1.
ülkemizde 90'lı yılların ikinci yarısında atari salonlarına giren efsane oyun.
sonra geliştirdiler falan ama ilk tat, ilk tattır.
ben de bu entryde, tamamen ilk versiyona odaklanacağım.
müzikler, efektler falan mükemmel oyunda, onu baştan söyleyeyim.
bir hikayesi var hatta oyunun, onun üzerinden yürüyor muhabbet.
1700'lü yıllar falan, uzak doğuda ortam karışık.
klanlar, kabileler, krallıklar, ruhani varlıklar, manyak manyak güçler...
herkes kendi aleminde...
kimi iyilik için kimi memleketinin bekası kimi ise sırf kötülük olsun diye savaşmakta.
gelelim oyunculara...
oyun bir film haline getirilse, başrol oyuncusu haohmaru olurdu herhalde. hikayenin ana kahramanı o çünkü.
müthiş bir kılıç ustasıdır kendisi. çok çabuk sinirlenir ama asla iyilere zarar vermez. kılıcıyla gerçekleştirdiği kasırga saldırısı, rakibinin aklını başından alır.
ukyo, tüm oyuncular içinde belki de en zararsız karakterdir. asil bir duruşu vardır. zevk ya da öfkeden dolayı değil, savaşması gerektiği için savaşır. içine kapanık, çekingen bir yapısı vardır.
nakoruru, iyilik perisi bir karakterdir. doğayı korumak için bu hayata geldiğini düşünür ve müthiş bir kadın savaşçıdır. savaşırken, hemen tepesinde bir şahin dolaşır.
charlotte, sıradan insanlarla takılmaktan keyif alan, son derece mütevazı ve bir o kadar da duyarlı bir fransız asilzadesidir. dövüş esnasında müthiş sert bir kimliğe bürünen charlotte, aslında son derece nazik bir kadındır.
hattori hanzo, bağlı olduğu klan için her şeyi yapabilecek usta bir ninjadır. gerçekleştirdiği suikastler tüm krallıkta nam salmıştır.
gen-an, kötülüğün resmedilmiş halidir adeta. bir iblis, kötü niyetli bir cin... adını ne koyarsanız koyun. o'nun tek amacı, kötülüğe hizmet etmektir. ufacık tefeciktir ama kendisini şeytanla bir tutar. son derece tehlikelidir.
tam tam diye de bir karakter var ki, atari oyuncularının belki de en az seçtiği karakter budur. ilkel bir kabilede yaşar kendisi ve kabilesini korumak için kendisini geliştire geliştire, müthiş bir savaşçı haline gelmiştir. hep çömelerek savaşır.. kılıcı ise çok fenadır. tek vuruşta müthiş enerji alır. tabii denk getirebilirse.
kyoshiro da ilginç bir karakterdir. japon kabuki sanatının üstatlarındandır. döverken gülümsetir. mevzuya sanatsal bir açıdan bakar. dövüş esnasında, rakibiyle arasında mesafe olması, onun hayrınadır zira, yakın dövüşte pek başarılı değildir.
jubei, bir samuraydır ve aynı zamanda da halk kahramanıdır. japonya'daki şeytanları ve diğer tüm zararlıları ortadan kaldırmaya ant içmiştir. genç yetenekleri keşfetmede çok başarılı olan jubei, hayatı boyunca sayısız samuray yetiştirmiştir.
wan-fu'ya gelecek olursak... çok çabuk sinirlenebilen bir karakterdir wan-fu. sinirlendiğinde de hemen şiddete yönelir. eski kafalı biri olsa da, perdelerini indirdiğinde kuzu gibidir.
her oyunda yakışıklı bir abd'li olacak ya... bu oyunda da galford, abd'li zıpkın gibi bir ninjadır. nakoruru'ya karşı olan aşkı ile bilinir. doğa üstü güçleri olmadığı için galford, yakın dövüşte kendisini müthiş geliştirmiştir. dövüşürken yanında siyah bir köpek de vardır. ben o köpeği, nakoruru'yu kendisine çekebilmek için yanında taşıdığını düşünüyorum.
earthquake'e gelelim... kendisi bir hayduttur ve amacı, hazine peşinde koşmaktır. aslında galford ile beraber aynı ocakta yetişmiştir ama tabii niyet kötü olunca, yoluna tek başına devam etme kararı almıştır. vücut ölçülerini baz alırsak, bir dağ gibidir kendisi ve elindeki kusarigama(bir çeşit oraklı zincir) ile birlikte de, müthiş bir savaşçı resmi çizmektedir.
sonra geliştirdiler falan ama ilk tat, ilk tattır.
ben de bu entryde, tamamen ilk versiyona odaklanacağım.
müzikler, efektler falan mükemmel oyunda, onu baştan söyleyeyim.
bir hikayesi var hatta oyunun, onun üzerinden yürüyor muhabbet.
1700'lü yıllar falan, uzak doğuda ortam karışık.
klanlar, kabileler, krallıklar, ruhani varlıklar, manyak manyak güçler...
herkes kendi aleminde...
kimi iyilik için kimi memleketinin bekası kimi ise sırf kötülük olsun diye savaşmakta.
gelelim oyunculara...
oyun bir film haline getirilse, başrol oyuncusu haohmaru olurdu herhalde. hikayenin ana kahramanı o çünkü.
müthiş bir kılıç ustasıdır kendisi. çok çabuk sinirlenir ama asla iyilere zarar vermez. kılıcıyla gerçekleştirdiği kasırga saldırısı, rakibinin aklını başından alır.
ukyo, tüm oyuncular içinde belki de en zararsız karakterdir. asil bir duruşu vardır. zevk ya da öfkeden dolayı değil, savaşması gerektiği için savaşır. içine kapanık, çekingen bir yapısı vardır.
nakoruru, iyilik perisi bir karakterdir. doğayı korumak için bu hayata geldiğini düşünür ve müthiş bir kadın savaşçıdır. savaşırken, hemen tepesinde bir şahin dolaşır.
charlotte, sıradan insanlarla takılmaktan keyif alan, son derece mütevazı ve bir o kadar da duyarlı bir fransız asilzadesidir. dövüş esnasında müthiş sert bir kimliğe bürünen charlotte, aslında son derece nazik bir kadındır.
hattori hanzo, bağlı olduğu klan için her şeyi yapabilecek usta bir ninjadır. gerçekleştirdiği suikastler tüm krallıkta nam salmıştır.
gen-an, kötülüğün resmedilmiş halidir adeta. bir iblis, kötü niyetli bir cin... adını ne koyarsanız koyun. o'nun tek amacı, kötülüğe hizmet etmektir. ufacık tefeciktir ama kendisini şeytanla bir tutar. son derece tehlikelidir.
tam tam diye de bir karakter var ki, atari oyuncularının belki de en az seçtiği karakter budur. ilkel bir kabilede yaşar kendisi ve kabilesini korumak için kendisini geliştire geliştire, müthiş bir savaşçı haline gelmiştir. hep çömelerek savaşır.. kılıcı ise çok fenadır. tek vuruşta müthiş enerji alır. tabii denk getirebilirse.
kyoshiro da ilginç bir karakterdir. japon kabuki sanatının üstatlarındandır. döverken gülümsetir. mevzuya sanatsal bir açıdan bakar. dövüş esnasında, rakibiyle arasında mesafe olması, onun hayrınadır zira, yakın dövüşte pek başarılı değildir.
jubei, bir samuraydır ve aynı zamanda da halk kahramanıdır. japonya'daki şeytanları ve diğer tüm zararlıları ortadan kaldırmaya ant içmiştir. genç yetenekleri keşfetmede çok başarılı olan jubei, hayatı boyunca sayısız samuray yetiştirmiştir.
wan-fu'ya gelecek olursak... çok çabuk sinirlenebilen bir karakterdir wan-fu. sinirlendiğinde de hemen şiddete yönelir. eski kafalı biri olsa da, perdelerini indirdiğinde kuzu gibidir.
her oyunda yakışıklı bir abd'li olacak ya... bu oyunda da galford, abd'li zıpkın gibi bir ninjadır. nakoruru'ya karşı olan aşkı ile bilinir. doğa üstü güçleri olmadığı için galford, yakın dövüşte kendisini müthiş geliştirmiştir. dövüşürken yanında siyah bir köpek de vardır. ben o köpeği, nakoruru'yu kendisine çekebilmek için yanında taşıdığını düşünüyorum.
earthquake'e gelelim... kendisi bir hayduttur ve amacı, hazine peşinde koşmaktır. aslında galford ile beraber aynı ocakta yetişmiştir ama tabii niyet kötü olunca, yoluna tek başına devam etme kararı almıştır. vücut ölçülerini baz alırsak, bir dağ gibidir kendisi ve elindeki kusarigama(bir çeşit oraklı zincir) ile birlikte de, müthiş bir savaşçı resmi çizmektedir.
devamını gör...
2.
devamını gör...