sevim ve necdet kent kitaplığı
başlık "tepelerin kocakarisi" tarafından 17.03.2022 19:13 tarihinde açılmıştır.
1.
balıkesir’in ayvalık ilçesine bağlı cunda (alibey) adası’nda bulunan, adanın güzel sokaklarını dolaşa dolaşa tırmanabileceğiniz ve yaptığınız yürüyüşe değecek bir manzara ile sizi karşılayan kitaplık.
kütüphane binası olarak kullanılan tarihi agios yannis şapeli ve bitişiğindeki büyük yel değirmeni 15. yüzyılda inşa edilmiş önemli bir manastır kompleksinin parçası. 1920’li yıllardaki nüfus mübadelesinden sonra sahipsiz kalan ve zamanla tahrip olan manastır binalarından şapel ve değirmen kalıntıları rahmi koç’un girişimiyle restore ettirilmiş. şapel binası büyükelçi necdet kent’e (1911-2002) ait olan ve oğlu muhtar kent tarafından vakfa bağışlanan 1.300’ü aşkın kitabın yer aldığı bir kitaplık olarak düzenlenerek 2007 yılında hizmete açılmış.
minicik bir yer olmasına karşın mekanın yaydığı atmosfer ile kendinizi huzurlu hissettiğiniz, güzel mi güzel mekan;
ama benim buradan bu kadar etkilenmemin sebebi aslına bakarsanız haruki murakami’nin sahilde kafka kitabı idi. kitabı bu mekan ile karşılaşmamdan uzun süre önce okumuştum aslında. o noktada okuduğum ilk ve tek murakami kitabıydı ve kitapla ilgili tam olarak ne hissettiğimden emin olmayarak kitabı kitaplığımın derinliklerine atıp unutmuştum.
daha doğrusu ben öyle sanıyordum çünkü kitabın (hikaye ile ilgili neredeyse hiçbir şey hatırlamadığım noktada bile) çok alakasız bir durumla, kişiyle ya da burada söz konusu olduğu üzere bir mekanla ilişki kurup çat diye bilincimin yüzeyine tırmanma gibi bir huyu olduğunu sonradan keşfettim. bu mekan da kafka’nın evden kaçıp daha sonrasında uzunca bir süre kaldığı kütüphane ile fiziken hiçbir benzerlik göstermese de zihin sarayımda birbirine linklenmiş oldu.
bir sonbahar günü güzel deniz esintisini saçlarınızda hissetmek ve terasının muhteşem deniz manzarasına karşı kitabınızı okumak istiyor ya da aynı kıtada bile yaşamadığınız bir yazarı öldürmek için hayali cinayet planları yapıyorsanız mutlaka ziyaret edin.
ya da etmeyin kalabalık oluyor sonra.
kütüphane binası olarak kullanılan tarihi agios yannis şapeli ve bitişiğindeki büyük yel değirmeni 15. yüzyılda inşa edilmiş önemli bir manastır kompleksinin parçası. 1920’li yıllardaki nüfus mübadelesinden sonra sahipsiz kalan ve zamanla tahrip olan manastır binalarından şapel ve değirmen kalıntıları rahmi koç’un girişimiyle restore ettirilmiş. şapel binası büyükelçi necdet kent’e (1911-2002) ait olan ve oğlu muhtar kent tarafından vakfa bağışlanan 1.300’ü aşkın kitabın yer aldığı bir kitaplık olarak düzenlenerek 2007 yılında hizmete açılmış.
minicik bir yer olmasına karşın mekanın yaydığı atmosfer ile kendinizi huzurlu hissettiğiniz, güzel mi güzel mekan;
ama benim buradan bu kadar etkilenmemin sebebi aslına bakarsanız haruki murakami’nin sahilde kafka kitabı idi. kitabı bu mekan ile karşılaşmamdan uzun süre önce okumuştum aslında. o noktada okuduğum ilk ve tek murakami kitabıydı ve kitapla ilgili tam olarak ne hissettiğimden emin olmayarak kitabı kitaplığımın derinliklerine atıp unutmuştum.
daha doğrusu ben öyle sanıyordum çünkü kitabın (hikaye ile ilgili neredeyse hiçbir şey hatırlamadığım noktada bile) çok alakasız bir durumla, kişiyle ya da burada söz konusu olduğu üzere bir mekanla ilişki kurup çat diye bilincimin yüzeyine tırmanma gibi bir huyu olduğunu sonradan keşfettim. bu mekan da kafka’nın evden kaçıp daha sonrasında uzunca bir süre kaldığı kütüphane ile fiziken hiçbir benzerlik göstermese de zihin sarayımda birbirine linklenmiş oldu.
bir sonbahar günü güzel deniz esintisini saçlarınızda hissetmek ve terasının muhteşem deniz manzarasına karşı kitabınızı okumak istiyor ya da aynı kıtada bile yaşamadığınız bir yazarı öldürmek için hayali cinayet planları yapıyorsanız mutlaka ziyaret edin.
ya da etmeyin kalabalık oluyor sonra.
devamını gör...
2.
rahmetli dedem vesilesiyle yaz aylarının büyük bölümünü cunda'da da geçirirdim. çocukluğumuzun metruk mekanlarından birisiydi. o dönemlerin çocukları için keşif mekanıydı. çeşitli kurmaca oyunlara ev sahipliği yapardı. aynı zamanda büyüklerin bizi korkutmak için uydurduğu pek çok hikâyenin de ilham kaynağıydı. zaten yetişkin milletinin çocukları durdurmak için atmayacağı palavra yok. tabi biz içimizdeki çocuğu bir şekilde korumaya çalıştığımız için aynısını bizim kerataya yapmamaya çalışıyoruz. ne derece başarılı oluyoruzdur orası muamma * binanın metruk halini bilenler yapılanın ne kadar kıymetli olduğunu idrak edeceklerdir. şapel'de, yel değirmeni de resmen küllerinden doğdu. ruhların, perilerin, cinlerin ve dahi bir çok doğa üstü varlığın kol gezdiği mekan bir anda kültürel anlamda değerli hale geldi. ha şimdi bana sorsanız anılarıyla birlikte orası halen çocukların yüreğine korku salan ve cesaretlerini sınadıkları özel yer olmaya devam ediyor. muhteşem bir manzarası vardır. körfezi ayaklarınızın altına alırsınız. zaten o manzara için her şeye değer. * işin esası başlığı @tepelerin kocakarisi'nin açmasına imrenmedim dersem yalan söylemiş olurum. bu benim aklıma nasıl gelmedi yahu diye kendimi yiyiyorum şu an * frp zarlarının intikamı alındı kanımca. bu konuda kendisini tebrik edebilir. *
gidin görün. keyfini çıkarın. tabi cinayet falan tasarlamayın. biz orada yeterince doğa üstü deneme yaptık. * zihin gecekondularınızı böyle şeylerle meşgul etmeyin. böyle atraksiyonlara girerseniz mekanla ilgili bir kaç çocukluk anısı yazarım. bir daha oraya adım bile atmazsınız ona göre. uyarmadı demeyin. *
gidin görün. keyfini çıkarın. tabi cinayet falan tasarlamayın. biz orada yeterince doğa üstü deneme yaptık. * zihin gecekondularınızı böyle şeylerle meşgul etmeyin. böyle atraksiyonlara girerseniz mekanla ilgili bir kaç çocukluk anısı yazarım. bir daha oraya adım bile atmazsınız ona göre. uyarmadı demeyin. *
devamını gör...