yönetmenleri olarak bernard som, thomas reteuna ve joel corcia'yı gördüğümüz, seslendirme kadrosundaysa kendal brenneman, mapie demessant ve jonathan salmon bulunan 2012 fransa yapımı kısa animasyon filmidir. yapımda genç bir adamın evinin görünene göre her gece başka bir yerde belirmesi ve adamın her uyandığında farklı bir manzaraya uyanması resmedilmektedir. peki kahramanımızın deneyimlediği bu fantastik durum esasında başta kulağa geldiği kadar imrenilesi bir şey midir yoksa adamın bambaşka bir şeye mi gereksinimi vardır?
yönetmenler:
bernard som
thomas reteuna
joel corcia
seslendirenler:
kendal brenneman
mapie demessant
jonathan salmon
bernard som
thomas reteuna
joel corcia
seslendirenler:
kendal brenneman
mapie demessant
jonathan salmon
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "son singapur vapuru" tarafından 28.04.2025 14:17 tarihinde açılmıştır.
1.
joel corcia - bung nguyen ve thomas reteuna tarafından çekilen kısa animasyon filmi; 2012 yılında yayınlanmıştır.

yalnızlığı ve aidiyet duygusunu, evin olduğu halde evsiz hissetmeyi, bağ kurmadan yaşamayı, kendini aramayı bir adam üzerinden ele alıyor.
adam belki konforlu bir hayat yaşıyor ama elindeki defterde rien à faire yazıyor, anlamı ise "yapacak bir şey yok."
kendini yollara atıyor ve bir kafeye gidiyor, her şeye sahip olsa da aradığı mutluluğu bir türlü tam anlamıyla bulamıyor, derken masasına bir anne ve oğulun oturmasıyla kendine geliyor ve anlıyor, evimiz aslında dört duvar değil sevdiklerimizin yanında olmaktır.
sadece insana indirgememek gerekiyor aidiyet kavramını, bir kedi bile yanında sevdiği ve alıştığı kişi varsa harabede bile olsa güvenle uyur.
sevdiklerimizin ve çok sevdiklerimizin yanında olmak eve varmak gibidir, evdir, kendini bulduğun, kendin olduğun yerdir.
yorumlara ise ev kalbinin olduğu yerdir yazılmış, bu fikre kesinlikle katılıyorum, ev yanında en çok mutlu olduğumuz insanın varlığıdır, üzücü olan şu ki yanında en çok mutlu olduğun insanın yitimi de evsiz kalmak gibidir.
grafik tasarımı oldukça iyi olan bir kısa filmdi.
kahve fincanı bile çok gerçekçiydi.
bana düşündürdükleri bunlar oldu.
rien à faire.
sizi en çok mutlu eden insanı yitirmeyiniz..

yalnızlığı ve aidiyet duygusunu, evin olduğu halde evsiz hissetmeyi, bağ kurmadan yaşamayı, kendini aramayı bir adam üzerinden ele alıyor.
adam belki konforlu bir hayat yaşıyor ama elindeki defterde rien à faire yazıyor, anlamı ise "yapacak bir şey yok."
kendini yollara atıyor ve bir kafeye gidiyor, her şeye sahip olsa da aradığı mutluluğu bir türlü tam anlamıyla bulamıyor, derken masasına bir anne ve oğulun oturmasıyla kendine geliyor ve anlıyor, evimiz aslında dört duvar değil sevdiklerimizin yanında olmaktır.
sadece insana indirgememek gerekiyor aidiyet kavramını, bir kedi bile yanında sevdiği ve alıştığı kişi varsa harabede bile olsa güvenle uyur.
sevdiklerimizin ve çok sevdiklerimizin yanında olmak eve varmak gibidir, evdir, kendini bulduğun, kendin olduğun yerdir.
yorumlara ise ev kalbinin olduğu yerdir yazılmış, bu fikre kesinlikle katılıyorum, ev yanında en çok mutlu olduğumuz insanın varlığıdır, üzücü olan şu ki yanında en çok mutlu olduğun insanın yitimi de evsiz kalmak gibidir.
grafik tasarımı oldukça iyi olan bir kısa filmdi.
kahve fincanı bile çok gerçekçiydi.
bana düşündürdükleri bunlar oldu.
rien à faire.
sizi en çok mutlu eden insanı yitirmeyiniz..
devamını gör...