1.
orta çağ avrupası'nın kolektif fantazisinde prester john, bir kurtarıcı figürü. doğu'da, islam diyarlarının ötesinde, muazzam bir hristiyan krallığı yönetiyor. orduları sayısız, sarayı altın, gücü sınırsız. haçlılar ona umut bağlıyor, "bir gün gelip bizi kurtaracak" diye. tabii bu arada, kimse onu görmemiş, krallığının haritasını çizmemiş, hatta mektupları bile (ki muhtemelen birileri tarafından uydurulmuş) şüpheli. ama inanmak işte, güzel olan da bu.
umberto eco, baudolino’da bu efsaneyi alıp bir adım öteye taşıyor. prester john’un krallığı, baudolino'nun kafasında şekilleniyor, sonra kağıda dökülüyor, sonra gerçek oluyor - ya da olmuyor? işte bütün mesele bu. prester john efsanesi, aslında orta çağ'ın en büyük sazan.avi olabilir, ama aynı zamanda insanların inanmaya ne kadar ihtiyaç duyduğunun da kanıtı.
yani prester john, tarihin belki de en başarılı hayali markasıdır. bir efsane, bir ütopya, bir kurtarıcı miti... ve belki de en önemlisi, yalanın gerçeğe dönüşebileceğinin kanıtı. çünkü orta çağ'da bir şeylerin gerçek olması, kitlelerin ona inanma ihtimali ile paralel ilerliyor.
umberto eco, baudolino’da bu efsaneyi alıp bir adım öteye taşıyor. prester john’un krallığı, baudolino'nun kafasında şekilleniyor, sonra kağıda dökülüyor, sonra gerçek oluyor - ya da olmuyor? işte bütün mesele bu. prester john efsanesi, aslında orta çağ'ın en büyük sazan.avi olabilir, ama aynı zamanda insanların inanmaya ne kadar ihtiyaç duyduğunun da kanıtı.
yani prester john, tarihin belki de en başarılı hayali markasıdır. bir efsane, bir ütopya, bir kurtarıcı miti... ve belki de en önemlisi, yalanın gerçeğe dönüşebileceğinin kanıtı. çünkü orta çağ'da bir şeylerin gerçek olması, kitlelerin ona inanma ihtimali ile paralel ilerliyor.
devamını gör...