1.
bir çinli filozof ilerleyen yaşlarında üzüntüyle itiraf ediyordu: ''günler ne ağır geçiyor, yıllar ise adeta uçuyor''
doğrusu benim de hiç inanasım gelmiyor, bu kalın gözlüklü, yetenekli ve suskun adamı 50 yıldan fazladır tanıdığıma. sanki her şey dün gibi: konservatuardaki günler, tiyatro prömiyerleri, her zaman gittiğimiz kitap mağazası, vazgeçilmezimiz caz müziği ve bizim neslin 'altmışlıların' yaşadığı daha neler neler...
ilişkilerdeki şaşırtıcı dürüstlük, zor anlarda mutlaka yardıma gelen dost, adil değerlendirmeler, hatta dost saymadığımız sadece akıllı, yetenekli insanların başarısına sevinmek, her şeyin iyi olacağına olan duygusal güven, cömertlik, küçüklerimize büyüklük, büyüklerimize küçüklük tüm bu güzel hasletleri biz 60'lı yıllarda edindik. bizim nesil gerek entelektüel, gerekse manevi açıdan özel kibarlığı ile seçilirdi.
altmışlı yıllarda istanbul yaşamak ve yaratmak için ideal bir şehirdi ve biz altmışlılar kendi şehrimizi seviyor, onun kültürel değerlerini savunuyor, bir nevi don kişotluk ediyorduk. o yılların istanbul'unun havasından hâlihazırda eksik tüm bunların kokusu geliyordu...
şimdiki dünya kıskanç ve hayasız! merhametli ve samimi sözler duymak artık nadiren mümkün! çok az kişi 60'lı yıllar inancında kararlı. bunlardan biri de dostum sed diyonisos'dur. altmışlar neslinin parlak temsilcilerinden biri olan dostum diyonisos'un şu sözünü hiç unutmam: ''gelin birbirimize övgüler düzelim. bu anların ışığında birbirimizi sevelim...''
doğrusu benim de hiç inanasım gelmiyor, bu kalın gözlüklü, yetenekli ve suskun adamı 50 yıldan fazladır tanıdığıma. sanki her şey dün gibi: konservatuardaki günler, tiyatro prömiyerleri, her zaman gittiğimiz kitap mağazası, vazgeçilmezimiz caz müziği ve bizim neslin 'altmışlıların' yaşadığı daha neler neler...
ilişkilerdeki şaşırtıcı dürüstlük, zor anlarda mutlaka yardıma gelen dost, adil değerlendirmeler, hatta dost saymadığımız sadece akıllı, yetenekli insanların başarısına sevinmek, her şeyin iyi olacağına olan duygusal güven, cömertlik, küçüklerimize büyüklük, büyüklerimize küçüklük tüm bu güzel hasletleri biz 60'lı yıllarda edindik. bizim nesil gerek entelektüel, gerekse manevi açıdan özel kibarlığı ile seçilirdi.
altmışlı yıllarda istanbul yaşamak ve yaratmak için ideal bir şehirdi ve biz altmışlılar kendi şehrimizi seviyor, onun kültürel değerlerini savunuyor, bir nevi don kişotluk ediyorduk. o yılların istanbul'unun havasından hâlihazırda eksik tüm bunların kokusu geliyordu...
şimdiki dünya kıskanç ve hayasız! merhametli ve samimi sözler duymak artık nadiren mümkün! çok az kişi 60'lı yıllar inancında kararlı. bunlardan biri de dostum sed diyonisos'dur. altmışlar neslinin parlak temsilcilerinden biri olan dostum diyonisos'un şu sözünü hiç unutmam: ''gelin birbirimize övgüler düzelim. bu anların ışığında birbirimizi sevelim...''
devamını gör...