ölüm anını hayal etmek
başlık "hafif zırhlı türk süvarisi" tarafından 05.10.2021 21:17 tarihinde açılmıştır.
1.
bazı geceler yaptığım eylem. bir gün olacak kaçınılmaz sonu düşünmek korku vermiyor bana. unutulmaktan da korkmuyorum.
geriye bir eser bırakmak istiyorum sadece o an gelmeden önce.
mevcutlu ukdesidir.
geriye bir eser bırakmak istiyorum sadece o an gelmeden önce.
mevcutlu ukdesidir.
devamını gör...
2.
herkesin yaşayacağı, hissedeceği, kimsenin bilmediği fakat herkesin öğreneceği şeyi hayal etmektir.
her ölümün, en hızlısının da, bir ânı vardır. geliyordur, belirir, görülür, yüzleşilir.
hayal edebiliriz sadece, ölüm ânını.
her ölümün, en hızlısının da, bir ânı vardır. geliyordur, belirir, görülür, yüzleşilir.
hayal edebiliriz sadece, ölüm ânını.
devamını gör...
3.
ruhumun bedenimden çıktığını ve ona baktığını hayal ediyorum her gün. bazı zamanlar duygulandırıyor. bazen iyi geliyor, özellikle karamsar olduğum zamanlarda. iyi ki ölüm diye bir şey var yoksa dünya gerçekten çok adaletsiz bir yer olacaktı. umarım ölümsüzlük keşfedilmez hiçbir zaman.
devamını gör...
4.
bu aralar çok fazla kafama takılan mesele, ben ölünce kızlarım ne yapacaklar, kim onları benim kadar sevebilir, korur kollar, bir endişedir kaplıyor içimi.
devamını gör...
5.
ölüme odaklanmaktan yaşamaya fırsat bulamamakla sonuçlanabilecek hadise.
ölüm sonrası oluşan duırum sonsuzken, yaşamın oldukça sınırlı olması.
ölüm sonrası oluşan duırum sonsuzken, yaşamın oldukça sınırlı olması.
devamını gör...
6.
hayal etmek değil ama rüyamda ölüm anımı gördüm. öyle ölecekmişim demiyorum tabii. hepimiz de rüyasında en azından bi kere öldüğünü görmüştür ama bu farklıydı. rüyaları net göremeyen ve etrafında ne olduğunu duyduklarından anlayan biri, yani benim için fazla gerçekçi ve etkileyiciydi. diğerlerinden kesinlikle farklıydı.
evde veya hastanede, emin olmadığım bi yerde hafif arkama yaslanmış bi şekilde yatıyorum. öyle zor nefes alıyorum ve kalbim o kadar yavaş atıyor ki, bıkmışım resmen. ölsem de gitsem diye içimden geçiriyorum. zaten hal öyle ki herkes ölmemi bekliyor, kaçış yok durumuna gelinmiş yani. tek yapılacak şey beklemek.
odada bir makineden hiç kesilmeyen vızıltı şeklinde ses çıkıyor, diğer taraftan da saatin saniye göstergesinden düzenli "tik tak" sesi yankılanıyor. yanımda ablam oturuyor, elinde bir kitap var.
bense "bu çile ne zaman bitecek, ne kadar uzun zaman oldu" diye düşünürken birden makineden ve saatten gelen sesler kesiliyor, vücudum bir iki santim aşağı kayıyor ve başım hafif yana eğiliyor. hiçbirini ben yönetmiyorum, karşı koyamıyorum. hepsi aniden oluyor ama bilincim açık, etrafı görebiliyorum ve ne olduğunu bütün bunlar bir saniye içinde yaşanırken de olsa anlayabiliyorum. ablam aniden elindeki kitabı bırakıp endişeyle bana bakıyor ve sonra gözlerim kararıyor, uyanıyorum.
evde veya hastanede, emin olmadığım bi yerde hafif arkama yaslanmış bi şekilde yatıyorum. öyle zor nefes alıyorum ve kalbim o kadar yavaş atıyor ki, bıkmışım resmen. ölsem de gitsem diye içimden geçiriyorum. zaten hal öyle ki herkes ölmemi bekliyor, kaçış yok durumuna gelinmiş yani. tek yapılacak şey beklemek.
odada bir makineden hiç kesilmeyen vızıltı şeklinde ses çıkıyor, diğer taraftan da saatin saniye göstergesinden düzenli "tik tak" sesi yankılanıyor. yanımda ablam oturuyor, elinde bir kitap var.
bense "bu çile ne zaman bitecek, ne kadar uzun zaman oldu" diye düşünürken birden makineden ve saatten gelen sesler kesiliyor, vücudum bir iki santim aşağı kayıyor ve başım hafif yana eğiliyor. hiçbirini ben yönetmiyorum, karşı koyamıyorum. hepsi aniden oluyor ama bilincim açık, etrafı görebiliyorum ve ne olduğunu bütün bunlar bir saniye içinde yaşanırken de olsa anlayabiliyorum. ablam aniden elindeki kitabı bırakıp endişeyle bana bakıyor ve sonra gözlerim kararıyor, uyanıyorum.
devamını gör...
7.
akıl sağlığımı sevdiğim için o tarz şeyler hayal etmiyorum.
devamını gör...
8.
belki on yaşında yoktum. annemlerle pazara gidip geldiğimiz ağaçlık bir yol vardı. bir gün dönerken çarşıdan bir trafik kazası olmuş. bir benim yaşlarımda çocuk evden koşup sokağa ordan yola çıkmış. araba çarpmış. öylece yolda yüzüstü yatıyordu ama üzerinde gazete kağıtları seriliydi.
o gazetelerin arasında belli oluyordu çocuk.
nasıl üzülmüştüm. hatta az sonra abisi geldi. belki 16-17 yaşlarındaydı. koştu koştu tuttular....
olaydan sonra abisini hep gördüm yıllarca. bir kez bile konuşmadık. aynı yerde okulda kahvede karşılaştık. bir kez bile konuşmadım. neden konuşmadım öyle bir ortam da olmadı. istesem olurdu.
onun o günkü acısı beni çok etkilemişti. o gazete kağıtları o durum o çaresizlik. belkide kardeşine kendisi bakıyordu. belki tek kardesiydi.
onu kırmak mi istemedim. o günü anlatmasını mi istemedim. birini kaybetmek nasıl.bir şeydi mi sormak mi . kırmak istemedim en çok. ona şaka yapmak eğlenmek. onun o acısına sanki hep uzaktan uzaktan saygı duydum. hep acısi vardı.
tarih kitaplarında görüyoruz yakılarak öldürüldü, çarmıha gerildi. çivili fıçıya kondu.
işkence edildi yani. yakılmak, nasıl bir acı. derler ki insanın acı eşiği var belli bir zaman sonra unutulur.
bayilirsin . sanmıyorum.
örneğin biz de vardır. rahmetli cengiz topel pilot. rumlar sürekli işkence yapmış. iyilestirip iyilestirip işkence yapmış. ne kötü ne üzücü.
bu yüzden işkence ile öldürülenlere üzülürüm. normal şartlardaki insanlara yani.
elleri kolları bağlı neler yapıyorlar.
insanın en çok acı çekerek öldüğü durum boğularak ölmemiş. her anını acı çekerek ölmek. bir yerde okudum öyleymiş umarım öyle değildir.
deniz de gölde boğulmak. allah korusun.
bir trafik kazasında ise anlattılar tüm iç organlar dışarı çıkmış. ne kötü bir durum. ölümün bile hayırlısı diyor ya. amin.
o gazetelerin arasında belli oluyordu çocuk.
nasıl üzülmüştüm. hatta az sonra abisi geldi. belki 16-17 yaşlarındaydı. koştu koştu tuttular....
olaydan sonra abisini hep gördüm yıllarca. bir kez bile konuşmadık. aynı yerde okulda kahvede karşılaştık. bir kez bile konuşmadım. neden konuşmadım öyle bir ortam da olmadı. istesem olurdu.
onun o günkü acısı beni çok etkilemişti. o gazete kağıtları o durum o çaresizlik. belkide kardeşine kendisi bakıyordu. belki tek kardesiydi.
onu kırmak mi istemedim. o günü anlatmasını mi istemedim. birini kaybetmek nasıl.bir şeydi mi sormak mi . kırmak istemedim en çok. ona şaka yapmak eğlenmek. onun o acısına sanki hep uzaktan uzaktan saygı duydum. hep acısi vardı.
tarih kitaplarında görüyoruz yakılarak öldürüldü, çarmıha gerildi. çivili fıçıya kondu.
işkence edildi yani. yakılmak, nasıl bir acı. derler ki insanın acı eşiği var belli bir zaman sonra unutulur.
bayilirsin . sanmıyorum.
örneğin biz de vardır. rahmetli cengiz topel pilot. rumlar sürekli işkence yapmış. iyilestirip iyilestirip işkence yapmış. ne kötü ne üzücü.
bu yüzden işkence ile öldürülenlere üzülürüm. normal şartlardaki insanlara yani.
elleri kolları bağlı neler yapıyorlar.
insanın en çok acı çekerek öldüğü durum boğularak ölmemiş. her anını acı çekerek ölmek. bir yerde okudum öyleymiş umarım öyle değildir.
deniz de gölde boğulmak. allah korusun.
bir trafik kazasında ise anlattılar tüm iç organlar dışarı çıkmış. ne kötü bir durum. ölümün bile hayırlısı diyor ya. amin.
devamını gör...
9.
can dündar'ın yıllar önce tam olarak hatırlamıyorum ama tv programında ki bir yayında okuduğu ve de o dönemler çokça youtube de paylaşılan musalla taşı adlı yazıyı hatırladım. kendi cenaze töreninizi hayal edin diye başlıyordu sanırım.
dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın...
dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın...
devamını gör...