orijinal adı: truly devious
yazar: maureen johnson
yayım yılı: 2018
albert ellingham tarafından 1936 yılında kurulan bir akademi her şeyin başlangıcı olacaktır. işlenen bir cinayet, kaçırılan kurbanlar ve dahası... gizemli bir perdenin ardında geçen seneler 16 yaşında polisiye meraklısı bir kız tarafından çözüme ulaşabilecek midir? genç ve yetenekli stevie, vakayı çözmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
yazar: maureen johnson
yayım yılı: 2018
albert ellingham tarafından 1936 yılında kurulan bir akademi her şeyin başlangıcı olacaktır. işlenen bir cinayet, kaçırılan kurbanlar ve dahası... gizemli bir perdenin ardında geçen seneler 16 yaşında polisiye meraklısı bir kız tarafından çözüme ulaşabilecek midir? genç ve yetenekli stevie, vakayı çözmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "atun amara" tarafından 18.08.2023 23:46 tarihinde açılmıştır.
1.
bu, gireceğim ikinci kitap entrysi olacak. o yüzden biraz heyecanlıyım, affedin. öncelikle size orijinal adı truly devious olan ve dilimize şeytanın ta kendisi olarak çevrilen üçlemeden bahsedeceğim. seri tam bir polisiye türünde. yazarımız, maureen johnson.
8 gün önce bu başlığa ukde bırakmıştım, çünkü okuyan varsa yorumlarını gerçekten görmek ve o yorumları okumak istemiştim fakat ben aceleci biriyim. bu yüzdendir ki endi ukdemi kendim dolduruyorum.
serinin adı, ayrıca birinci kitap olan truly devious, ellingham akademi adlı özel bir okulu ve o okulda yer alan özel öğrencilerin yaşadığı macera, gizem ve hatta cinayet dolu hikayesini anlatıyor. ayrıca serinin yalnızca iki kitabı henüz türkçeye çevrilmiş durumda. anlayacağınız, olaylar en heyecanlı yerinde kesiliyor. gelelim kitaba ve spoiler içeren diğer kısımlara
kitap, bir bilmeceyle başlıyor;
işte! bir bilmece!
başlasın eğlence!
ip mi yoksa silah mı deyince.
bıçaklar keskin, parıltısı tuzak.
ki zehir yavaş, son pek uzak.
yangın bir şölen, boğulmak yavaş.
ipe asılırsan işin hepten yaş,
kırık bir baş.
acı bir düşüş.
duvara çakılan araba bir düş.
hani şu çocuklar var ya, yaramaz.
bombaların sesi onlardan haylaz.
hangisi? hangisi?
yok mu bir cevap?
saklanmak hiç yok, koşmaksa azap.
haha!
saygılarımla.
şeytanın ta kendisi
ilk okuduğumda kesinlikle anlamadığım bir bilmece, ki ilk de değil. çünkü ilerleyen süreçte elinize bir bilmece daha geliyor ve inanın bana düşünmekten kafayı yiyorsunuz ama bu sonranın konusu.
çok fazla spoiler vermeden, elimden geldiğince hislerimi aktarmaya çalışacağım.
kitap tamamen tanrısal bakış açısıyla oluşturulmuş. neredeyse her bölümün sonunda bir flashback* mevcut. flashback kısmında yer alan her bir isim sizi cinayet çözmeye yaklaştırıyor fakat ilk kitap tamamen yetersiz. yani cinayeti çözmek istiyorsanız, ilk iki kitabı soluksuz okumanız gerekir. 16 yaşında olan stevie bell, tam bir polisiye aşığıdır ve ellingham akademide olan cinayet vakasını çözmek ister. fakat pek tabbi, orası özel bir okuldur ama yine de kendini kabul ettirmenin bir yolunu bulur. stevie hem kendi etrafında olan olayları hemde ellingham akademisinin derin geçmişini araştırmaya çalışacaktır.
söylemeliyim ki, hikayenin başları benim için oldukça sıkıcıydı. polisiye sevmediğim için de olabilir pek tabi. ciddi anlamda okuduğum ilk polisiye kitaptır kendileri. her neyse, kitabı yarıladığınızda olaylar birden sizi sarmaya başlıyor. gidişatı yadırgamıyorsunuz ve anlamanız daha da kolaylaşıyor. sonra bir bakmışsınız ki elinize ikinci bilmece geçmiş.
bu bilmeceyi anlayabilmek için -bakın çözmek demiyorum, çünkü bu çözülecek bir bilmece değil- ikinci kitap çok büyük önem arz ediyor. sevgili kitap - edebiyat kulübü'nün de bu sayede kafasını ağrıtmış oldum.
evet, okurken sıkıldığım bir çok nokta oldu. evet, çoğu zaman bırakmak istedim. gel gelelim sonuç, hiç beklediğim gibi değildi. sayın ephesus yayın evi, lütfen serinin devam kitaplarını basar mısın? tüm olaylar çözülmezse bir gözüm açık gidecek gibi de çünkü...
polisiye seviyorsanız, yabancı yazarları okumayı seviyorsanız ve hatta ingilizce kitap okuyabiliyorsanız gidin bu seriyi alın okuyun, okutun. çok ciddiyim....
yatırım tavsiyesi değildir.
dip not: umarım çok ta spoi vermeden, kendimi anlatabildiğim bir entry girmişimdir. *
8 gün önce bu başlığa ukde bırakmıştım, çünkü okuyan varsa yorumlarını gerçekten görmek ve o yorumları okumak istemiştim fakat ben aceleci biriyim. bu yüzdendir ki endi ukdemi kendim dolduruyorum.
serinin adı, ayrıca birinci kitap olan truly devious, ellingham akademi adlı özel bir okulu ve o okulda yer alan özel öğrencilerin yaşadığı macera, gizem ve hatta cinayet dolu hikayesini anlatıyor. ayrıca serinin yalnızca iki kitabı henüz türkçeye çevrilmiş durumda. anlayacağınız, olaylar en heyecanlı yerinde kesiliyor. gelelim kitaba ve spoiler içeren diğer kısımlara
kitap, bir bilmeceyle başlıyor;
işte! bir bilmece!
başlasın eğlence!
ip mi yoksa silah mı deyince.
bıçaklar keskin, parıltısı tuzak.
ki zehir yavaş, son pek uzak.
yangın bir şölen, boğulmak yavaş.
ipe asılırsan işin hepten yaş,
kırık bir baş.
acı bir düşüş.
duvara çakılan araba bir düş.
hani şu çocuklar var ya, yaramaz.
bombaların sesi onlardan haylaz.
hangisi? hangisi?
yok mu bir cevap?
saklanmak hiç yok, koşmaksa azap.
haha!
saygılarımla.
şeytanın ta kendisi
ilk okuduğumda kesinlikle anlamadığım bir bilmece, ki ilk de değil. çünkü ilerleyen süreçte elinize bir bilmece daha geliyor ve inanın bana düşünmekten kafayı yiyorsunuz ama bu sonranın konusu.
çok fazla spoiler vermeden, elimden geldiğince hislerimi aktarmaya çalışacağım.
kitap tamamen tanrısal bakış açısıyla oluşturulmuş. neredeyse her bölümün sonunda bir flashback* mevcut. flashback kısmında yer alan her bir isim sizi cinayet çözmeye yaklaştırıyor fakat ilk kitap tamamen yetersiz. yani cinayeti çözmek istiyorsanız, ilk iki kitabı soluksuz okumanız gerekir. 16 yaşında olan stevie bell, tam bir polisiye aşığıdır ve ellingham akademide olan cinayet vakasını çözmek ister. fakat pek tabbi, orası özel bir okuldur ama yine de kendini kabul ettirmenin bir yolunu bulur. stevie hem kendi etrafında olan olayları hemde ellingham akademisinin derin geçmişini araştırmaya çalışacaktır.
söylemeliyim ki, hikayenin başları benim için oldukça sıkıcıydı. polisiye sevmediğim için de olabilir pek tabi. ciddi anlamda okuduğum ilk polisiye kitaptır kendileri. her neyse, kitabı yarıladığınızda olaylar birden sizi sarmaya başlıyor. gidişatı yadırgamıyorsunuz ve anlamanız daha da kolaylaşıyor. sonra bir bakmışsınız ki elinize ikinci bilmece geçmiş.
bu bilmeceyi anlayabilmek için -bakın çözmek demiyorum, çünkü bu çözülecek bir bilmece değil- ikinci kitap çok büyük önem arz ediyor. sevgili kitap - edebiyat kulübü'nün de bu sayede kafasını ağrıtmış oldum.
evet, okurken sıkıldığım bir çok nokta oldu. evet, çoğu zaman bırakmak istedim. gel gelelim sonuç, hiç beklediğim gibi değildi. sayın ephesus yayın evi, lütfen serinin devam kitaplarını basar mısın? tüm olaylar çözülmezse bir gözüm açık gidecek gibi de çünkü...
polisiye seviyorsanız, yabancı yazarları okumayı seviyorsanız ve hatta ingilizce kitap okuyabiliyorsanız gidin bu seriyi alın okuyun, okutun. çok ciddiyim....
yatırım tavsiyesi değildir.
dip not: umarım çok ta spoi vermeden, kendimi anlatabildiğim bir entry girmişimdir. *
devamını gör...

