saati bulan insan saati nasıl ayarladı sorunsalı

az önce aklıma takılmış durum, arkadaş diyelim saati 16.32'de icat etti ama mantıken kimse saatin kaç olduğunu bilmiyordu, ee bu adam nasıl buldu kardeşim ?

trt yi açıp ayarlamış olabilir. ben küçükken öyle yapıyordum.

(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü (kitap))

yıllardır şaşırdığım sorun.

bir bu da, ikincisi de var.

bilgisayarlar. o aletler nasıl o görüntüyü yansıtıyor, nasıl böyle işlere yarıyorlar aklım ermiyor.

ortaçağdan kalmış gibiyim ama onca şey okudum hala içten içe bi mantıksızlık ve de hayranlık duyuyorum.

yoğurt yoğurtla mayalanırsa , ilk yoğurt nasıl bulundu ? diyerek düşündüğüm durumdur.

tavukmu yumurtadan çıkar, yumurtamı tavuktan. başlığa cevabım ise benim telefon otomatik ayar yaptı.

milattan önce 25’te doğup milattan sonra 25’te de hâlâ 25 yaşında olduğunu sanmakla aynı mantıktır.

islamî kaynaklarda hz. yusuf'un (as) saati keşfeden kişi olduğu belirtilmiştir. zindanda kaldığı süre içerisinde ibadetlerini vaktinde yapabilmek için "zaman ölçen" bir alet yaptığını bildirmişlerdir. bu da onun bir mucizesidir.
hz. yusuf (as) zindan gibi güneşten mahrum bir mekânda, vaktinde ibadet edebilmek için o güne kadar hiç kullanılmamış bir alet geliştirmiştir ki, bu su saatiydi (bazılarına göre bu bir kum saatiydi).

nitekim arkeologlar, mısır'da bir amon tapınağında yaptıkları kazıda, firavun amonhotep-ııı zamanından kalma, zaman ölçen bir su saati bulmuşlardır. bu firavun, mö 1408-1372 yılları arasında yaşamıştı. üstelik bu firavun, meşhur aton inancını mısır uygarlığına sokan amonhotep-ıv (ikhnaton)'un babasıydı. bu dönem ise, hikoslardan sonra yaşanan dönemdir.

ilk tipleri mısır'da bulunan su saatleri, dibinde delik olan bir kovanın boşalması ve dolmasıyla zamanı gösterir. bu saatler, zamanın ölçülmesine yeni bir bakış açısını getirmiştir. güneş saatleri belirli bir zamanı gösterirken, su saatleri ne kadar zaman geçtiğini de gösteriyordu. bu yüzden su saatinin keşfi zaman ölçümünün gerçek başlangıcı sayılabilir.

hz. yusuf'un (as) keşfettiği saatin bir mucize olarak değerlendirilmesinin sebebi şudur: hz. yusuf (as), zindanda olduğu zaman sürecinde -güneşten yararlanma imkânı olmadığından- özellikle belli ibadetleri yerine getirmek için, bir zaman takvimine son derece muhtaç idi. işte, böyle bir ihtiyacı karşılamak ve gelecek nesillere bunu bir hediye olarak bırakmak hikmetiyle rabbimiz tarafından ona ihsan edilmiştir. gerek hz. yusuf'ta (as) böyle bir fikrin, umulmadık bir tarzda meydana gelmesi, gerekse bunun nasıl gerçekleşeceği hakkında bilgilendirilmiş olması ve gerekse yapılan bu sanatın asırlarca insanoğlunun ihtiyacını karşılayacak bir boyutta olması, işin olağan üstü bir harikalığın ifadesidir. böyle harikalar, velilerce ortaya konduğunda keramet, peygamberler tarafından ortaya konduğunda ise, mucize adını alır.

peygamberler (aleyhimüsselam) insanlığın manevi önderleri olduğu gibi, maddi terakkinin ilk örneklerinin de önderleridirler. allah teala bazı medeniyet harikalarını onların eliyle insanlığa hediye etmiştir. bundan dolayı; demirciler hz. davut’u (as), gemiciler hz. nuh’u (as), terziler hz. idris’i (as) ve saatçiler de hz. yusuf’u (as) ustabaşı kabul ederler.

bir soru.

aslında çok eski zamanlardan beri kullanılan ve günü de geceyi de 12'şer eşit parçaya ayıran bazı sistemler vardı zaten. bu yüzden saat denen icadı 24 eşit parçaya ayırarak kullanma fikri çok da şaşırtıcı olmamalı.

aslına bakarsanız saat olarak kullanılan, güneş gibi bir cisim var elimizin altında. bu da eskiden beri güneşe bakarak günün hangi diliminde olunduğuna bir cevap verilebilmesini sağlıyordu zaten. güneş göz önünde olduğu sürece, tam tepede olduğunda öğle vakti olduğu, batarken akşam, doğarken sabah olduğu hep biliniyordu. şu anda kullandığımız saatlerin olayı ise, güneşi görmediğimizde de günün (ya da gecenin diyelim) hangi diliminde olduğumuzu tam anlamıyla bilebilmemizi sağlaması.

saati bulmuş ya o yeter, dedirten sorunsaldır.

sekiz yaşındaysanız güzel soru. yani güzel değil de çocukta pedagojik açıdan bir sıkıntı yok denilebilir.

güneş saati ile gölge üzerinden hesaplanıyordu çooook uzun zaman önce. oradan yola çıkılmış olabilir.

geçen gün biri isviçre'de oldukça özel bir şekilde muhafaza edilen bir elementten bahsetti. onun parçalanma hızına göre saniye hesaplanıyormuş. ne kadar doğru bilemem, hoşuma gittiği için hayalkırıklığına uğrama ihtimalini göze alarak araştıramadım.
yazmışlar bu elementi #325386

güneşe sormuştur.

bu soru şeye benziyor, ilk internet hangi kaynaktan çıktı ?
şimdi güzel kardeşim buraya bak, bakıyor musun ? tamam dinle şimdi;
internet, bir kaç bilgisayarın birbiri ile ağ paylaşımı yapması ile oluştu, yani belli bir kaynağı yok, kollektif bir sarmal, saati de o şekilde sağlamasını yap, yaptın mı ? afferin sanaaaa.

bulduğu makineyi zaten bildiği zamana eşitledi

dün yanlışlıkla, biyosferize etmeden çaya bisküvi banıp mutasyon geçiren bir adama saati sordum, yaz saati uygulamasına geçecek durumu olmadığı için zamanı takip etmeyi bıraktığını söyledi. istersem eğer, güneşin konumunu söyleyebileceğini söyledi, söyleyebileceğini söylediğimde söylediği şey güneşin tam konumu değildi ama bozuntuya vermeyip kendisine saat bakmayı nasıl beleşe getirebileceğiyle ilgili tüyolar verdim. başkasının saatinden otlanmayı doğru bulmayan mutantşinaz insan, bana saatsizlik özlemi çektiğini ve buna aşina olduğunu, başkasının zamanını çalmanın kötü bir saati olduğunu söyleyince kafam çok karıştı ve saatimin ayarını bozup ulusal saat dilimine göre kendime yeni bir ayar çekmeye karar verip, eve gittim.

gün doğumu-gün batımı, yaz-kış, ayın evreleri gibi değişimlere dayanarak yaşamı bir şekilde zamansal ifadeye döktüklerini düşünüyorum.

bu aslında saate özgü bir durum değil. teknoloji kümülatif ilerler. yani bebeğin adım atmaya başlaması gibi önce işe emeklemekle başlar daha sonra 1 adım 2 adım sonraa hooop araba kullanıyor gibi. bu örnekte emeklemeye eş değer olarak m.ö. 1500lerde mısırlıların ortaya koyduğu güneş saatini söyleyebiliriz. daha sonra kum saati, su saat, astronomik saatler gibi mekanik olmayan sistemler tedavülde yer almış. tabi ki onlar da ilk icat edildiginde son halinde değildi bir nevi yanıla yanıla son hallerine geldiler ve bir sonrakine yol açtılar. sonra mekanik saatler çıktı yani aslında mekanik saatler ortaya çıktığında insanlar saati biliyorlardı ona göre ayarlamış olmalılar.

matematikte sıfır nasıl bulunmuş gibi saçma soru. biri ya da birileri bu 0 bu da 1 dedi ve oldu, bu kadar

bu soru çok saçma, saatten önce saatin kaç olduğunu nereden biliyorlarsa saati bulan adam da ona göre ayarlamıştır.