aslında bir sürecin genel adıdır. sonuçları günümüzü şekillendirmede çok etkili olmuştur.

refah partisi 1995 seçimlerinden birinci parti olarak çıktı ve uzun bir hükümet kurma çabalarının sonucunda tansu çiller’in partisi dyp ile refah yol hükümetini kurdu. necmettin erbakan başbakan oldu.

o dönemler askerin ülke yönetimi üzerinde ağırlığı fazlaydı. askerin zaten kuşkuyla baktığı erbakan, başbakan olduktan sonra yaptığı bazı ziyaret ve toplantılarla şimşekleri hepten üzerine çekti. ilk ziyaretini iran’a yaptı. sonrasında libya’da kaddafi’yi çadırında ziyaret etti. bu ziyarette kaddafi türkiye aleyhine ağır ifadeler söyledi ama erbakan dut yemiş bülbüle dönmekle eleştirildi. başbakanlık konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi. konuta sarıklı ve cübbelileri doldurdu. fettullah gülen’i de davet etmişti ama feto katılmadı. (eskiden feto derdik bu imama). hatta gülen, sonrasında askerin doğru yaptığını söyleyecekti.

süreci hızlandıran diğer gelişmelerden bazıları da şunlar oldu. sincan belediyesi “kudüs gecesi” düzenledi, cihat adıyla tiyatro gösterisi yapıldı. 23 şubatta ise fatih camii önünde sarıklılar “şeriat isteriz, yaşasın hizbullah” sloganları attı.

deniz kuvvetleri komutanı bir açıklama yaparak, irticanın pkk’dan daha tehlikeli olduğunu söyledi.

nihayetinde 28 şubat’ta mgk toplandı ve aldığı tavsiye kararlarını hükümete sundu. tabii ki erbakan kararların çok ağır olduğunu söyleyerek imzalamadı. 18 haziranda ise istifa etti. sonraki süreçte rp kapatılacaktı. bu sürecin postmodern darbe adıyla anılması ise kanlı bir darbe olmaması ve dolaylı olarak hükümetin istifaya zorlanmasıydı.

günümüzü nasıl şekillendirdiği konusu ise sürecin devamında parti içindeki bir grubun bu olaylardan dersler çıkarması, mağdurluğunu çok iyi kullanması ve askerin etkisi çeşitli yöntemler ile azaltarak iktidarını uzun yıllar ayakta tutması olacaktı.
devamını gör...
(bkz: post-truth).
devamını gör...
bugün 24. sene-i devriyesini dolduran, pek çok insanın temel hak ve özgürlüklerinin elinden alındığı darbe. uzantılarının olduğu döneme denk gelmiş bir olarak milletin meclisinde, milletin seçtiği vekile sırf başında örtü var diye milletin kürsüsünden sinirden titreyerek had bildirmeye çalışanların da bir gün ilahi adalet terazisi önünde hesap vereceği günü bekliyorum. ister ahiret, mizan de, ister karma. yaydan çıkan ok, yediğin hakları kimin olursa olsun bir gün senden mutlaka çıkarır ve sana saplanır. mesela bin yıl sürdürmeyi ümit edersin, sonra devran bir döner bin yıl unutturulamayacak şekilde her 28 şubat’ta yüzüne vurulur. allah şu hayatta hiçbir insanı en temel haklardan biri olarak eğitim hakkının mahrumiyeti ile karşı karşıya bırakmasın.

bu vesile ile kayıtlara şunu da geçirelim. nigar abla, seninle gurur duyuyorum. *

buradan
devamını gör...
ak partinin bugünlere gelmesinin önündeki bütün engellerin kalktığı sözde darbedir. ülkemizde darbeler ne yazık ki her zaman siyasal islamcıların önünü açarken, gelişimin ve düşünce özgürlüğünün önünü kesmiştir. böyledir. misal 1980 darbesini incelediğimiz zaman dikkatimizi çekmesi gereken fakat gözden kaçan çok önemli bir ayrıntı vardır; darbeyi asker yapmış, her yerde atatürk vurgusu yapılmış buna rağmen en çok zararı yine atatürkçülük düşüncesi görmüştür.
bugün her üniversitede zorunlu olarak aldığımız inkılap tarihi dersi, 1980 darbesinin ardından her üniversite bölümü için 4 yıl boyunca alınması zorunlu hale getirilmiştir. hayatın her alanında pompalanan atatürk vurgusu, dincilerden çok ''atatürk''e zarar vermiştir. ayrıca kemalizm'in doğuşu 1980 darbesinin ardından gerçekleşmiştir. (izm ile biten her ideolojinin içi boş olduğu için kemalizmin de gereğinden fazla abartıldığını ve kesinlikle atatürk sevmeyenleri tarafından bilerek tasarlanmış bir ideoloji olduğunu düşünüyorum, atatürk'e bir yerde zararı kemalizm savunucularının verdiğini görmemek için kör olmak gerekir.)
darbe olmayan fakat ne diyelim aman nasıl dile getirelimciler bir post-modern darbe kavramı kavramını atmışlardır ortaya. 28 şubat zihniyeti denilen ve her seferinde sözde mağdurlar tarafından dile getirilen, benim ise hala daha anlayamadığım bir zihniyet var. aslında yok öyle bir zihniyet. elbette 90'lı yılların son çevreğinde türkiye'de skandal gelişmeler yaşanmıştır. skandal yöneticiler, ekonomik sıkıntılar, siyasi iktidarsızlığın yarattığı kaos ortamı, hizbullahçılık, ard arda gelen korkunç cinayetler ülkenin gidişatını negatif yönde etkilemiştir. bir kontrol mekanizması ile müdahale gibi görünen 28 şubat pğuaestmıııdıırnnnn darbesi*, yapılmış olan her darbe gibi öncelikle yanlıştır, ve kesinlikle yapılma amacıyla uzaktan yakından alakası yoktur. türban ağlayıcılarının bitip tükenmeyen sığınağıdır, modern kavramını içinde taşımasına rağmen ülkedeki gerciliği başlatan post darbecik. türbana karşı değilim, türbanın siyasallaştırılmasına karşıyım.28 şubat mağdur edebiyatını bugün hala türk televizyonlarının müthiş siyasi programlarında günde en az 5 kere duyabilirsiniz. eğer 28 şubat bir darbe olarak sayılacak ise, türkiye cumhuriyet tarihinin laiklik anlayışına vurulmuş bir darbedir. siyasal islamın hunharca savunucusu olan bir ülkeye dönüşmemizin en önemli adımını, 28 şubat gelişmeleri atmıştır. yazılabilecek çok şey vardır fakat benim yüreğim tükendi arkadaşlar.
not: ''türkiye hiç bir zaman laik değildi'' diyecek olan sevgili yazargiller, laikliğe değil, laiklik anlayışı vurguma dikkat ediniz.
devamını gör...
"1000 yıl sürecek" denilen projenin start aldığı tarihin adını yansıtan darbedir.

bu projenin içinde "kemal derviş ülkeyi parsel parsel satma yasası" başörtüsü yasağı ve imamhatip katsayı adaletsizliğiyle perdelenmiştir.

5 şartçı müslüman, başörtüsü serbestliği ve imamhatiplerin önündeki engellerin kaldırılmasıyla zafer çığlıkları atarken; imf'den ithal bakan'ın projeleri eksiksiz olarak uygulanmış ve ülke parsel parsel "özelleştirme" ayağına şirketlere devredilmiştir.
devamını gör...
rte'nin önünü açmış, 2002 seçimlerini kazanmasını sağlamıştır.
devamını gör...
1000 yıl sürecek ama sürmedi falan diyenlere katılmadığım darbenin dik alası.

28 şubatta yaşanılan bir çok hak mahrumiyeti, konjonktür değişse yakın zamanda yine yaşanılır. buna adım kadar eminim.
devamını gör...
akp'nin halen bu kadar oy almasının ana sebebidir.

mesele geçmişin hıncı almak değil, gelecekte tekrar yaşanacak korkusunu ile oy devşirmeyi başarıyor olmaktır.

nizamiyeden geri dönen generallerin* siyasete neden bulaşmaması gerektiğinin açık belgesidir.
devamını gör...
üzerine belki geniş bir zamanda onlarca paragraf tespitler yapılacak bir sözde darbe olmasına rağmen, tek cümlede ve tek fotoğrafda özetleyen aşağıdaki paylaşımı yapmak daha uygun geldi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
28 şubat sürecinde zulme uğrayan mağdurlarının yaşadıkları.
devamını gör...
bütün ülke 28 şubat mağduru aslında. dayatılan yanlış planlanmış kararlarla geleceğimiz karartıldı.

sadece imam hatipler değil bütün meslek liselerinin önü kesildi.

anadolu, fen lisesi okuyan parlak çocuklar, beşinci sınıf yerine sekizinci sınıf sonrası kaliteli eğitime başlayabildi.

sonrasında 28 şubat'ın çocuğu akp hükümetleri de eğitim sistemini daha da geriye götürmek için elinden geleni yaptı tabi. emeği geçen herkesin allah belasını versin.
devamını gör...
aralarında enver aysever denen müptezellerin de bulunduğu, aklı evveler mi desem, aklı yoklar ki mi desem kesimler tarafından erdoğan'ı iktidara taşımak için yapıldığı öne sürülen darbedir.
ilgili süreçte gerçekten de meşruu bir şekilde seçilmiş iktidara, hukuksuzluktan öte büyük terbiyesizlikler yapılmıştır. fakat siyasal islamcılar büyük sarsıntı yaşasalar da yıkılmamışlardır. bunda sevelim sevmeyelim, erdoğan'ın güçlü önderliği büyük pay sahibidir. tabii ki işin mutfağında abdullah gül, arınç, ali babacan gibi zekaların çalışmasının da payı var. bugün ise akp'den geriye sadece erdoğan'ın güçlü önderliği kalmıştır. gerçi bu ibrahim kalın'ın müthiş zekası ve entelektüel kapasitesi de azımsanacak gibi değildir.

28 şubat salt islamcıları hedef almadı. ecevit önderliğinde, 2000 yılında solun canlı canlı insan yakılarak bitirilmesi de 28 şubat'ın iktidar güçlerindendi. merve kavakçı'nın, vicdanı olan her insanın ciğerine saplanan eril bir dille, halkın oyuyla seçilmiş millet meclis'inden kovulması da 28 şubat iktidarının örneğidir. ve pek tabii, kemal derviş'in operasyonla gelip yoksul halkın etine malına dev çatallarla saldırıp zenginlere peşkeşi de 28 şubat ürünüdür.

allahtan bin yıl sürmemiştir. hiç bir totaliter rejim bin yıl sürmez. ibrahim kalın'ın, erdoğan'a biraz yunan tregadyalarından bahis açmasını öneririm.
devamını gör...
#669137 sadece enver aysever'in değil enes batur ve danla biliç'in de 28 şubat'ın üstakılları arasında olduğunu biliyoruz..
devamını gör...
askeriyenin laikliği muhafaza edeyim derken siyasal islamı hortlattığı darbedir.
devamını gör...
unpopular opinion.
erbakan biraz ılımlı olsaydı ve partisini tutabilseydi. dönemin iş adamları ve medyası ile iyi geçinse idi. yabancı yatırımcıya arkadan biraz taviz verseydi. 28 şubat olmazdı. bugün belki akp olmazdı, ama zayıf bir refah olabilirdi. şunu unutmayın askerler akp'yi de sevmiyordu, ama o dönem belli güçler ile ittifak kurunca ve stratejik oynayınca askeri yedi.

erbakan'ın hatası biraz solcular gibi çok hızlı hareket edip stratejik oynamaktan uzak olmasıydı.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır.
devamını gör...
o binyıl sürecek denilen 28 şubat’ın en büyük zararı atatürkçülük fikrine olmuştur. bu da maalesef atatürkçülüğün demokrasi karşıtı olduğu algısını ortaya çıkartmıştır.
fakat bu darbenin ilk başlarda görünmeyen bir diğer en büyük zararı ise fetö’nün önünün açılmasıdır. cemaat okulları gündeme geldiğinde malum örgüt lideri gerekirse okulları devlete devretmeye hazırız demiştir. malum örgüt lideri 28 şubatçıların yanında yer aldı. hatta o dönemde gazetelere bakıldığında örgüt liderinin "erbakan çekilmeli" ifadesini kullandığını görürsünüz. ne hikmetse erbakan hükümetini irtica ile suçlayan 28 şubatçı generaller cemaatin üzerine gitme teşebbüsünde bulunmamışlardır. birtakım kısmi girişimlerde bulunulmuşsa da gerisi gelmemiştir. çünkü örgüt üyeleri çok kolay atatürkçü kılığına giriyordu. o zamanlarda ecevit bile malum "hizmet" hareketine övgüler düzüyordu.
üniversitelerde başörtüsü yasağı ve okullarda ve devlet dairelerinde başörtülü avı sağ seçmen üzerinde ciddi bir travmaya neden olmuştur. cemaat bu travmayı iyi kullandı. 2002 yılında fetö, ak partiyi (veya akp siz nasıl derseniz) kullanarak ergenekon ve balyoz davalarıyla orduda tasfiyeye girişmiştir. ak parti de "ben ne yaparsam yapayım ordu bana karşı. ben de 28 şubat zihniyetine karşıyım, bana oy verenler bunun için verdi, oy verenlerime sırtımı dönemem, 'savcısıyım' bu davaların." diyerek cemaate destek verdi.
2003'te başbakan olan r.t. erdoğan alnı secdeye varmış insanlardan zarar gelmeyeceğini ifade ediyordu. halbuki bu çok ciddi bir yanılgıydı bu. çünkü fetö'nün kendine özgü bir islam anlayışı vardı ve milli görüşçülerle uyuşmuyordu. daha sonra kendisi de kandırıldık itirafında bulundu.
devamını gör...
cefasını erbakan hoca çekmiş . sefasını sayın cumhurbaşakınımız sürmüştür.
devamını gör...
nato tarihinde abd'yi ziyaret etmeyen tek genelkurmay başkanı olan org. hüseyin kıvrıkoğlu'nun meşhur bin yıllık meydan okumasının hemen ardından abd tarihi 24 temmuz olan millennium challenge(binyılın meydan okuması) adlı tatbikatının hazırlıklarına başlamıştı. yani abd, kıvrıkoğlu'nun 1000 yıllık meydan okumasına karşı bir meydan okumayla cevap vermiş oldu. bu da abd'nin türkiye'de irticaya karşı verilen mücadeleden rahatsız olduğunun göstergesidir. nitekim o dönemler foreign affairs, foreign reports, joint forces quarterly ve meditarenean quarterly gibi abd dışişleri bakanlığı’nın, cıa’nın ve pentagon’un resmi ve yarı-resmi organları "türk generalleri hizadan çıktı" minvalinde yazılar yazdılar.

akp medyasının 28 şubat hakkında uydurduğu en büyük yalanlardan birisi de 28 şubat'ın fetö'ye hiç dokunmadığı iddiasıdır. aksine 28 şubat'ın öncelikli hedefi fetö idi. o dönemde genelkurmay tarafından fetö tehlikesi hakkında sayfalar dolusu raporlar hazırlanmış ve dönemin cumhurbaşkanına brifing verilmişti. 28 mart 1998 tarihli mgk toplantısında da askerler fetullah'ın orduya sızma girişimlerinde duydukları rahatsızlığı açıkça dile getirmişlerdi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

fetullahçı terör örgütü aleyhindeki ilk iddianameyi de dönemin dgm savcısı nuh mete yüksel hazırlamıştı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

1998 tarihli bir cevizkabuğu programında da fetö'cü nazlı ılıcak genelkurmayın harekat planında fetullah gülen'in yargılanmasının da yer aldığını belgelerle açıklıyor ve eleştiriyordu.
1
nitekim  fetullah gülen ordunun hedefinde olduğunu bildiğinden dolayı daha sonra abd'ye kaçmak zorunda kalmıştı. dgm tarafından 2000'de başlatılan gülen davası, 2008'de akp'nin fetullah'ı beraat ettirmesiyle sonuçlandı.

tıpkı ergenekon-balyoz kumpasları gibi 28 şubat davası da bir fetö kumpasıdır, davayı başlatan hakim de savcı da bugün fetö'cülükten tutukludur. burada rasim ozan'ın "28 şubat'ı soruşturan cesur ve kahraman savcılar" diye bahsettiği kişileri isim isim aratarak hepsinin fetö'den tutuklu olduğunu teyit edebilirsiniz.
2

28 şubat'ı necip hablemitoğlu, türkan saylan ve doğu perinçek gibi abd/fetö karşıtlığından hiçbir şüphe duymadığımız kişiler savunurken ahmet altan, nazlı ılıcak ve cengiz çandar gibi amerikancı ve fetullahçı kimliğiyle tanıdığımız kişiler ise 28 şubat'a şiddetle karşı çıkmıştır.

bonus olarak o dönem ışıkevlerine yapılan bir operasyon haberi:
3
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
muhafazakar kesime karşı özgürlüklerin kısıtlandığı, hor görüldüğü, dışlandığı dün gibi akıllarda olan hukuksuz eylem.

1000 yıl sürecek diyorlardı, sadece 5 yıl sürdü elhamdülillah.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"28 şubat 1997 postmodern darbesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim