insanlar, kendilerini belirli gruplara ait hissederler, bu grupların üyeleriyle aralarında birtakım ortaklıklar bulunduğunu düşünürler ve her zaman, her konuda olmasa bile bu gruplar içinde genelde uzlaşırlar.
bir de bazılarını ötekileştirme vardır; adı açıkça konmasa bile bazıları “öteki” olarak algılanır; ötekinin farklı olduğuna, yanlış düşündüğüne, yanlış davrandığına, bu yüzden de onunla uzlaşılamayacağına inanılır. yaygın bir tavırla, ait olduğumuz grubu yüceltir, ötekini/ötekileri alçaltarak, kendimizi, kendi gözümüzde değerli kılarız. ardından da bizi değerli görmeyenlere kızmaya başlarız.

üstün dökmen ötekileştirme
(bkz: üstün dökmen)
sosyal hayatta uygulanan bir psikolojik şiddet türü olarak değerlendire biliriz zamanla grup dışına itme hatta gruba almama gibi durumlara yol açar.
bir insan bulundugu sosyal çevrenin normları dışında düşünüyor ve hareket ediyorsa bu ötekileşmeyi beraberinde getirir.
basit olarak (bkz: farklılaşma) ) ve (bkz: yalnızlık) beraberinde gelir ve günümüzün en büyük sorunlarından birine yol açar.
ünlü ötekilenmişlere örnek verecek olursak
(bkz: albert einstein), (bkz: ludwig van beethoven), (bkz: karl marx), (bkz: sokrates) gibi isimler yaşadıkları toplumda birincil çevreleri tarafında ötekileştirilmiş insanlardır.
ince bir husus vardır bu noktada ötekileşmekten korkmamak ve şartlar ne olursa olsun kendinizden vazgeçmemek.
devamını gör...
kelime anlamı dışlanmak.
araştırmalara göre ötekileştirmeye neden olan unsurların başında etnik köken ve din geliyor. ben'e tam güzel anlamı yüklenirken öteki 'ye çirkin kötü kavramları yükleniyor. benzerlikler birey'i ve grupları birbirine yakınlaştırırken farklılıklar uzaklaştırıyor. empati yeteneği ile birlikte kişi tanımadığı öteki'yi tanıdıkça aslında ona yaklaşabilir. çünkü insan bilmediği şey'in düşmanıdır. tanısan bilsen aslında durum senin görmek istediğinden daha farklıdır. peki sana göre öteki olanın varlığını ısrarla kabul etmemek niye?

insan bilmediği şeyler hakkında daima abartılı düşüncelere kapılır. halbuki tersine, her şeyin çok basit olduğunu görmekteydim.
albert camus,yabancı
devamını gör...
siyaset literatüründe sedat peker sendromu olarak geçen hede.
devamını gör...
kelimenin doğrusu öbürsüleşmektir. cümle içinde kullanımı ise bu şekildedir;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
toplum gibi gruplarda bulunan bir olgudur. toplum olabilmeleri de biraz buna bağlıdır. kendilerini bir araya toplayıp başka azınlıkları bastırmaya çalışırlar genellikle. bunun altında yatan nedenler çoğu zaman oldukça basittir. hatta toplumun içinden yaşayan birine yaptığı ötekileştirmeyi sade bir dille anlatsanız anlayamaz. bu kadar basit olmadığını düşünür, fakat bilinçaltında yatan birçok şey salt bir sadeliğe sahiptir.
devamını gör...
bulunduğum her ortamda platformda karşı karşıya bulunduğum durumdur. en sonunda rahatsız edici olduğuma karar verdim yalan yok.
devamını gör...
öteki, kendimizi onun anti-tezi olarak tanımladığımız bir kurmacadır. genellikle "bizin" yaratılması için bir öteki figürüne ihtiyaç duyarız. kötü olan özellikleri ona izafe ederek kendi benliğimizi bu eksende yeniden üretimiz. örneğin levinas , carl schmitt, laclau ve mouffe bu durumu çok güzel anlatır. edward said oryantalizm çözümlemelerinde bu duruma işaret eder ve batının kendisini şarkla bir ilişkisellik içerisinde inşa ettiğine işaret eder. dolayısıyla öteki, bizim kendi benliğimizi inşa etmemiz için gereken bir figürdür. onun için ötekinin sesine kulak vermek, kendimize ilişkin algımızı yapıbozuma uğratmak için elzemdir. insan ötekini dinledikçe, kimliğin hapishanesinden kurtulabilir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim