orijinal adı: olympiad
yazar: tom holt
yayım yılı: 2000
yazar, okuyucuyu son derece sürükleyici üslubuyla olimpiyatların öncesine götürüyor. küçük bir bilgi kırıntısından yola çıkarak hazırladığı bu eser edebiyat çevrelerinden büyük beğeni topladı.
yazar: tom holt
yayım yılı: 2000
yazar, okuyucuyu son derece sürükleyici üslubuyla olimpiyatların öncesine götürüyor. küçük bir bilgi kırıntısından yola çıkarak hazırladığı bu eser edebiyat çevrelerinden büyük beğeni topladı.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bengaripsengüzeldünyaumutlu" tarafından 03.12.2021 15:04 tarihinde açılmıştır.
1.
tom holt'un beni cezbetmiş ve şu sıra ikinci kez okumaya başladığım tatlı bir romanı.
sahi, nedir bu romanın konusu, nasıl ilerliyor ve insan nasıl bir keyif yaşatıyor ondan da bahsedelim.
romanın konusu, olimpiyat oyunlarının ortaya çıkış serüveni desek yanlış olmaz aslında. olimpiyat oyunlarının düzenlenmesinden önceki zaman diliminde, bu oyuna önayak olmuş olayları okurken, eski yunan yaşantısından da çok hoş bir biçimde bahsediyor romanda. ne yerler, ne içerler, ne giyerler, inandıkları inancın isimlerine olan etkisi ve hatta eski yunanda kadınların yerine kadar boool bol bilgi almamızı sağlıyor.
okurken bir anda "ne ara bu kadar okudum yahu?!" diyeceğiniz kadar hızlı giden bir roman, zira tempo düşmüyor, tam tempo düşeceği vakit olaylar ilerliyor ve "acaba ertesi sabah ne olacak..." diye ister istemez romandaki karakterler ile siz de uykulara dalıyor, bir ağacın altında saatlerce düşünürken buluyorsunuz kendinizi...
açıkçası güzel zaman geçirmemize vesile oluyor okurken, tuhaf bir macera romanı gibi gözükse de altı dopdolu bir roman olimpiyat, ciddi anlamda insanı eski yunanın günlük yaşantısına götürmekle kalmıyor, o günleri gerçekten öyle güzel betimliyor ki kitabı okuduktan sonra tadı damağında kalıyor insanın.
sadece bu kadar mı? yo, hayır. o dönemlerdeki gemilerin isimlerinden tutun, o dönem inançlarının denizciliğe ne kadar etki ettiğine kadar uzanan bir köprü var romanda...
filminin çekilmesini düşlediğim nadir romanlardan biri, okuyun, okutturun efendim.
sahi, nedir bu romanın konusu, nasıl ilerliyor ve insan nasıl bir keyif yaşatıyor ondan da bahsedelim.
romanın konusu, olimpiyat oyunlarının ortaya çıkış serüveni desek yanlış olmaz aslında. olimpiyat oyunlarının düzenlenmesinden önceki zaman diliminde, bu oyuna önayak olmuş olayları okurken, eski yunan yaşantısından da çok hoş bir biçimde bahsediyor romanda. ne yerler, ne içerler, ne giyerler, inandıkları inancın isimlerine olan etkisi ve hatta eski yunanda kadınların yerine kadar boool bol bilgi almamızı sağlıyor.
okurken bir anda "ne ara bu kadar okudum yahu?!" diyeceğiniz kadar hızlı giden bir roman, zira tempo düşmüyor, tam tempo düşeceği vakit olaylar ilerliyor ve "acaba ertesi sabah ne olacak..." diye ister istemez romandaki karakterler ile siz de uykulara dalıyor, bir ağacın altında saatlerce düşünürken buluyorsunuz kendinizi...
açıkçası güzel zaman geçirmemize vesile oluyor okurken, tuhaf bir macera romanı gibi gözükse de altı dopdolu bir roman olimpiyat, ciddi anlamda insanı eski yunanın günlük yaşantısına götürmekle kalmıyor, o günleri gerçekten öyle güzel betimliyor ki kitabı okuduktan sonra tadı damağında kalıyor insanın.
sadece bu kadar mı? yo, hayır. o dönemlerdeki gemilerin isimlerinden tutun, o dönem inançlarının denizciliğe ne kadar etki ettiğine kadar uzanan bir köprü var romanda...
filminin çekilmesini düşlediğim nadir romanlardan biri, okuyun, okutturun efendim.
devamını gör...
