seneler önce köylünün biri tarlasını sürerken parlak bir taş bulup eşeğinin boynuna takar. eve dönünce eşi taşı beğenir ve “bu taş evimizde dursun, gelen komşular çatlasın” der.
muhtar ve karısı köylünün evine misafirliğe gelince muhtarın karısı parlak taşı görür. çok beğenip “bu taş köyümüzün simgesi olsun, muhtarlıkta dursun” deyip bir koyun karşılığında taşı alır.
köylü sevinir. “bir taş karşılığında bir koyun aldım”.

parlak taş bir müddet muhtarlıkta durur. ilçe esnafından biri muhtarlığa gelince “bu taş başkente yakışır, al sana 10.000 tl, köyünün ihtiyaçlarını karşıla” der.
muhtar kıs kıs güler “bir koyuna almıştım, iyi okuttum taşı”.

kendini uyanık sanan esnaf, partisinin ilçe teşkilatından birisine gösterir taşı. “hem kaçak inşaatıma ses çıkarmazlar, hem de bizim oğlanı işe alırlar, hem de üste para verirler” der içinden.
parti üyesi 15.000 tl’ye alır o parlak taşı. bakanın birine hediye edip göze girmek ister.
ne var ki bakan istifa eder. keyif çayının yanında çokomel olmayınca partide dengeler değişir.

parti üyesi gider bir kuyumcuya. kuyumcu çırağı bakar parlak taşa. 20.000 tl’ye anlaşırlar.
yarım saat sonra genç bir kadın ile yaşlı bir amca gelir kuyumcuya.
”aşkitom çok beğendim bu taşı, iyi parlıyor, ne acaba, alsana deyince” yaşlı adam alır taşı 40.000 tl’ye.
kuyumcu çırağı memnun, “ustam olsa gurur duyardı benimle” diye sevinir.

yaşlı amca 80 yaşında olduğu için mavi haplar alır, haliyle kalp krizinden vefat eder.
genç kadın da ünlü bir kuyumcuya gidip taşı satıp, 60.000 tl’yi cebe indirir.
“bana aptal sarışın dediler. gerçi saçlarım sarı boya ama 40.000 tl’ye alıp 60.000 tl’ye sattım. bir de hem güzel hem akıllı olunmaz derlerdi” diye güler.

parlak taş olan 145,44 karatlık elmas el değiştirmeye devam eder ve en son 1.000.000 dolara bir prenses tarafından satın alınır.
köylü, muhtar, esnaf, kuyumcu çırağı, genç kadın, yaşlı adam sarraf olmadıkları için o parlak taşın gerçek değerinden haberleri yoktur. o vakitler internet de yoktur.*
"bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri bilenin yanında o şey kıymetlidir.

susuzluk çeken ülkelerdeki insanlar bir damla suyun kıymetini bilir.
ramazan’da iftar sofrasında bir zeytin bile o kadar kıymetlidir ki.
senin ırkın, dinin, milliyetin, cinsiyetin, maddi durumun kimine göre çok şey fark eder, kimine göre ise hiçbir şey.
hayatın çevrendeki insanlara göre değer kazanır hikayedeki parlak taş gibi.
çevrendeki insanları akıllıca seçersen o insanların seni paha biçilmez göreceğine emin olursun.

“insan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır” der jim rohn.
benzer hedeflerin olduğu kişilerle bir aradaysan, başarın da katlanır.
kimi ay’a gideceğiz diye sevinir. kimi de ay’a bu uzay bütçesi ile nasıl gideceğiz diye düşünür.
bbc’nin haberine göre türkiye uzay ajansı'na ayrılan bütçe 38 milyon tl.
rusya, soyuz roketleriyle bir astronotu uluslararası uzay istasyonu'na göndermek için 80 milyon doların üzerinde ücret talep ediyor. kaynak

haberi okuduktan sonra konfüçyüs’e kulak vermek gerekir. “bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınınız”.

aşkı bilenler ve ona değer verenler ile aşk güzeldir.

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"parlak taşın hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim