bir cevat çapan şiiridir.


usulca gir kapıdan, zile basma.
hiç telaşlanma, ben daha dönmemişsem.
yoldayımdır, nerdeyse yokuşun dibinde,
suların kararmasını bekliyorumdur,
tuğla harmanlarından gelen yanık havanın
bahçedeki akşamsefalarına sinmesini.
güç bela dizginliyorumdur içimde
dörtnala sana koşan küheylanları.

bütün gün kâğıttan dağlar arasındaydım,
nabzım ileri giden bir saat gibi işledi durdu.
dilekçeler, kararlar, tozlu makbuzlar:
hep adını okudum silinmiş satırlarda.
pencerede kuleler, minareler, kirli gök.
durmadan kuşlar uçtu bir bacadan.
rüzgâra karışan saçlarını gördüm
bulutlu aynalarda.

balkonun kapısını aç, su ver saksıdaki çiçeğe.
geyikli örtüyü ser masaya, dinlen biraz.
sessizlik şaşırtmasın seni, ürkütmesin.
ben içindeyimdir o alaca sessizliğin.
şehrin gürültüsü dolacak az sonra odaya,
karanlık bir yankıya dönüşecek karşı dağlarda.
devamını gör...
emel sayın.
devamını gör...
bağışlamak allahın işi
seni ben nasıl bağışlayabilirim ki
yaşım geldi vurdu geçti artık
çoktan elliyi

benim için böyle
devamını gör...
sakın geç kalma erken gel...

yine bir istanbul akşamı, gün batarken üç ahbap çavuş demlenecek yer arıyorlar.

tanburacı osman, ahmet rasim ve neyzen tevfik.

bunlar sacayağın üç bacağı! biri olmazsa olmuyor. sanki üçüzler...

biri tambura çalıyor, öteki ney üflüyor, ahmet rasim de bol bol güfte yazıyor.

her gittikleri yerde meşk var. sohbet gırla, o eski istanbul''un asude mekanları bunların ritmiyle coşuyor.

neyzen tevfik'in sabahtan akşama kafa dumanlı...

neyzen'in sözünü ve neyini dinle, yaptığını yapma!...

tanburacı osman pehlivan zamanın en iyi tambura çalanı...

işi gücü çalıp söylemek. türküler onun dilinde ve yüreğinde...

o zamanlar daha elektro saz yok ama, tanburacı'nın sazında ekonun kralı var.

ahmet rasim bir mazbut adam... beyefendi mi beyefendi, bir istanbul'lu...

bilge bir adam ve eşine sevdalı. akşam çökerken her daim evinde ama, rasim de bayılıyor türk müziğine...

güfte onda, beste onda, meşk onda...

eşi hanımefendi her zaman onu bırakmıyor. rasim de kırmıyor karısını.

o zaman da üçlü sohbet, yara alıyor. sacayak sallanıyor.

hanımı ahmet'i bırakmıyor ki gitsin! bizimkiler de hep ahmet rasim'in hanımını kandırma planı yapıyor.

yine bir akşam üçü gidecek ama, ahmet bey'e hanımı izin vermez.

derhal komplo kurulur...

tanburacı osman pehlivan rasim'in kapısını çalar. her zamanki gibi kapıyı karısı açar.

tanburacı pehlivan üzgün bir yüz ifadesiyle...

"yenge neyzen yine çok içti ve komaya girdi. haydarpaşa numune'ye kaldırdık'' der.

''müsaade etseniz de rasim''le bir gitsek...''

kadıncağız yana yakıla ahmet rasim' e seslenir:

"ahmet bey, ahmet bey koş!... neyzen komaya girmiş, tanburacı seni çağırıyor. ziyarete gidecekmişsiniz...''

ahmet rasim pabuçlarını alel acele giyip tanburacı''yla gözden kaybolurken, karısı arkalarından seslenir:

''ahmet bey, sakın geç kalma erken gel...''

üç ahbap çavuş doğru kumkapı'ya giderler.

sofra kurulur, tanburacı çalar, neyzen üfler, ahmet rasim de mermer masaya, diline değdirdiği sabit kalemle başlar yazmaya...
****
bu akşam gün batarken gel,

sakın geç kalma erken gel,

tahammül kalmadı artık,

sakın geç kalma erken gel,

cefa etme bana mahım,

sonra tutar seni ahım,

üzme beni şivekarım,

sakın geç kalma erken gel.

dünya gözüme kaçtı
(osman tanburacı anıları)
buradanhttps://youtu.be/r7ckd8dobm0?si=rkc48vdh2bonrtqm
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sakın geç kalma erken gel" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim