sevilen kitapçıyı hiç kitap okurken görmemek

kitabın içeriğiyle değil, fiyatıyla kafayı bozduğu için, pek görmedim.
sevilen derken de, müdavimi olunan anlamında.

(bkz: hocanın dediğini yap yaptığını yapma)

sevdiğine göre esnaf adam, esnaf olduğuna göre işler yoğun, o halde çeşme akarken suları doldurmak gerek bu devirde. davulun sesi uzaktan hoş gelir, gönül sevdiğini bencilce kendi istediğine dönüştürmek de ister. ah bu gönül bilmez stopajı kirayı çalışan maaşlarını bilmez.

t: yumurta satandan yumurtlamasini beklemek.

editiyan: yumurta satandan yumurtlamaya yardımcı olmasını beklemek.

işten fırsat bulamadığındandır. değilse okur.

çok normal değil mi? bu zihniyetteki tipler kütüphaneciye de "ne güzel valla bütün gün kitap okuyorsunuzdur", "kütüphanedeki bütün kitapları okudunuz mu?" falan diye de sorarlar.

evet dostum işimiz kitaplarla olabilir ama mesai saatleri içerisinde kitap okuyamıyoruz. sen beni evde gör...

insan bir çiçeği okşar, suyunu verir, koklar fakat bir çiçek bahçesine girdiğinde ne yapacağını bilemez, sevinçten sadece bakar, binlerce çeşit çeşit, rengarenk çiçekler arasında kalır, izler bu muhteşem güzelliği, sadece izler. bir kitap ile bir kütüphanenin durumu da budur.

(bkz: bütün müdürler göttür)
tamam, bu bir önerme diyelim hatta klişe haline gelen bir ifade.

iyi de gol üstüne gol gelmekte...
alın işte, bu da bir gol.

denk gelinmemiştir.

bizim kasapta vegan mesela, ekmek parası be uykumyok kardeş diyor, baba mesleğiymiş ne yapsınmış...
olsun dedim be abi, ver şurdan bir kilo dana kıyma.