1.
ölümün öpücüğü poblenou mezarlığı içinde barcelona da bulunan bir mermer heykel . heykelin jaume barba tarafından yaratıldığı düşünülse de, joan fontbernat tarafından tasarlandığı konusunda fikirler vardır. heykel, kanatlı bir iskelet biçimindeki ölümü, genç adamın alnına bir öpücük kondururken tasvir ediyor. heykel, onu gören insanları şu ikileme düşürüyor: genç adamın yüzünde bir coşku mu yoksa teslimiyet mi var?
altındaki mezarda şu yazı bulunmaktadır:
"genç kalbi böylece söndü. damarlarındaki kan soğuyor. ve tüm gücü gitti. inanç, ölümün kollarına düşmesiyle yüceltildi. amin."
heykeltıraş, ölümü kanatlı bir melek olarak betimlemek yerine bir iskelet seçti. öpücüğün erotizminden kaçmak zordur - heykel, gençliğin ölümü bir partner olarak kabul ettiğini gösterir. heykel hem romantik hem de korkunçtur, bu da onu gören insanların farklı görüşlerine yol açar.
ilk gördüğüm andan itibaren benim hayatımda etki yaratan nadir çalışmalardan biri. ölümün nazik öpücüğü ve çaresizlik iliklerime kadar işler. bence insana çok şey sorgulatan bir eser.
devamını gör...
2.

bir keresinde, baş kahramanı hem uzaylı bir seri katil, yanısıra cadı, hatta maharetli bir ev kadını olan, spicy bitch türünde bir hikaye için kurgumun sınırlarını zorlamaya yeltenmiştim.
kadın, octopussy diye varoşlarda nam salmış, büyülü güçleri olan, venüsten ihraç edildikten sonra dünyaya iltica edip burda oturma izni alabilmek için mutasyona uğramış bir vampirle evlenen, nadiren dışarı çıkıp barlardan kurbanlarını ayıklayarak, dudaklarına sürdüğü kendi imalatı baldıran rujuyla, tek öpücükte sperminatörleri felç eden bakire bir sürtüktü.
araya başka hikayeler girdiği için hep öteledim, öylece zihnimdeki çöplükte geri dönüşmeyi bekleyen bir taslak olarak durur.
devamını gör...
3.
soğuk savaş döneminde kgb ajanları tarafından suikast gerçekleştirmek amacıyla kullanılan ruj görünümlü silahın adı.
ilk olarak berlin'de kgb ajanların üzerinde çıkmış.
www.google.com/search?q=%C3...
ilk olarak berlin'de kgb ajanların üzerinde çıkmış.
www.google.com/search?q=%C3...
devamını gör...
4.

ölümden sonraki haytı kutlayan heykel ; 18 yüzyılda, ispanyanın barselona kentinde yapılan poblenou mezarlığında bulunur. ve mezarlığın anıt mezarlarının bir tanesindedir. heykel ince ve hafif yontulmalarıyla, heykel tıraşı yeteneğinden yanı sıra ölümü tatlı bir şekilde kucaklayışıyla da hayranlık uyandırır.
ispanyolcada el beso de la muerte olarak da bilinen mermer heykel; modern memento mori sanatının bir örneğidir. “fani olduğunu hatırla”, “öleceğini hatırla” “sadece bir insan olduğunu hatırla” olarak tercüme edilen memento mori, sanat tarihinde köklü bir geleneğe işaret eder. ayrıca memento mori sözünü roma imparatoru ve bir stoacı filozof olan "marcus aurelius" , bu sözü ara ara kulağına söylemesi için birini görevlendirmiştir. memento mori, ölümü korkulacak bir şey olarak görmek yerine ; ruhun ölümsüzlüğünü ve ölümden sonrayı kucaklayacağı anlayışında benimser . ölüm öpücüğü heykeli de bu anlayışa tam olarak uyar. burada ,ölmek üzere olan bir adama tutunan ve onun yanağından öpen bir kanatlı bir iskelet görmekteyiz.
heykel 20. yüzyılda genç yaşta ölen soylu "soler'in" mezarı için yapılmıştır.soler’in, genç ölümü yüzünden ailenin böyle düşündüğü tahmin edilir;soler ölümden korkmak yerine onu kucakladığını ve huzur içinde göçüp gittiğini kabul etmişlerdir .
mezarda yazılı bulunan bir dize ;
“onun genç kalbi böylece söndürülür. damarlarındaki kan git gide soğur. ve tüm kudret yok olur. inanç onun düşüşüyle ölümün kollarında yücelmektedir. amen.”
bu muazzam heykelin günümüzde kimin yontuğu tam olarak bilinmesede bazıları joan fontbernat'ın yaptığını söyler fakat , eserin kaidesinde ismi kazılı bulunan jaume barba tarafından yapıldığına inanılır.
not : mezarlıkta ölüm öpücüğüne benzer, çok fazla mükemmel yapıt bulunmaktadır.
devamını gör...
5.
başlığa girerken dedim hangi yazar arkadaşımız yine entelleşme gibi bir çaba içerisinde diyerek kendi vizyonsuzluğumu kanıtlamış bulundum. daha sonra başlıktaki değerli yazıları okurken aklım new orleanstaki mezarlıkların bir park gibi oluşu ve insanı ne kadar huzurlu bıraktığı geldi. ülkemizdeki mezarlara göre büyük bir tezat olduğunu düşünüyorum zira bir mezarlığa yakın oturuyorum ve içinden geçerken mezarlığı ne kadar dışlamış ötelemişiz diye düşünüyorum. her şeyi geçtim bir buradaki benzetmenin sanatsal ve anlamsal güzelliğine bakıyorum bir de atarlı giderli mezartaşlarımıza. her mezartaşı öyle değil tabii ama en sade olanında bile hüzün vardır. neden böyle daha detaylı irdelemek lazım sanırım ama ben bu vizyonla buraya kadar taşıyabildim konuyu annem.
devamını gör...
6.