1.
12 mart darbesinin ardından radyo ve televizyonlardan halka yapılan çağrının başlangıç kısmıdır.
aslında muhbirlik müessesi bu döneme özgü bir şey değildi türkiye’de de dünyanın herhangi başka bir yerinde de her zaman var olagelmiş bir kavramdır muhbirlik. ancak bu darbenin ardından türkiye’de beklenmedik bir saygınlık kazanmıştır.
muhbir vatandaşlar isimlerinin önüne eklenen sayın sözcüğü ile bir anda statü sahibi olduklarını zannederek üzerlerindeki eziklik ve vicdani baskıdan kurtulup kendilerini varolmanın dayanılmaz hafifliğine bırakmışlardır.
herkesin elinde kolunda tabakhaneye zamanında ulaşması gereken bir ürün varmış gibi koştur koştur birbirini ihbar ettiği bu dönem ister istemez bizi george orwell isimli kahinin yazdığı 1984 kitabına götürüyor.
kazandıkları sahte saygınlıkları ile koltukları kabaran muhbir vatandaşlar onu bunu yerli yersiz ihbar ederek sırtlarının sıvazlanmasından büyük memnuniyet duymaya başladılar.
15 temmuzda ülkede yaşananlardan sonra yine gün yüzüne çıktı muhbir vatandaşlar ama aziz nesin’in bile yazamayacağı kadar komik durumlar meydana geldi bu esnada. benim dinlediğim hikayelerden birinde eğitimci olmak için yeterince eğitilememiş iki okul müdürünün aynı gün birer dilekçe ile birbirlerini fetöcü olmakla suçladıklarını öğrendim. sebebi ise nitelikli okullardan birine müdür olmak için bir yarış içinde olmaları.
muhbirlik müessesesine saygı duymamakla birlikte bu kadar çetrefil bir işin altına girecek kadar vatansever (!) olmalarını da takdir etmiyor değilim.
aslında muhbirlik müessesi bu döneme özgü bir şey değildi türkiye’de de dünyanın herhangi başka bir yerinde de her zaman var olagelmiş bir kavramdır muhbirlik. ancak bu darbenin ardından türkiye’de beklenmedik bir saygınlık kazanmıştır.
muhbir vatandaşlar isimlerinin önüne eklenen sayın sözcüğü ile bir anda statü sahibi olduklarını zannederek üzerlerindeki eziklik ve vicdani baskıdan kurtulup kendilerini varolmanın dayanılmaz hafifliğine bırakmışlardır.
herkesin elinde kolunda tabakhaneye zamanında ulaşması gereken bir ürün varmış gibi koştur koştur birbirini ihbar ettiği bu dönem ister istemez bizi george orwell isimli kahinin yazdığı 1984 kitabına götürüyor.
kazandıkları sahte saygınlıkları ile koltukları kabaran muhbir vatandaşlar onu bunu yerli yersiz ihbar ederek sırtlarının sıvazlanmasından büyük memnuniyet duymaya başladılar.
15 temmuzda ülkede yaşananlardan sonra yine gün yüzüne çıktı muhbir vatandaşlar ama aziz nesin’in bile yazamayacağı kadar komik durumlar meydana geldi bu esnada. benim dinlediğim hikayelerden birinde eğitimci olmak için yeterince eğitilememiş iki okul müdürünün aynı gün birer dilekçe ile birbirlerini fetöcü olmakla suçladıklarını öğrendim. sebebi ise nitelikli okullardan birine müdür olmak için bir yarış içinde olmaları.
muhbirlik müessesesine saygı duymamakla birlikte bu kadar çetrefil bir işin altına girecek kadar vatansever (!) olmalarını da takdir etmiyor değilim.
devamını gör...
2.
muhbir in sayınımı olur lan. foseptikteki kurbağa kadar kıymeti yoktur.
devamını gör...