yazar: jacques verges
yayım yılı: 1968
yıllar boyu aldığı davalar ve savunduğu sanıklarla şeytanın avukatı olarak nam salan verges'in mesleki tecrübelerinden yola çıkarak yazdığı, ceza yargılamalarında nasıl savunma yapılması gerektiğini gösteren kitabıdır.
yayım yılı: 1968
yıllar boyu aldığı davalar ve savunduğu sanıklarla şeytanın avukatı olarak nam salan verges'in mesleki tecrübelerinden yola çıkarak yazdığı, ceza yargılamalarında nasıl savunma yapılması gerektiğini gösteren kitabıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "gulliver" tarafından 08.01.2021 05:58 tarihinde açılmıştır.
1.
tayland asıllı fransız avukat jacques vergès'in nuremberg duruşması dahil birçok uluslararası davayı ele aldığı ve bir ceza avukatının nasıl savunma yapması gerektiğini ve müvekkilerin davranış ve savunmalarının bu büyük davalardaki etkisini ele almıştır.
devamını gör...
2.
şeytanın avukatı olarak tanınan jacques vergès'in ceza davalarını, uyum davaları ve kopuş davaları diye kategorilere ayırarak anlattığı, hukukçuların okuması gereken kitaplar arasında yer alan kitaptır.
arka kapaktan:
"kimsiniz? neyi temsil ediyorsunuz? nedir tarihsel olarak varlık nedeniniz? bunlar yargıçların, savcıların ve sanıkların her davanın eşiğinde kendi kendilerine sormaları gereken sorular.
savunma politikasında her zaman iki yöntem oluşmuştur: var olan adalet mekanizmasını kabul eden uyum savunmaları (dreyfus, challe) ve yeni bir gerçekliği gözler önüne sermeyi hedefleyen kopuş savunmaları (sokrates, dimirov). birinciler kafalarını kurtarırken, ikinciler davalarını kazanmışlardır.
davaların, mahkeme salonunun dört duvarı arasında kalmadığı, dünyanın gözleri ve kulakları önünde yer aldığı günümüzde, hem davasını kazanıp hem kafasını kurtaranların sayısı artmaktadır. "uygarlık"larının ve ellerinde tuttukları öldürme gücünün verdiği güvenle davranan tuzu kurular, "adalet"lerinin geçerliğinin kalmadığını, tek söz söyleme hakkının kendilerinde olmadığını anlamalıdırlar artık.
ilk kez 1988 yılında yayımlamıştık savunma saldırıyor'u. bugün baktığımızda güncelliğinden ve öneminden hiçbir şey kaybetmediğini görüyoruz. yeni okur kuşakları için tekrar yayımlıyoruz."
arka kapaktan:
"kimsiniz? neyi temsil ediyorsunuz? nedir tarihsel olarak varlık nedeniniz? bunlar yargıçların, savcıların ve sanıkların her davanın eşiğinde kendi kendilerine sormaları gereken sorular.
savunma politikasında her zaman iki yöntem oluşmuştur: var olan adalet mekanizmasını kabul eden uyum savunmaları (dreyfus, challe) ve yeni bir gerçekliği gözler önüne sermeyi hedefleyen kopuş savunmaları (sokrates, dimirov). birinciler kafalarını kurtarırken, ikinciler davalarını kazanmışlardır.
davaların, mahkeme salonunun dört duvarı arasında kalmadığı, dünyanın gözleri ve kulakları önünde yer aldığı günümüzde, hem davasını kazanıp hem kafasını kurtaranların sayısı artmaktadır. "uygarlık"larının ve ellerinde tuttukları öldürme gücünün verdiği güvenle davranan tuzu kurular, "adalet"lerinin geçerliğinin kalmadığını, tek söz söyleme hakkının kendilerinde olmadığını anlamalıdırlar artık.
ilk kez 1988 yılında yayımlamıştık savunma saldırıyor'u. bugün baktığımızda güncelliğinden ve öneminden hiçbir şey kaybetmediğini görüyoruz. yeni okur kuşakları için tekrar yayımlıyoruz."
devamını gör...
3.
şeytanın avukatı lakaplı jacques verges’in metis yayınlarından basılan harika kitabı. kitap; “uyum davaları”, “kopuş davaları” ve “siyasi dava tekniği” başlıklı üç bölüm ve “tarihin ahlakı” isimli sonuç bölümünden oluşuyor. her bir bölümde, tarihte ses getirmiş ünlü davalara ve savunmalara yer verilmiş. yıllar geçse de tekrardan açıp bir bölümünü okumak isteyeceğiniz bir eser.
yazarından biraz bahsetmek istiyorum; suçlu olduğunu bile bile bir tecavüzcüyü, bir katili nasıl savunursun? sözlük bünyesinde de fazlasıyla nefret edilen avukatların en çok karşılaştığı eleştirilerden biridir bu. her bir avukatın bu soruya vereceği cevap farklıdır. kimisi para için, kimisi şöhret için yapar bunu. şüphesiz ki jacques verges, çoğunluğa karşı tek başına kalmaktan büyük zevk duyuyordu. çakal carlos, sırp kasabı slobodan miloseviç, saddam’ın yardımcısı tarık aziz, alaaddin çakıcı, cemile bouhired (daha sonrasında bu kadınla evlenmiş) gibi isimlerin avukatlığını üstlenen jacques verges, ikinci dünya savaşı sırasında fransızlara adeta kök söktüren ve binlerce fransız’ı öldüren lyon kasabı klaus barbie’nin avukatlığını üstlenince, büyük eleştirilere maruz kaldı. eleştirilere şöyle cevap verecekti;
‘barbie’yi iki şey üzerinden savundum. birincisi, barbie, general osares’in cezayir’de öldürdüğünden daha az kişiyi öldürmüştü. osares terfi etti; barbie ise suçlanarak cezaevine girdi. ayrıca harekâtın üç veya dördüncü adamıydı; bir numara değildi. bolivya hükümeti barbie’yi ülke dışına atabilirdi. ama onu bir uçağa koyup fransız guyana’sına getirttiler, onu satın aldılar. insanı bir ülkeden kovduğunuzda, ona başka bir ülkeyi seçme özgürlüğü verirsiniz. siz onun bu özgürlüğünü elinden aldınız. barbie’yi savunmam, fln militanlarını savunmamdan çok farklıydı. bence düşmanını savunabilmek, bir avukat için inanılmaz bir onurdur. ‘bir nazi’nin savunulacak ne gibi bir yanı olabilir’ diye düşünebilirsiniz. ancak benim tutkum savunmak... suçu değil, suçu işleyeni savunuyorum.’
verges, katalan asıllı fransız bir baba ile vietnamlı bir annenin oğlu olarak fransa’nın sömürge topraklarında dünyaya geldi. barbie davası üzerinden savcılık makamını dolayısıyla fransa tarihini rezil etmek istiyordu. nitekim etti de. istanbul’da verdiği bir röportajında saddam’ı savunmak istediğini ve bunu yapsaydı muhtemelen idamdan kurtaracağını belirtmiş. verges, müvekkilinin cenazesine katıldığı için avukat hakkında dava açılan bizim ülkemizde avukatlık yapsaydı, örgüt üyesi olmaktan ceza alırdı muhtemelen.
“adalet ister ilah gibi süslensin, ister paçavralara bürünsün, yönetici sınıflar emrindeki işlevi hiç değişmez; yasanın çiğnenmesiyle ortaya çıkan toplumsal çelişkileri, o sınıfın lehine çözmek." sayfa 14
yazarından biraz bahsetmek istiyorum; suçlu olduğunu bile bile bir tecavüzcüyü, bir katili nasıl savunursun? sözlük bünyesinde de fazlasıyla nefret edilen avukatların en çok karşılaştığı eleştirilerden biridir bu. her bir avukatın bu soruya vereceği cevap farklıdır. kimisi para için, kimisi şöhret için yapar bunu. şüphesiz ki jacques verges, çoğunluğa karşı tek başına kalmaktan büyük zevk duyuyordu. çakal carlos, sırp kasabı slobodan miloseviç, saddam’ın yardımcısı tarık aziz, alaaddin çakıcı, cemile bouhired (daha sonrasında bu kadınla evlenmiş) gibi isimlerin avukatlığını üstlenen jacques verges, ikinci dünya savaşı sırasında fransızlara adeta kök söktüren ve binlerce fransız’ı öldüren lyon kasabı klaus barbie’nin avukatlığını üstlenince, büyük eleştirilere maruz kaldı. eleştirilere şöyle cevap verecekti;
‘barbie’yi iki şey üzerinden savundum. birincisi, barbie, general osares’in cezayir’de öldürdüğünden daha az kişiyi öldürmüştü. osares terfi etti; barbie ise suçlanarak cezaevine girdi. ayrıca harekâtın üç veya dördüncü adamıydı; bir numara değildi. bolivya hükümeti barbie’yi ülke dışına atabilirdi. ama onu bir uçağa koyup fransız guyana’sına getirttiler, onu satın aldılar. insanı bir ülkeden kovduğunuzda, ona başka bir ülkeyi seçme özgürlüğü verirsiniz. siz onun bu özgürlüğünü elinden aldınız. barbie’yi savunmam, fln militanlarını savunmamdan çok farklıydı. bence düşmanını savunabilmek, bir avukat için inanılmaz bir onurdur. ‘bir nazi’nin savunulacak ne gibi bir yanı olabilir’ diye düşünebilirsiniz. ancak benim tutkum savunmak... suçu değil, suçu işleyeni savunuyorum.’
verges, katalan asıllı fransız bir baba ile vietnamlı bir annenin oğlu olarak fransa’nın sömürge topraklarında dünyaya geldi. barbie davası üzerinden savcılık makamını dolayısıyla fransa tarihini rezil etmek istiyordu. nitekim etti de. istanbul’da verdiği bir röportajında saddam’ı savunmak istediğini ve bunu yapsaydı muhtemelen idamdan kurtaracağını belirtmiş. verges, müvekkilinin cenazesine katıldığı için avukat hakkında dava açılan bizim ülkemizde avukatlık yapsaydı, örgüt üyesi olmaktan ceza alırdı muhtemelen.
“adalet ister ilah gibi süslensin, ister paçavralara bürünsün, yönetici sınıflar emrindeki işlevi hiç değişmez; yasanın çiğnenmesiyle ortaya çıkan toplumsal çelişkileri, o sınıfın lehine çözmek." sayfa 14
devamını gör...
"savunma saldırıyor" ile benzer başlıklar
savunma
7