ölmüş bir kadının evrak-ı metrukesi

ölmüş bir kadının evrak-ı metrukesi
güzide sabri'nin 1905 yılında yayımlanan bu kitabı o dönem büyük bir ilgi görmüştür.kitabın başrolü olan fikret başına aşkın içinde mutlulukla iyileşirken bu aşk onun talihini nasıl bedbaht edeceğini gösterecektir.
kalbinden hasta fikret, muayene için gelen doktor nejat'a aşık olur.evli ve iki çocuk babası nejat'ta fikret'i gördüğü anda aşık olmuştur.
fikret nejat'ın ailesini öğrendiğinde yuvasını bozmamak için üvey annesinin de ısrarıyla kendinden yaşça büyük ve zengin sait bey ile evlenir.sait bey tüm kalbiyle fikret'e aşıktır ve beraber çiftikte yaşamaya başlarlar.bir süre sonra fikret hamile kalır ve nedret isminde bir çocuğu olur.
işte burası hikayeyi yeşilçam filmine çeviren vurucu kısım
sait bey'in yeğeni mediha eşi ile beraber dayısına ziyarete gelir.eşi nejat'tır.
yüz yüze gelen nejat ve fikret birbirlerini tanımazlıktan gelirler.
mediha durumu anlar ve dayısına anlatır.sait bey kendini odaya kapatır.bir gün sonra ava çıktığında intihar andıran bir kazada ölür.nejat fikret'i görememekten dolayı hastalanır ''fikret'' diye sayıklamaya başlar.
fikret teyzezadesi suat'ın yanına gelir ve hastadır.nedret'i suat'a emanet eder.fikret ölür,nejat sessizliğe gömülür.
fikret'in ölümü nejat'ın gözlerinde yaşar...

kitap alıntıları
( ...) henüz yirmi iki yaşında iken, birbirini kovalayan elemlerle yorulmuş, istikbalden ümidini kesmiş, hayata dargın, daima kalbini kemiren bir illetle mustarip , çehresine bir keder veren siyah elbiseleri içinde, bir sonbahar çiçeği kadar solmaya hazır (...)

acaba ümitlerim böyle ebediyen karanlık mı kalacak? onun da tatlı bir sabahı olmayacak mı?

..kalemini kalbinin kanına batırıp bütün acılarını bu sayfalara yazmıştır.

ayrıca eser başrolde ediz hun ve hülya koçyiğit'in oynadığı ölmüş bir kadının mektupları olarak filme uyarlanmıştır.



güzide sabri

bir güzide sabri kitabıdır.

güzide sabri ismini çok geç duyduğum bir yazardır. ve duyduğum an okumaya karar verdim. şu ana kadar bu kitabı ile birlikte yabangülü (kitap) eserini okudum ve şu an da necla (kitap) eserini okumaya devam ediyorum.

aslında çok beğenmedim kitaplarını ama yine de kim ne derse desin -ki sert eleştiriler aldım bu konuda- bütün eserlerini okuyacağım.

ölmüş bir kadının evrak-ı metrukesi kötü bir kitap değil ama zaman içinde gücünü yitirmiş, işlediği konu kullanıla kullanıla klişeleşmiş bir kitap.

kitabın baş karakteri olan fikret'in evli ve iki çocuk babası olan bir doktora aşık olması ve aşkının karşılık bulması üzerine duyduğu vicdan azabı anlatılıyor bu eserde. kitabın tanrısal bakış açısıyla yazılmış olması yanı sıra günce ve mektup türlerinden de faydalanmış olması da kitaba bir hareket katmış.

yazıldığı dönemde iyi sayılacak bir kitaptır elbette ama birbirine aşık olan insanların bu durumu içinden çıkılmaz hale getirmesi, derdi olan herkesin verem olması, herkesin birbirine yakınlık derecesine bakmaksızın "siz" diye hitap etmesi kitabı okurken beni olaydan biraz uzaklaştırdı açıkçası.

yine de okuduğum için pişman olmadığım bir kitap oldu.