yazar: cemil kavukçu
yayım yılı: 2015
kitap, cemil kavukçu'nun farklı hikâyelerini bir araya getiren, ancak bu hikâyeleri bir çerçeve öykü ile birbirine bağladığı bir eserdir.
yayım yılı: 2015
kitap, cemil kavukçu'nun farklı hikâyelerini bir araya getiren, ancak bu hikâyeleri bir çerçeve öykü ile birbirine bağladığı bir eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "son singapur vapuru" tarafından 08.09.2025 11:11 tarihinde açılmıştır.
1.
" onunla asıl karşılaşmamız başka bir rüyada olacaktı. "
1951 doğumlu türk öykü yazarı ve jeofizik mühendisi cemil kavukçu imzalı 95 sayfalık eser; öykü türünde yer almakta iken 2015 yılında yayınlanmıştır.
bazı öykülerin isimleri şöyle;
o vakıt
dörtgen
zamansızlık
nasıl olsa gideceksin
keçi
o vakıt adlı öyküde mimoza adlı bir barda oturan birkaç arkadaşın sohbetleri ve arkadaşlık ilişkileri konu ediniliyor, bence sıradan bir öyküydü.
fidan adlı öykü ise ilk öykünün devamı niteliğindeydi, diğer öyküde olan bazı karakterler bu öyküde de karşımıza çıkıyor iken öykünün konusu ise bu arkadaşların kurak bir köye gelip fidan dikme çabalarıydı.
dörtgen adlı öyküde de yine önceki öykülerde vârolan karakterler yer alıyor, bu kez durum daha farklı, içlerinden birisi ağır hasta ve öyküde onun hastalığı, arkadaşlarının bu zor süreci karşılama biçimleri anlatılıyor.
zamansızlık adlı öyküde ise bir adamın yaşlı ve alzheimer olan annesiyle arasındaki duygusal bağ konu ediniliyor,
yaşlı kadının artık bazı şeyleri hatırlamaması, zamansız ve mekânsız oluşu ile hikâye daha da ilerliyor, kitaba dair en hüzünlü bulduğum öykülerden biri oldu.
nasıl olsa gideceksin öyküsünde ise gerçeğin ve rüyanın birbirine karıştığını, hayal dünyasında gezinen bir adamın gördükleri anlatılıyor, öyküde yer alan adam yazarın kendisi ve bunu ise öyküde konuşan adamın adını cemil kavukçu olarak söylemesinden anlıyoruz, hayal aleminde tanıştığı isimler arasında aleksi zorba'da yer alıyor.
bayram sabahı öyküsü ise bir bayram gününde yaşanılan kısa bir anıyı anlatıyor.
düğün fotoğrafı adlı öykü ise çok kısaydı, birkaç cümlelik bir öykü olmasına rağmen oldukça komikti.
keçi adlı öykü de oldukça kısa ve komikti.
kitaba dair kişisel fikirlerime geçmem gerekirse;
bazı öykülerin birbirinin devamı niteliğinde olmasını çok güzel bulmadım, sebebinin ise yazarın konu eksikliği çekiyor olmasından ötürüdür diye düşündüm, hayatın binbir çeşit hâlinin hayatın içinden insanlarla anlatıldığı, dokunaklı öykülerdi bazıları.
en çok zamansızlık adlı öyküyü etkileyici buldum, zaman kavramını yitirmiş bir annenin içinde olduğu durumun anlatılma biçimi bence iyiydi.
seçtiğim bazı sözleri bırakarak burada bitiriyorum, o vakıt son mimoza..

sonunda herkes kendince bir yol buluyordu.
ölüm nedenimiz içkiden değil, yalnızlıktan olacak.
kimin hangi durakta ineceği belli değildi.
ama hiçbir şey bizim düşündüğümüz gibi olmadı. hayatta da böyle değil miydi?
hâlâ şaka yapabildiğine göre ölmeye niyetin yoktu.
peşinden ne kadar gittim bilmiyorum ama onunla birlikte ölmeyi göze alamadım.
annem mekanı ve zamanı yitirmişti. zamansızlık onun için değil ama yakın çevresi için acı vericiydi.
onunla asıl karşılaşmamız başka bir rüyada olacaktı.
1951 doğumlu türk öykü yazarı ve jeofizik mühendisi cemil kavukçu imzalı 95 sayfalık eser; öykü türünde yer almakta iken 2015 yılında yayınlanmıştır.
bazı öykülerin isimleri şöyle;
o vakıt
dörtgen
zamansızlık
nasıl olsa gideceksin
keçi
o vakıt adlı öyküde mimoza adlı bir barda oturan birkaç arkadaşın sohbetleri ve arkadaşlık ilişkileri konu ediniliyor, bence sıradan bir öyküydü.
fidan adlı öykü ise ilk öykünün devamı niteliğindeydi, diğer öyküde olan bazı karakterler bu öyküde de karşımıza çıkıyor iken öykünün konusu ise bu arkadaşların kurak bir köye gelip fidan dikme çabalarıydı.
dörtgen adlı öyküde de yine önceki öykülerde vârolan karakterler yer alıyor, bu kez durum daha farklı, içlerinden birisi ağır hasta ve öyküde onun hastalığı, arkadaşlarının bu zor süreci karşılama biçimleri anlatılıyor.
zamansızlık adlı öyküde ise bir adamın yaşlı ve alzheimer olan annesiyle arasındaki duygusal bağ konu ediniliyor,
yaşlı kadının artık bazı şeyleri hatırlamaması, zamansız ve mekânsız oluşu ile hikâye daha da ilerliyor, kitaba dair en hüzünlü bulduğum öykülerden biri oldu.
nasıl olsa gideceksin öyküsünde ise gerçeğin ve rüyanın birbirine karıştığını, hayal dünyasında gezinen bir adamın gördükleri anlatılıyor, öyküde yer alan adam yazarın kendisi ve bunu ise öyküde konuşan adamın adını cemil kavukçu olarak söylemesinden anlıyoruz, hayal aleminde tanıştığı isimler arasında aleksi zorba'da yer alıyor.
bayram sabahı öyküsü ise bir bayram gününde yaşanılan kısa bir anıyı anlatıyor.
düğün fotoğrafı adlı öykü ise çok kısaydı, birkaç cümlelik bir öykü olmasına rağmen oldukça komikti.
keçi adlı öykü de oldukça kısa ve komikti.
kitaba dair kişisel fikirlerime geçmem gerekirse;
bazı öykülerin birbirinin devamı niteliğinde olmasını çok güzel bulmadım, sebebinin ise yazarın konu eksikliği çekiyor olmasından ötürüdür diye düşündüm, hayatın binbir çeşit hâlinin hayatın içinden insanlarla anlatıldığı, dokunaklı öykülerdi bazıları.
en çok zamansızlık adlı öyküyü etkileyici buldum, zaman kavramını yitirmiş bir annenin içinde olduğu durumun anlatılma biçimi bence iyiydi.
seçtiğim bazı sözleri bırakarak burada bitiriyorum, o vakıt son mimoza..

sonunda herkes kendince bir yol buluyordu.
ölüm nedenimiz içkiden değil, yalnızlıktan olacak.
kimin hangi durakta ineceği belli değildi.
ama hiçbir şey bizim düşündüğümüz gibi olmadı. hayatta da böyle değil miydi?
hâlâ şaka yapabildiğine göre ölmeye niyetin yoktu.
peşinden ne kadar gittim bilmiyorum ama onunla birlikte ölmeyi göze alamadım.
annem mekanı ve zamanı yitirmişti. zamansızlık onun için değil ama yakın çevresi için acı vericiydi.
onunla asıl karşılaşmamız başka bir rüyada olacaktı.
devamını gör...
"o vakıt son mimoza" ile benzer başlıklar
mimoza
8
