postmodern şiir; çokyönlülük, anlam genişliği kişiden kişiye değişen algılama ve yorumlama olanakları sunar. postmodern düşüncede okuyucuya düşünme ve kendince yorumlama penceresi sunulur. aslında yazılanlar okuyucuya daha çok sorumluluk verme amacı taşır. şair okuyucuya bu şiiri kendince yorumla kendince anlam yükle derken imgelerin ne olduğunu da araştırmasını istiyor.
türk edebiyatında postmodern şiirin en önemli temsilcisi selim savaş karakaş'tır. 2.yenide de postmodern özellikler görülmektedir.
devamını gör...
alın size postmodern şiir örnekleri
türk edebiyatında en güzel postmodern şiir ve incelemesi.
şiirlerdeki postmodern ögeler:

farandole

tozun içinde töz, tözün içine toz vardır ?!?
hangi bulutların göklerinde efrâsiyâb
çorak teslimiyetlerin hangi kavşağında çemâne
“ben” olabilmen için tanrısamalısın kendini
ayva tüyü,,, ben(!)
itiyorum onu kendi sınırlarımdan
kainatın bilinmezliklerine atılan bir üfürük gibi
füüüüüü…, füüüü
hazır olduğunda dön!!!
kırmızı başlıklı erkek
farandole harmonisi kaotik keklerin
bir çek-yat huzuru yuvasız sokak şiirlerine küfür
üfür…üfffff...üfffff… küfür(?!)
inanırım gözlerine
aşkın eytişimi çok naif
ölümden bile yaşlı
silme(!)
bu postmodern bir şiir kendince iç, oku!
dördüncü duvarı da yıktım (?) !
imgesiz tiyatro yazarım ya da öykü (zzz)
serendib-cidde
vuslatın gölgesine yağmur getiren sıcaklar bıraktım.
yalnızım… çooooook!!!
selim savaş karakaş


selim savaş karakaş’ın “farandole” isimli şiirinde postmodern ögeler;

1- üst kurmaca özelliği: şiirin sonuna doğru şair şiirin postmodern bir şiir olduğunu şiirseverlere duyuruyor. okuyucuyla iletişime geçiyor;

“ bu postmodern bir şiir kendince iç, oku!
dördüncü duvarı da yıktım (?) !”

ayrıca postmodern şiirin; çokyönlülük, anlam genişliği kişiden kişiye değişen algılama ve yorumlama olanakları sunduğunu da şair ifade ediyor. postmodern düşüncede okuyucuya düşünme ve kendince yorumlama penceresi sunulur. aslında yazılanlar okuyucuya daha çok sorumluluk verme amacı taşır. şair okuyucuya bu şiiri kendince yorumla kendince anlam yükle derken imgelerin ne olduğunu da araştırmasını istiyor.
“dördüncü duvarı da yıktım” ifadesi tamamen üst kurmaca anlayışın yansımasıdır. özellikle tiyatroda dördüncü duvarı yıkmak sahnedeki oyuncunun oyundan kopup seyirciye olayların kurmaca olduğunu anlatması veya sezdirmesi demektir.

2-postmodernizmde kalıpların yıkılması olması gereken özelliklerden biridir. şair bazı dize sonlarında alışılmış noktalama işaretlerinden daha farklı işaretler kullanmıştır. belki de noktalama işaretlerini şekiller üzerinden değerlendirilmesini istemiştir.

3-“kırmızı başlıklı erkek” dizesi metinlerarası yönteminin parodi bölümüne daha yakın gözükmekte. alışılagelmiş formların dışına çıkmak postmodernizm için hayati önem taşır. alışılmış olan “kırmızı başlıklı kız” olması gerekirken şair burada erkeğe kırmızı başlık giydirerek hem parodi hem de ironi özelliğini kullanmıştır.

4-“ben” olabilmen için tanrısamalısın kendini
ayva tüyü,,, ben(!)
bu dizelerde şair postmodernizmin diğer her akımla iletişime geçebilme görüşüyle karşımıza çıkmıştır.
ilk dizede varoluşçuluk ve benlik bilinci ki insanın tanrı ile özdeşleşmesi gerektiği vurgulanmış ve böylece kişinin “ben” olabilme yolunda ilerlemesi de buna bağlıdır denmiş. ikinci dizede ise “ ayva tüyü,,, ben(!)” yine ironi yapılmış yani benlik bilinci ile insan yüzündeki “ben” karıştırılmasını vurgulanmış. veya bana göre divan edebiyatındaki sevgililerin özelliklerinin anlatılmasına telmih yapılmış. sevgilinin ayva tüyü ve yüzündeki bene aşık olan maşuklara gönderme yapılmıştır. aslında her iki durumda da ironinin dibine vurulmuş.

5- tozun içinde töz, tözün içine toz vardır ?!?
hangi bulutların göklerinde efrâsiyâb
çorak teslimiyetlerin hangi kavşağında çemâne

toz ve töz kelimeleri, okyanus ve damla kelimelerini çağrıştırıyor bana
yani bir damla suda tüm okyanus yok mu? her zerrenin içinde bir cevher, her cevherin içinde bir zerre toz yok mu?
cevher olabilmek efrâsiyab gibi adını tarihe yazdırmak ve diğer tarafta çorak kelimesi ile yokoluş ve bir yemyeşil ovanın kurutulması ve kurutanların isimlerinin silineceği anlatılmış


6- şiir edebi sanatlarla bezenmiş, imgeler gerçek ve mecaz anlamın ikisini de kullanılacak şekilde. aşkın eytişimi, serendib, cidde gibi imgelerde neler anlatılmak istenmiş okuyucunun hayal dünyasına bırakılmış. varoluşculuk felsefesi aşk ve yalnızlık şiirde hakim duygular.
devamını gör...
türk edebiyatında postmodern şiir örnekleri

patlamaaa!!!,,,
ağaçların kızıldereli soluğundan istasyon düşler
zamanın küpelerine şafaklanan intihar tüfekleri
kurgunun içinde patates büyüt hadi
patikası olmayan kır çiçekleri ateş yığını
ellerin ne çok gök!!!?

celseye soba atabilirsin cübbe timsah derisi
allahsız yarınlar,,,
dilinden allah’ı düşürmeyenlerin eseri
(keep it hidden in your heart)
sağır gözleri tanrının!!!?
yürür yollar,,,evler konuşur
narkoz şımartır kokuyu
dürüyor uykumu yatağım
kör teni,,,eti,,,eli,,,yeli tanrının
jp
tanrının kulakları kör!
hibe ettim sırtıma yaslanan kafı
yeraltı soluklarımın bağladım çenesini
zamanın küpelerinde asılı kalan yağmur
ve gerçeklerin şakaklarına dayanan intihar tüfekleri
patlama!!!... patlama,,,
bir ceset üşüyor omuzlarımda
diriltebilir mi mesih
yedi dev ihbar et krala…
çıplak,,,…kalpıç,,, lark kalpıç!!!???
selim savaş karakaş






farandole

tozun içinde töz, tözün içine toz vardır ?!
hangi bulutların göklerinde efrâsiyâb
çorak teslimiyetlerin hangi kavşağında çemâne
“ben” olabilmen için tanrısamalısın kendini
ayva tüyü,,, ben(!)
itiyorum onu kendi sınırlarımdan
kainatın bilinmezliklerine atılan bir üfürük gibi
füüüüüü…, füüüü
hazır olduğunda dön!!!
kırmızı başlıklı erkek
farandole harmonisi kaotik keklerin
bir çek-yat huzuru yuvasız sokak şiirlerine küfür
üfür…üfffff...üfffff… küfür(?!)
inanırım gözlerine
aşkın eytişimi çok naif
ölümden bile yaşlı
silme(!)
bu postmodern bir şiir kendince iç, oku!
dördüncü duvarı da yıktım (?) !
imgesiz tiyatro yazarım ya da öykü (zzz)
serendib-cidde
vuslatın gölgesine yağmur getiren sıcaklar bıraktım.
yalnızım… çooooook!!!
selim savaş karakaş


düşünme

doyduğu her kürsüden ateş güldüren
gri bir vadi vaadi mao
-çak bi beşlik-
kulası ölüm,,,zulası anadan çığlık
ne günahı vardı on-ların
düşünme,,, vururlar seni,,,…
vallahi vururlar,,,…yezidler
gözüne kırılır bülbülün kan-a-dı
istanbul yığılır köpüğüne aynaların

günah taştım sessiz koku sürdüm
ifşa atkısı ördüm
okuma!!!...

dilinin tırnakları kalbimin kıyılarını taşladı
elin ağır tank yanığı
dokunma!!!...

boynu nefretin uzun uzvu
giydiği her kürsü kasap bıçağı
diri kesiliyor tanrı ayağı
lanet!(?)!!!
kaya düşünür de düşünemez can
çöllere sürmüş kendini leyla
eyvah!(?)!!!

nefret ettim cehaletin
sürekli şarkı söylediği bu çağdan.
selim savaş karakaş
devamını gör...
postmodern şiir ve analizi incelemesi
türk edebiyatında postmodern şiir örneği ve tahlili

bük
bulutlarını aldırdım büklerimin
pembesine zift karıncaları yürüttüm
sarmaşık tülleri ve saka dikenleri
turfanda tufan baharlarının firavun mozaiklerini
süpürdüm yüreğimle canımın önünü
örselenmesi mümkün olmayan bük hikayesiyim
düşsel (!) ?

hadi, düş sel,,,,,,,,,,,,,. yağmur kanadı tak
düş – me! ? düş – mü !
nereden geldiğini
nereye gideceğini cezvelere sor,,,,,,

remoraları kurutmayan kurur mu ateşte !
teslimiyet ibrahimin nikbin çeşmesi
karındaşı olmasa da siper pelerin
daha ne söylesem? ………örümcek ?!!!!
uç jumbo,,,üç,,,beş,,,,100 havuzda,,,,1ooo yat
yalı çapkını
allah allah (!)
kokuyor nefesi açlığın!!!!!!!
neden şairler hep arada kalır?!!!!!!
herkesin tanrısı farklı………

söz bu kadar………………….
yeter mi
dön büklerine
bükülmesin masumiyetin körpesi
yarım elma ve solucan bataklık düşkünü
selim savaş karakaş


postmodern bir şiirin tahlili “bük” isimli şiirin tahlili
bük sözlük anlamları:
a- ovada, göl ya da akarsu kıyılarında, oldukça geniş yer kaplayan, içine girilmesi zor, çok sık durumdaki diken, saz ve çalı topluluğu.(isim)
b- böğürtlen çalısı, böğürtlenlik.(isim)
c- bük(mek) : sertçe kıvırmak ya da bir yöne çevirmek.(fiil)
d- eğmek.(fiil)

1-şiiri biçim yönünden ele aldığımızda postmodern düşüncede varolan kurallara aykırılık kendisini göstermekte. nazım birimi, birim sayısı, ölçüsü, uyak düzeni şiirde yer almamıştır.
2-noktalama işaretleri; şairin yeni işaretleri veya birden çok işareti alışılmışın dışında kullanması da kurallara karşı gelmenin göstergesidir. postmodernizmde şiir dilini şair belirler.
3-belirsizlik şiirin genelinde hakim bir izlem olarak karşımıza çıkmaktadır.

postmodernzmi en iyi anlatan şiirlerden biri olan “bük” isimli şiirde
belirsizlik, tanımsızlık şiirin her dizesinde kendini göstermekte. şiirde kelime ve söz oyunları anlam genişliğini sağlamış ve bu anlamlar okuyucunun kendi iç dünyasına bırakılmış, hayal gücüyle şekillenecek simgeler şiire ustaca yerleştirilmiş.

bulutlarını aldırdım büklerimin
pembesine zift karıncaları yürüttüm
sarmaşık tülleri ve saka dikenleri

bulutlarını kime ve neden aldırmış? peki bulut imgesi ile kastedilen nedir? bu soruların cevabı okuyucunun hayal gücüne bırakılmış. şiirin geneline baktığımızda kopuşlar görmekteyiz. yine de şairin büklerine tekrar dönmek istemesinden şunu anlayabiliyoruz ki bu benim kişisel görüşüm şairin neyi düşünerek bu imgeyi kullandığını bilmiyorum: uzun saz ve çalı çıkmazları arasından gün yüzü görmek isteyen vicdanını avucuna almış bir bireyin karınca misali umuda adım atması.
bulut; güneşi kapayan bir engel ki kişinin kendi iç dünyasında yine kendi elleriyle ördüğü kalın duvarı temsil ediyor. o kalın duvarları geçebilmek için sarmaşıklar ve saka dikenlerini süpürmesi gerekli. diğer bir açıdan baktığımızda şair gül değil de “sarmaşık tülleri” şeklinde kullanmış. saka dikeni çayının bazı hastalıklarda binlerce yıldır kullanıldığı bilinmekte. belki de şiirde ilaç manasına gelecek şekilde kullanılmıştır.
(bu analizi bük kelimesinin isim olarak görev yapan anlamına göre yaptım. fiil şeklinde de kullanılmış olabilir. postmodernizmin bariz özelliği de bunu gerektirir.)

turfanda tufan baharlarının firavun mozaiklerini
süpürdüm yüreğimle canımın önünü
örselenmesi mümkün olmayan bük hikayesiyim
düşsel (!) ?

yıllarca sazlığında sık çalılar arasında yaşamış bir bireyin baharlaşan bu ilk düşüncesi kendisine büyük tufan gibi gelmiş olmalı. kalıplaşmış firavun düşünceleri ki burada şair içine gömüldüğü kuyuyu firavun mozaiklerine benzetmekte diye düşünüyorum. ve bu samimi düşünce ile kendi dünyasına ördüğü kalkandan çıkmak istiyor.

“örselenmesi mümkün olmayan bük hikayesiyim
düşsel (!) ?”

yine postmodernizmin kurmaca tutkunluğu bu dizelerde kendini göstermekte. ele avuca sığmayan ve yok edilmesi mümkün olmayan bük hikayesiyim derken düşselliği ve kurmaca unsurlar olduğunu okuyucuya tercüme ediyor.

hadi, düş sel,,,,,,,,,,,,,. yağmur kanadı tak
düş – me! ? düş – mü !
nereden geldiğini
nereye gideceğini cezvelere sor,,,,,,
bu dizelerde kelime oyunları, kişiden kişiye değişen mana çokluğu göze çapmakta. nesnellik postmodern düşüncede yer almaz. öznellik önceliklidir.

üstkurmaca bilinçli olarak hikayenin kurmaca olduğuna dikkati çekiyor ve ironi ile düşünceye müdahale ediyor.

postmodernizmde modernizmin terkettiği mit,büyü,fal tekrar kullanılmaya başlanmıştır. “nereye gideceğini cezvelere sor” dizesinde modernizmin ötelediği fal kullanılmıştır. kahve falı için cezve ve fincan ikilisinden sadece biri kullanılarak mecazı mürsel de yapılmıştır. ben bu şekilde açıklıyorum ama yine tekrar etmekte fayda var şairin bu konuda ne düşündüğü hakkında en ufak bir bilgim yok.

remoraları kurutmayan kurur mu ateşte !
teslimiyet ibrahimin nikbin çeşmesi
karındaşı olmasa da siper pelerin

eş sesli kelimelerle yapılan söz sanatı ile başlayan bu dizelerde artık sazlığından çıkan bireyin karşılaştığı içtimai ve tarihi olaylar postmodernizmin özellikleri ile gün ışığına çıkıyor.
remora asalak bir balık türü. peki bu imge ile anlatılmak istenen ne olabilir?

emeksiz zengin olanın
kitapsız bilgin olanın
sermayesi din olanın
rehberi şeytan olmuştur.

yunus emre’nin şiiri üzerinden insanların kanını emerek güç sahibi olan şeytanlar kastediliyor olabilir mi? elbette olabilir.
bu asalakların soyunu kurutmayanların gözyaşları ateşte bile kurumaz.
etrafını incelemeye devam ediyor şair. ve yine postmodernizmde önemli bir yere sahip olan din düşüncesi üzerinden “teslimiyet” duygusunu hz. ibrahim kıssası ile açıklıyor. hz. ibrahim canından çok sevdiği oğlunu kurban olarak sunmuştur. işte teslimiyet budur. şair allah’a olan başka bir teslimiyet örneği de sunuyor bize. bir askerin arkadaşı üzerine atlayıp onu koruması. işte size teslimiyet diyor şair haykırıyor. ve devam ediyor daha anlatayım mı teslimiyeti? örümcek kelimesi iki anlama gelecek şekilde kullanılmış, her iki anlamı da ele alabiliriz. okumama veya hz. muhammed’in(sav) mağaradaki teslimiyeti.
sonra günümüze geliyor. burada yine sayılarla ve kelimelerle oyunlar oynandığını görüyoruz. anlatılmak istenen büyük bir ironi: allah allah diyenlerin açgözlülüğü, hani teslimiyet? lüks hayatın içinden allah allah teslimiyeti nasıl çıkabililir? sorguluyor şair. açlığın nefesi kokarken allah allah diyenlerin şatavatlı hayatları inanca ters değil mi?
yalı çapkını derken izimsel işlevin üstünde durduğu bir kuş türü mü? bence değil. kuş türü olsaydı yalıçapkını şeklinde bitişik yazılırdı. yine anlam oyunları şairin kaleminden göstermiş yüzünü. insanlar bir ekmeğe muhtaçken binlerce ballı ekmek alanlar. yatlarda en ihtişamlı hayatlar içindeyken allah allah inancının pek de inandırıcı olmadığını savunuyor şair. yalılarda çapkınlık yapanları kastediyor düşüncesindeyim. ama şair, bir kuş türü olan yalıçapkınını da imge olarak sunmuş olabilir.

şiirde geçen herkesin tanrısı farklı dizesi evrenselliğe başkaldırıdır. bu dizeyi açmak istesem sanırım bir kitap yazabilirim. kısaca şairin ifadesinden şunu anlıyoruz: kişilerin önceliği farklı, öncelik sırası kişiden kişiye değişir ve aslında insanların önceliği “en” i inancının ilkidir.
postmodernizmde her türlü kalıptan uzak durulur. evrensel kesinlik veya hakikatler olduğu fikrine meydan okunur. postmodernistler neyin doğru veya yanlış, iyi ya da kötü hakkındaki düşüncelerini düzeltmeye çalışmazlar. mutlak gerçek diye bir şeyin olamayacağına inanıyorlar.
postmodernistler gerçeklik kavramının, insanlar ve özel çıkar grupları tarafından başkaları üzerinde güç kazanmak için kötüye kullanılan bir hayal yanılsaması olduğuna inanmaktadırlar.
ahlak kişiseldir. etiğin göreli olduğuna inanmak, postmodernistler ahlakı kişisel kanaatine maruz bırakır. ahlaki değeri, geleneksel değerlere ve kurallara uymaya gerek kalmadan herkesin özel etik kuralları olarak tanımlarlar.

1-postmodernizm hiyerarşiyi reddedip özgürlüğü savunur
2-modernliğin kenara attığı her şeyin tekrar önem kazanmıştır (büyü, mit,
dini hisler, sezgiler, çoşkular…)
3-evrenselliğe, katı kurallara karşı çıkma vardır.
4-akademik söylemi reddeder.
5- bütünlükten yoksundur
6- zihin uyarıcıdır
7- kafa karışıklığı ve anlamsızlık, karmaşa hakimdir.
8- ironi vardır.
9- her şey metinlerarası niteliktedir.
10- aklın değerlerinden kuşkuludurlar.
11- metinlerde açık ve nesnel bir içerik yoktur.
12- okurlara metnin anlamını tanımlama ve yaratma da olağanüstü bir güç verilir
13- kurgusaldır, eserlerde kurguya dayalı olduğu da ifade edilebilir.
14- postmodernizm yüksek kültür ile popüler kültür arasındaki sınırların yanı sıra sanat ile günlük yaşam arasındaki sınırları da bulanıklaştıran derinlikten yoksun, merkezsiz, temelsiz, özdüşünümsel, oyuncul, türevsel, eklektik, çoğulcu bir sanatta az veya çok yansıtan bir üsluptur.

belirsizliğe, tanımsızlığa, biçimsizliğe yaslanan postmodernizm, tartışmalar içerisinde varlığını koruyarak etki alanını günden güne artırmaktadır. bugün postmodernizmin ötesine geçildiği ve kültür çalışmalarında yeni teorilerin gündeme geldiği dillendirilse de postmodernizmin tam olarak anlamlandırılamaması, araştırmacıları yeni fikirler ortaya koymaları noktasında cesaretlendirmektedir. bir sanat ve edebiyat akımı olarak 1960 larda amerika ve fransa da ilk olarak görülmeye başlayan postmodernizm, ıı. dünya savaş ı sonrası aydınlanmacı aklın iflas etmesi sonucu geliştirilen eleştiriler üzerinde vücut bulur. modernitenin her şeyi akla göre yorumlayarak insan ve insan ile alakalı her türlü faaliyeti mekanik bir yapı olarak değerlendirmesine postmodernistler şüpheyle yaklaşarak düzen, biçim, bütünlük, birlik gibi unsurları göz ardı ederler. özellikle sanat ve edebiyatta söz konusu unsurlar yerine düzensizlik, biçimsizlik, parçalılık, eklektizm, ayrılık ve karmaşa gibi unsurları ön plana çıkararak modern sanat söyleminin dışına çıkarlar. modern söylemde sanatçının dâhi olduğu ve sanat eserinin biricikliği kabul görürken postmodern söylemde sanatçının ölümü ve eklektik bir biçimde eserin meydana getirilmesi dillendirilir. denilebilir ki eklektizm bütün postmodern sanatın temel özelliğidir. yeni bir değer üretmekten ziyade var olan malzemelerden yeni yapılar meydana getirmeye çalışan postmodernistler farklı teknikler kullanırlar. fredric jameson, postmodernistlerin pastiş (öykünme) yöntemi ile eserlerini ortaya koyduklarını belirtir. ona göre bireysel öznenin kaybolması ve kişisel üslubun varlığını yitirmesinden sonra pastiş evrensel bir uygulamaya dönüşür (2011: 55). terry eagleton pastiş ile birlikte postmodernistlerin parodiye (yansılama) de sıkça başvurduklarını söyler. ona göre sanatın artık dünyayı taklit etme görevi ortadan kalktığından sanatçı, temsil etmenin parodisini yapar . yeni bir değer üretmekten ziyade var olan değerleri farklı teknikliklerle bir araya getirir.
devamını gör...
daha fazla örnekleme, kusacağım dostum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"postmodern şiir" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim