / yılın etkinliği ödülü
*yeşilçam ödülü (2009) / en iyi film
*adana film festival (2010) / en iyi sanat yönetmeni: soner caner
*pantene altın kelebek ödülleri (2010) / yılın etkinliği ödülü
*yeşilçam ödülü (2009) / en iyi film
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bi cigara ver sezgin" tarafından 23.11.2020 11:10 tarihinde açılmıştır.
1.
2009 yılında gösterime giren ve yönetmenliğini levent semerci'nin yaptığı türk filmi. film, hakan evrensel’in güneydoğu’dan öyküler adlı kitabının uyarlamasıdır ve film için tahtalı dağı’nda bir karakol kurulmuştur. filmde güneydoğu'da bulunan ve 2365 metre yükseklikteki karabal tepesi'ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki askerin hikâyesi anlatılmaktadır.
filmi daha önce askere gitmeden önce izlemiştim ama netflix'te görünce sabah tekrardan izledim. daha önce izlemiş olmama rağmen film beni aşırı etkiledi, uzun süre etkisinden çıkamadım. filmde aktarılmak istenen hissi o kadar iyi vermişler ki zaman zaman nefes almakta zorlandım. mete yüzbaşının mektubunda ne demek istediğini ancak ikinci izleyişimde anladığıma üzüldüm açıkcası.
dinlemek isteyenler için 1.30 dan sonra başlıyor.
"canım, birtanem, çiçeğim, aşkım
‘keşke’ diyemeyeceğim kadar uzağım artık
başını göğsüme koyduğunda nefesim dolaşsın isterdim yüzünde
o kadar ısıtmak isterdim ki nefesimle sırtını
keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim
yapamadım aşkım
kelimelerden utandım
ellerim ellerini sevdi çiçeğim
dudaklarım koynunu
gözlerim yüreğini
o güzel, içinde güneş saklı yüreğini
zannettim ki bakarsam korkmadan bulutlara korkar kaçarlar
elimden bir şey gelmiyor.
artık çok geç
yalvarırım kızma bana
hain bir bulut gözlerimi esir aldı aşkım
kapatamadım
olmadı aşkım
onlar kaçacağına ben bulut oldum
güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım
affet beni
çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgarım
sesini duyar gibiyim aşkım
inan en çıplak halimle içime alacağım lanetini
affet diyeceğim
nefesim nefesine nefes katsın istedim
ama olmadı
o küçücük nefesi içine üfleyemedim
o kadar isterdim ki o minnacık nefes göğüslerinden sevgini emsin
ama
olmadı aşkım
anamın fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine
oysa o kadar istemiştim ki masallarımı rüzgarın yapmak,
bir varmış, bir yokmuşta kaldı fısıldamam.,
ötesini fısıldayamadım
o zilin sesini duyduğunda yüreğine düşen acıya lanet ediyorum
artık koklayamayacağım içini
bir bulut gibi kapatacağım önünü içindeki güneşin
beni affet.
kelimeler hiç bir zaman bu kadar anlam kazanmadı canım
vatan sana canım feda derken dışım;
içim,
vatan sensin be aşkım diye haykırdı
toprağın olmaya çalışmak varken, mezarın oldum
nehir olup akmak varken, deren olup taştım
güneş olmak varken, gölgen oldum
beni affet.
aşkım,
neden dinlemedim yüreğini
neden gözlerimle duyup kalbimle bakamadım sana
neden elini uzattığında kalbimi arkaya sakladım
keşke gözyaşlarımı utanmadan yanağımda gezdirebilseydim
aşkım, seni de yanımda götürüyorum
ne kadar acı yüreğinde bulut olarak dolaşmak
bütün sabahların ışığında
yüzündeki aydınlığı alıyorum içime
rüzgarlar yardım edin bana
umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler aşkını yüreğine
ve ben çıkıp giderim.
o gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım,
seni seviyorum çiçeğim."
filmi daha önce askere gitmeden önce izlemiştim ama netflix'te görünce sabah tekrardan izledim. daha önce izlemiş olmama rağmen film beni aşırı etkiledi, uzun süre etkisinden çıkamadım. filmde aktarılmak istenen hissi o kadar iyi vermişler ki zaman zaman nefes almakta zorlandım. mete yüzbaşının mektubunda ne demek istediğini ancak ikinci izleyişimde anladığıma üzüldüm açıkcası.
dinlemek isteyenler için 1.30 dan sonra başlıyor.
"canım, birtanem, çiçeğim, aşkım
‘keşke’ diyemeyeceğim kadar uzağım artık
başını göğsüme koyduğunda nefesim dolaşsın isterdim yüzünde
o kadar ısıtmak isterdim ki nefesimle sırtını
keşke yüreğine en güzel aşk şarkılarını fısıldayabilseydim
yapamadım aşkım
kelimelerden utandım
ellerim ellerini sevdi çiçeğim
dudaklarım koynunu
gözlerim yüreğini
o güzel, içinde güneş saklı yüreğini
zannettim ki bakarsam korkmadan bulutlara korkar kaçarlar
elimden bir şey gelmiyor.
artık çok geç
yalvarırım kızma bana
hain bir bulut gözlerimi esir aldı aşkım
kapatamadım
olmadı aşkım
onlar kaçacağına ben bulut oldum
güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım
affet beni
çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgarım
sesini duyar gibiyim aşkım
inan en çıplak halimle içime alacağım lanetini
affet diyeceğim
nefesim nefesine nefes katsın istedim
ama olmadı
o küçücük nefesi içine üfleyemedim
o kadar isterdim ki o minnacık nefes göğüslerinden sevgini emsin
ama
olmadı aşkım
anamın fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine
oysa o kadar istemiştim ki masallarımı rüzgarın yapmak,
bir varmış, bir yokmuşta kaldı fısıldamam.,
ötesini fısıldayamadım
o zilin sesini duyduğunda yüreğine düşen acıya lanet ediyorum
artık koklayamayacağım içini
bir bulut gibi kapatacağım önünü içindeki güneşin
beni affet.
kelimeler hiç bir zaman bu kadar anlam kazanmadı canım
vatan sana canım feda derken dışım;
içim,
vatan sensin be aşkım diye haykırdı
toprağın olmaya çalışmak varken, mezarın oldum
nehir olup akmak varken, deren olup taştım
güneş olmak varken, gölgen oldum
beni affet.
aşkım,
neden dinlemedim yüreğini
neden gözlerimle duyup kalbimle bakamadım sana
neden elini uzattığında kalbimi arkaya sakladım
keşke gözyaşlarımı utanmadan yanağımda gezdirebilseydim
aşkım, seni de yanımda götürüyorum
ne kadar acı yüreğinde bulut olarak dolaşmak
bütün sabahların ışığında
yüzündeki aydınlığı alıyorum içime
rüzgarlar yardım edin bana
umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler aşkını yüreğine
ve ben çıkıp giderim.
o gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım,
seni seviyorum çiçeğim."
devamını gör...
2.
uyursan ölürsün...uyursan ölürsün...uyursan ölürsün; sen uyursan herkes ölür
şu sahnesiyle nefesleri kesen muhteşem bir yerli yapım. çok müsait olduğu halde militarizmi özendirme çabası da yok. çıkıp şu film hakkında türk milliyetçiliği yapılıyor diyemez mesela kimse.
askerliğin ne olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuşlar. bu işte askerlik. hiçbir fikri olmadan herkes konuşuyor ya, al sana askerlik.
devamını gör...
3.
bu filmle ilgili anım şu. tabi hepiniz merak ediyorsunuz nedir diye.
askerdeydim ki benimki mecburi dersane eğitimi.
nasıl desem özel seçilmişlerden o zamanki meslekle alakalı.
bizim de bölükte 198 kişi falan var. tabi herkes g3 le silahı da öğrendi. kendine güven geldi.
he 70 günde acemi birliğinde asker oldun.
o hafta da dağıtım yerleri açıklanacak. herkes doğuyu istiyor güya. zaten doğu çıkacak.
bizi bir gün önce bu filme götürdüler.
haha. hiç unutmuyorum. film de o telsiz konuşmaları dağlar çatışma. millet ağlıyor. moraller sıfır.
ertesi gün komutan yerleri okuyor. işte diyor. ahmet dağlıca karakolu. aynen böyle bak.
mehmet aktütün. hep böyle gidiyor.
herkesin aklında bu film var.
neyse film güzel savaş karşıtı bir film bu .
evet aslında tam bir savaş karşıtı film. ve güzel bir vatan filmi. atatürkçü güzel bir film.
askerdeydim ki benimki mecburi dersane eğitimi.
nasıl desem özel seçilmişlerden o zamanki meslekle alakalı.
bizim de bölükte 198 kişi falan var. tabi herkes g3 le silahı da öğrendi. kendine güven geldi.
he 70 günde acemi birliğinde asker oldun.
o hafta da dağıtım yerleri açıklanacak. herkes doğuyu istiyor güya. zaten doğu çıkacak.
bizi bir gün önce bu filme götürdüler.
haha. hiç unutmuyorum. film de o telsiz konuşmaları dağlar çatışma. millet ağlıyor. moraller sıfır.
ertesi gün komutan yerleri okuyor. işte diyor. ahmet dağlıca karakolu. aynen böyle bak.
mehmet aktütün. hep böyle gidiyor.
herkesin aklında bu film var.
neyse film güzel savaş karşıtı bir film bu .
evet aslında tam bir savaş karşıtı film. ve güzel bir vatan filmi. atatürkçü güzel bir film.
devamını gör...
4.
bir levent semerci filmidir.
filmin senaryosunu yönetmen levent semerci, mehmet ilker altınay ve hakan evrensel ile birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde bu rolünden başka iyi bir performansını izlemediğim mete horozcu, ilker kızmaz, barış bağcı ve özgür eren koç oynamıştır.
filmi izleyen herkeste olduğu gibi bende askerlik anılarını uyandırdı bu film. filmi izleyen çoğu kişide olmadığı gibi benim askerlik anılarımda bir halt yok. ama yine de bu film izlediğim en gerçekçi diyaloglara ve en gerçekçi sahneler sahipti.
askerlik bittikten çok kısa bir süre bu filmi izlediğim için mi bilmem film beni çok derinden etkiledi. bir dağ karakolunda kendi halinde kalmış bir grup askerin hikayesi beni resmen yerden yere vurdu izlerken.
o son çatışma sahnesini izlerken nefesim kesildi. türk sinemasında bu kadar gerçek bir filmin olması beni gerçekten gururlandırıyor. film bir dönem imdb'nin top 250 listesine de girdi, hala orada mı bilmiyorum ama bence orada olmayı sonuna kadar hak eden bir film.
bu film izlenmeli. gece uyumadan önce izlemeyin. uyursanız ölürsünüz.
filmin senaryosunu yönetmen levent semerci, mehmet ilker altınay ve hakan evrensel ile birlikte yazmıştır. filmin başrollerinde bu rolünden başka iyi bir performansını izlemediğim mete horozcu, ilker kızmaz, barış bağcı ve özgür eren koç oynamıştır.
filmi izleyen herkeste olduğu gibi bende askerlik anılarını uyandırdı bu film. filmi izleyen çoğu kişide olmadığı gibi benim askerlik anılarımda bir halt yok. ama yine de bu film izlediğim en gerçekçi diyaloglara ve en gerçekçi sahneler sahipti.
askerlik bittikten çok kısa bir süre bu filmi izlediğim için mi bilmem film beni çok derinden etkiledi. bir dağ karakolunda kendi halinde kalmış bir grup askerin hikayesi beni resmen yerden yere vurdu izlerken.
o son çatışma sahnesini izlerken nefesim kesildi. türk sinemasında bu kadar gerçek bir filmin olması beni gerçekten gururlandırıyor. film bir dönem imdb'nin top 250 listesine de girdi, hala orada mı bilmiyorum ama bence orada olmayı sonuna kadar hak eden bir film.
bu film izlenmeli. gece uyumadan önce izlemeyin. uyursanız ölürsünüz.
devamını gör...
5.
bir karısı, iki çocuğu ve birde yeni aldığı arabası vardı orhan’ın, unutmayın..
o zilin sesini duyduğunda, yüreğine düşen acıya lanet ediyorum.
artık koklayamayacağım içini..
bir bulut gibi kapatacağım önünü içindeki güneşin.
beni affet..
kelimeler hiçbir zaman bu kadar anlam kazanmadı canım,
“vatan sana canım feda” derken dışım; içim, “vatan sensin be aşkım” diye haykırdı.
toprağın olmaya çalışmak varken, mezarın oldum.
nehir olup akmak varken, deren olup taştım.
güneş olmak varken, gölgen oldum.
beni affet..
bir filmden çok daha ötesidir.
şöyle bir şey de var, siz uyudunuz, ve herkes öldü.
o zilin sesini duyduğunda, yüreğine düşen acıya lanet ediyorum.
artık koklayamayacağım içini..
bir bulut gibi kapatacağım önünü içindeki güneşin.
beni affet..
kelimeler hiçbir zaman bu kadar anlam kazanmadı canım,
“vatan sana canım feda” derken dışım; içim, “vatan sensin be aşkım” diye haykırdı.
toprağın olmaya çalışmak varken, mezarın oldum.
nehir olup akmak varken, deren olup taştım.
güneş olmak varken, gölgen oldum.
beni affet..
bir filmden çok daha ötesidir.
şöyle bir şey de var, siz uyudunuz, ve herkes öldü.
devamını gör...
6.
çoğu yerde nefesi tutturup izletiyor kendini. o kadar dizi vardı mesela ama etkileri asla böyle ya da bu kadar değildi. dizilerle o kadar vakit çalınacağına böyle filmler yapılsa daha iyi.
içeriğe gelecek olursa bana göre çok gerçekçiydi. ilgimin, sevgimin, sonsuz bağlılığımın ve minnetimin olması ayrı ya da az çok görüp veya duymakta ayrıymış.
izlerken size de askerlik yaptırıyormuş gibi. askerliğin ciddiyeti, az çok eğitimi ve dikkatsizliğin önemini çok iyi vurguluyordu.
izlerken bile az çok psikoloji değiştirebiliyor ve askerlerin her saati, her ay'ı veya baya yılları gerçekten sınırda ya da büyük operasyonlarda geçiyorsa ne hâle geliyordur?..
"askere gidip aynı döneni göremezsin." derlerdi bizim burada. küçükken bunu tam anlayamazdım...
babam eski yıllarda ve şu an ki süreçten daha fazla ay'ını şırnak'ta geçirmişti. sanki babamın hayatından/ona benzer kişilerin anından birkaç saat izlemiş gibiydim. zor değil çok çok zor.
ortamın o ağırlığı ve olaylar cidden duygulandırıcıydı.
şehit haberleri gazete sayfasının altında küçük altyazı gibi ya da kenarlarında kendi hâline bırakılmış gibi veriliyor ya veya haberlerde ismi bile bazen yok ya da şehit haberinin arkası da o kadar gösterilmiyor artık. vatan görevi ya da meslek olarak yapılsa da herkesin evine dönmesi gerekli. ölmeleri ya da öldürülmeleri normalleşemez! askeriye eskisi gibi değil ama bu umrumda da değil eskiler gibi doğru düzgün insanlar hâlâ var ve olmaya devam edecek. beni bunlar ilgileniyor. gerçekten bu vatanın evladı olan adam gibi adamlar. bir video vardı ya bir kutlama da baştan aşağı simsiyah, yüzü dahi görünmüyor ama küçük kız çocuğu korkmasın diye eliyle namlu ucunu kapatacak kadar ince ve yürekli insanlar işte onlar biziz. gerçek biz! o kısacık videoda baya uzun ağlamıştım çünkü çok güzel. böyle insanların varlığı beni duygulandırıp çokça mutlu ediyor. ben bu insanların bağımlısıyım. ve onlar benim neredeyse her şeyim. asker olmak bu, böyle olunur.
"taciz tecavüz edip ben uzman çavuşum bana bir şey olmaz." demekle değil. onların varlığı provokasyon. rütbe o olaylarda bir güce dönüştürülebilecek kadar basit veya çıkarcı hâle getirilemez. onlara asker gözüyle de bakmıyorum. insan gözüyle de.
senin askerlerimle aynı üniforma içinde olman, aralarında gezmen, bu devlete ait mühimmatlara el sürmen bana küfür gibi geliyor zaten.
ayrıca bir kadın olarak kadınların da askerlik eğitimi görmesini isterdim. zor ve çokça ağır vs. umrumda değil. bu vatanın bir parçası olmak hiçbir zaman kolay ve hafif olmadı. bunu ayrımcılık olarak görüyor ve kabul etmiyorum. bu vatan sadece erkeklerin değil ya da sadece onlarla da kazanılmadı. bu herkesin görevi ve yeterliliği olmalı...
içeriğe gelecek olursa bana göre çok gerçekçiydi. ilgimin, sevgimin, sonsuz bağlılığımın ve minnetimin olması ayrı ya da az çok görüp veya duymakta ayrıymış.
izlerken size de askerlik yaptırıyormuş gibi. askerliğin ciddiyeti, az çok eğitimi ve dikkatsizliğin önemini çok iyi vurguluyordu.
izlerken bile az çok psikoloji değiştirebiliyor ve askerlerin her saati, her ay'ı veya baya yılları gerçekten sınırda ya da büyük operasyonlarda geçiyorsa ne hâle geliyordur?..
"askere gidip aynı döneni göremezsin." derlerdi bizim burada. küçükken bunu tam anlayamazdım...
babam eski yıllarda ve şu an ki süreçten daha fazla ay'ını şırnak'ta geçirmişti. sanki babamın hayatından/ona benzer kişilerin anından birkaç saat izlemiş gibiydim. zor değil çok çok zor.
ortamın o ağırlığı ve olaylar cidden duygulandırıcıydı.
şehit haberleri gazete sayfasının altında küçük altyazı gibi ya da kenarlarında kendi hâline bırakılmış gibi veriliyor ya veya haberlerde ismi bile bazen yok ya da şehit haberinin arkası da o kadar gösterilmiyor artık. vatan görevi ya da meslek olarak yapılsa da herkesin evine dönmesi gerekli. ölmeleri ya da öldürülmeleri normalleşemez! askeriye eskisi gibi değil ama bu umrumda da değil eskiler gibi doğru düzgün insanlar hâlâ var ve olmaya devam edecek. beni bunlar ilgileniyor. gerçekten bu vatanın evladı olan adam gibi adamlar. bir video vardı ya bir kutlama da baştan aşağı simsiyah, yüzü dahi görünmüyor ama küçük kız çocuğu korkmasın diye eliyle namlu ucunu kapatacak kadar ince ve yürekli insanlar işte onlar biziz. gerçek biz! o kısacık videoda baya uzun ağlamıştım çünkü çok güzel. böyle insanların varlığı beni duygulandırıp çokça mutlu ediyor. ben bu insanların bağımlısıyım. ve onlar benim neredeyse her şeyim. asker olmak bu, böyle olunur.
"taciz tecavüz edip ben uzman çavuşum bana bir şey olmaz." demekle değil. onların varlığı provokasyon. rütbe o olaylarda bir güce dönüştürülebilecek kadar basit veya çıkarcı hâle getirilemez. onlara asker gözüyle de bakmıyorum. insan gözüyle de.
senin askerlerimle aynı üniforma içinde olman, aralarında gezmen, bu devlete ait mühimmatlara el sürmen bana küfür gibi geliyor zaten.
ayrıca bir kadın olarak kadınların da askerlik eğitimi görmesini isterdim. zor ve çokça ağır vs. umrumda değil. bu vatanın bir parçası olmak hiçbir zaman kolay ve hafif olmadı. bunu ayrımcılık olarak görüyor ve kabul etmiyorum. bu vatan sadece erkeklerin değil ya da sadece onlarla da kazanılmadı. bu herkesin görevi ve yeterliliği olmalı...
devamını gör...
7.
sene 2011 izlediğim gün dün gibi aklımda. balmorhea yı keşfetmeme neden olmuş filmdir kendileri. parçayı ne zaman dinlersem müzik bitişi sonrası youtubedan şu kesidi de izlemekten kendimi alamam. meze de her zaman bellidir bu kesitin yanında hüzün
devamını gör...