pahalı kalitesizlik

pahalı kalitesizlik, adı üstünde aldığın bir ürünün hem pahalı olması hem de sana pahalıya gelmesidir ve bir ülkede ekonomik kıriz olduğunun en somut delillerindendir. akp ilke birlikte türkiye'de pahalı kalitesizlik sorunu ortaya çıktı.

şu an ki tekel sigaralarının alayı için geçerli olan tespit.
uzun samsunun getir götürünü yaparlar yani o derece. marlboro yada parliamentten kütük çıktığı nerede görülmüş ulan?

vasfı olmayan malın ederinin üstüne çıkması ile ayakların baş olması hep doğru orantıda ülkemizde ,maalesef biz de bundan etkilenen kesim olarak şikayet ve sonrasında mecburi alımla çarka dahiliz.

şu dönem hangi yöne baksam şahit olduğum durumdur. yeme-içmeden başlayın,insanlarla bitirin.

teknolojinin tamamında olan kalitesizliktir.

bir ürüne isterseniz kamyon kadar para akıtın, ama yine de günümüzdeki endüstride öyle ya da böyle kalitesiz ürünlerle karşılaşacaksınız. zira dünya genelinde üretim maaliyeti ve iş gücü artmış bulunmakta.

en ulvi örneklerden biri 1980 yılında aldığınız en pahalı, en kaliteli kulaklıkla, 2025 yılında aldığınız en kaliteli ve en pahalı kulaklık arasında dağlar kadar fark var ne yazık ki. eski pahalı ürünlerin kat ve kat daha kaliteli olduğu aşikâr. gerek malzeme konusunda, gerek de materyal ve özellik konusunda.

bu sadece teknoloji için geçerli değil. gıda ürünleri için de geçerli. türkiye'den örnek vereyim, 10 yıl önce yediğiniz halley'le bugün yediğiniz halley'in tadı aynı mı sizce? kesinlikle hayır. endüstriler enflasyona ezildikçe, ürünlerin kalitesi düşüyor, fiyatlar da ona oranla artıyor. bu, küresel ekonomide de böyle.

(bkz: paranla rezil olmak)
buna o kadar çok örnek veririm ki say say bitmez. ve ne yazık ki bu rezilliği yurtdışına çıkınca anlıyorsunuz.

çikolatası süt yerine suyla yapılmış ultra mini kâse dandiklik timsali profiterolün 200 tl olması gibi bir saçmalıktır. maliyeti 3 kuruş olan bir kalitesizlik. bu götünün keyfine göre fiyat artıran şeytan akıllı esnafı gerçekten tek tek bombalamaya başlamak lazım. bunlar deccalin oğlu. sonra kalkıp bana kurye maliyeti dükkan kirası falan diye masal anlatacaklar. kazanmıyorsan kapat s.. git. bana ne senin maliyetlerinden.

serbest piyasanın ve ekonomik çöküntünün bir getirisidir. tekelden gıdaya, giyimden yola her şeyi kapsayandır. 5 farklı kuyumcuda çeyrek altının 5 farklı fiyatının olmasıdır. *kaliteli marka* diye tabir edilen ve zenginliğin bir göstergesi sayılan giyim zincirlerinde, polyester elbisenin 5bin tl olmasıdır, dolayısı ile no name bir butikte min 1000 tl olmasıdır... pazarda 1500 tl harcayip, aldıklarının 7 gün ve günde 2 ögün seni beslemeye yetecek olmamasıdır*.

musrifliktir

enflasyonun yarattığı bu saçma ortam yüzünden daha çok kâr elde etmeye yönelik durumlar oluştu ve bunun yanında fiyatlar arttıkça malların kalitesi düşmeye başladı,denetim desen zaten hak getire.

(bkz: skimpflasyon)
(bkz: shrinkflasyon)

kelimeyi kullanınca siz gülmeye başlıyosunuz ama " skimpflasyon" tam olarak bu işte.

mesela bi kg tereyağı 6 kg falan üstün kaliteli sütten çıkıyo. basit, düşük kaliteli sütten tereyağı yapamazsın.

e onun için inek beslemen, bi de ineği iyi beslemen lazım. bak kış mevsimindeyiz, iyi korunmuş ısıtmalı ahırların olucak. inekler sağlıklı olucak, yatıp kalktıkları yer temiz olucak, kaliteli yem yiyecekler, ki güzel süt versinler.

bunlardan birini ihmal edersen, unut sen o tereyağını...

ya da "süte bi ayar" çekicen !!

sanki " kaliteliymiş (!!)" gibi tereyağı yapıcan !!

şu an türkiye de sadece ahırı ısıtmak bile, büyük bir problem. çiftçi , ulan benim bile götüm donuyo başlarım ineğine de, sütüne de, diye düşünür, o adama hiçbir suçlama da bulunamazsın, aynı şartlarda sen de öyle düşünürsün, ben de öyle düşünürüm.

e bu durumda " tereyağı" n'olcak?!!...

ya üretmiycen, ya da kaliteden ödün vericen! başka bir şansın yok, şartlar mecbur etti seni öyle yapmaya, etmeye, eylemeye...

o yüzden annem almanya ' ya gelince kahvaltıda ekmeğe sürdüğü tereyağına, bu tereyağıysa bizim türkiye ' de yediklerimiz nedir, diye soruyo.

sonra ben ona, geçenlerde gene geldi, süpermarkete alışverişe gidiyorum, gelcek misin, diye soruyorum, orada " deutsche butter" yazan 200gr tereyağının 1, 39 olduğunu görüyo, ne yani bu tereyağı şaka maka 50 lira mı, diye soruyo...

bak örneği en temel bişeyden veriyorum ki herkes neden bahsettigimi anlasın.

skimpflasyon dedikleri şey bu işte.

sistem problem üretmeye başladığında, maalesef böyle oluyo, yediğin içtiğin herşey hem pahalanıyo hem de kalitesizleşiyo.

din odaklı iktidarların ülkeyi getirdikleri nokta ne yazık ki bu. ama oy veriyolar, bunun daha da kötüye gitmesine sebep oluyolar.

ben elimden geleni yaptım, aklım erdiğinde uyardım, biz yaşayacaamızı yaşadık, yaşlarımız kemale erdi, ben esas bugünkü çocuklara üzülüyorum, onların besinin en kalitesini yemeleri lazım, ama türkiye de yiyemiyolar. yok çünkü!!

insanlar sadece kendilerini diil çocuklarını da cezalandırıyolar.

yazık !!