1.
nevermind ukdesidir.
nora: bir bebek evi, norveçli yazar henrik ibsen tarafından, 1879'da yazılmış 3 perdelik bir tiyatro oyunu kitabıdır.
henrik ibsen, eleştirel rasyonalizm edebiyatının tiyatrodaki öncüsü ve çağdaş tiyatronun kurucularından biridir.
1800'lerin norveç'inde, bir kasabada geçen oyun nora karakterinin aile ve çevresiyle olan ilişkisini ve üç çocuklu burjuva sınıfı bir kadının ekonomik özgürlüğünün kısıtlanmasını ve bir bebek gibi muamele görmesini; sonunda da sahip olduğunu düşündüğü ya da sahibi olan her şeyden vazgeçerek, kendi yolunu çizmeye karar vermesini işler.
dünyanın birçok yerinde defalarca sahnelenmiş, defalarca sinemaya ve dizilere uyarlanmış (bkz: a doll's house)'tir.
türkiye'de ilk olarak muhsin ertuğrul tarafından 1929'da, "bir bebek evi" adıyla dârülbedâyi'de sahnelenmiştir. son olarak da henrik ibsen'in nora'sının evi terk ederek bitirdiği yerden ele alarak devam oyununu yazan amerikalı yazar lucas hnath'ın nora:2 oyunu, saim güveloğlu yönetmenliğinde sahnelenmiştir.
akademide* bu oyunla karşılaştığımda çalışmam gereken sahneyi görünce önce ürpermiştim. on yedi sayfa sahne, iki kişilik ve bir haftalık süre ama o da iş dışında kalan zamanlar... sahne hocamız şitrih atmayı da unutmuş*. saçma sapan bir yerde çalışıyorum o zaman, tıpkı şimdi olduğu gibi. ve her sahne çalışmasında yeteri kadar irdeleyemedigim için mahcup oluyordum. bu defa öyle olmayacaktı, söz verdim kendime ve hocaya. izin istedim vermediler iş yerinden. hastayım bir yandan bir yandan da 3. aşıyı olduğum için ertesi gün yatalak geçirdim ve işyerine de covid oldum dedim. tabii ki test mest ayarladım. inandırıcılık 10/10. eski negatif testin pdfsini tekrar düzenledim pozitif diye, kendime de sağlık bakanlığından bı sms attım. rapor mapor umrumda değil o bir haftalık maaştan zaten vazgeçtim...
hayır bu sadece sahne ezberi de değil, yorumlama çalışması da değil. henrik ibsen'in hayatından başlayıp, 1800ler norveç'ini didiklemek, oradan da kitaptaki karakterlerin didiklemesini* yapmak gerekiyor. başka çarem yoktu, anlıyor musunuz? sonuçta istanbul'da bulunma sebebim tiyatroydu, o izbe kurumsal tatlıcıda kariyer hedeflemek değil, yooo.
haklıyım işte,uzatmayın sfsfs.
başladım nora çalışmaya. ama kimle karşılaşmam eline kitabı veriyorum, o sahnedeki partnerim oluyor ben nora... ablamlarda, evde, sokakta...
yanındakine noralık tasliyorum bir hafta boyunca.
neyse işte, sahne günü geldi çattı. birkaç saat de erken gidip gerçek partnerimle prova aldık.
sonuç elbette ağrı dağı değildi ama muhteşemdi benim adıma. bir kere sahne hocası çok başarılı buldu çalıştığım süreye göre. nasıl çalıştım diye sordu tabii ki, dedim ki, hocam sahtekarlık yaptım, sadece nora çalışmak için. konuyu da anlattım. "oh olsun, iyi yapmışsın" dedi sfsgsjdh.
o gün bugündür, bana eklenmiş bir isim olarak kaldı hayatımda nora. bazı arkadaşlarım hâlâ nora derler.
anısı vaaar.
nora: bir bebek evi, norveçli yazar henrik ibsen tarafından, 1879'da yazılmış 3 perdelik bir tiyatro oyunu kitabıdır.
henrik ibsen, eleştirel rasyonalizm edebiyatının tiyatrodaki öncüsü ve çağdaş tiyatronun kurucularından biridir.
1800'lerin norveç'inde, bir kasabada geçen oyun nora karakterinin aile ve çevresiyle olan ilişkisini ve üç çocuklu burjuva sınıfı bir kadının ekonomik özgürlüğünün kısıtlanmasını ve bir bebek gibi muamele görmesini; sonunda da sahip olduğunu düşündüğü ya da sahibi olan her şeyden vazgeçerek, kendi yolunu çizmeye karar vermesini işler.
dünyanın birçok yerinde defalarca sahnelenmiş, defalarca sinemaya ve dizilere uyarlanmış (bkz: a doll's house)'tir.
türkiye'de ilk olarak muhsin ertuğrul tarafından 1929'da, "bir bebek evi" adıyla dârülbedâyi'de sahnelenmiştir. son olarak da henrik ibsen'in nora'sının evi terk ederek bitirdiği yerden ele alarak devam oyununu yazan amerikalı yazar lucas hnath'ın nora:2 oyunu, saim güveloğlu yönetmenliğinde sahnelenmiştir.
akademide* bu oyunla karşılaştığımda çalışmam gereken sahneyi görünce önce ürpermiştim. on yedi sayfa sahne, iki kişilik ve bir haftalık süre ama o da iş dışında kalan zamanlar... sahne hocamız şitrih atmayı da unutmuş*. saçma sapan bir yerde çalışıyorum o zaman, tıpkı şimdi olduğu gibi. ve her sahne çalışmasında yeteri kadar irdeleyemedigim için mahcup oluyordum. bu defa öyle olmayacaktı, söz verdim kendime ve hocaya. izin istedim vermediler iş yerinden. hastayım bir yandan bir yandan da 3. aşıyı olduğum için ertesi gün yatalak geçirdim ve işyerine de covid oldum dedim. tabii ki test mest ayarladım. inandırıcılık 10/10. eski negatif testin pdfsini tekrar düzenledim pozitif diye, kendime de sağlık bakanlığından bı sms attım. rapor mapor umrumda değil o bir haftalık maaştan zaten vazgeçtim...
hayır bu sadece sahne ezberi de değil, yorumlama çalışması da değil. henrik ibsen'in hayatından başlayıp, 1800ler norveç'ini didiklemek, oradan da kitaptaki karakterlerin didiklemesini* yapmak gerekiyor. başka çarem yoktu, anlıyor musunuz? sonuçta istanbul'da bulunma sebebim tiyatroydu, o izbe kurumsal tatlıcıda kariyer hedeflemek değil, yooo.
haklıyım işte,uzatmayın sfsfs.
başladım nora çalışmaya. ama kimle karşılaşmam eline kitabı veriyorum, o sahnedeki partnerim oluyor ben nora... ablamlarda, evde, sokakta...
yanındakine noralık tasliyorum bir hafta boyunca.
neyse işte, sahne günü geldi çattı. birkaç saat de erken gidip gerçek partnerimle prova aldık.
sonuç elbette ağrı dağı değildi ama muhteşemdi benim adıma. bir kere sahne hocası çok başarılı buldu çalıştığım süreye göre. nasıl çalıştım diye sordu tabii ki, dedim ki, hocam sahtekarlık yaptım, sadece nora çalışmak için. konuyu da anlattım. "oh olsun, iyi yapmışsın" dedi sfsgsjdh.
o gün bugündür, bana eklenmiş bir isim olarak kaldı hayatımda nora. bazı arkadaşlarım hâlâ nora derler.
anısı vaaar.
devamını gör...