atun amara yazar profili

atun amara kapak fotoğrafı
atun amara profil fotoğrafı
rozet
karma: 2806 tanım: 244 başlık: 10 takipçi: 54
Hiçbir yere ait olamayıp her yere ait olan kadından, sevgilerle... memento mori, memento vivere ?

son tanımları | başucu eserleri


sinema-tv kulübü afiş galası yarışması

merhaba sevgili yazarlar! sözlüğünüzün delisi iftiharla sunar!!
bildiğiniz üzere film - dizi kulübümüz, çok yakın bir tarihte sizlerle buluştu. size verdiğimiz sözlerden biri de, kendinize ait bir sinema salonu olmasıydı! müjde, ekim ayında sinema salonu açılıyor! sinema salonu'nda izleyeceğimiz ilk film ise @film - dizi kulübü üyelerince seçilen ve aslında kulübümüzün kurulmasına da vesile olan black swan filmi oldu.
gelelim ''afiş galası'' yarışmasına, yarışmamız her ay film-dizi kulübü üyelerince seçilen bir filmin afişini tasarlamak olacak. bu yarışmayı, uzun bir aradan sonra yeniden sizlere sunmak bizim için mutluluk verici.

bazen filmlerin afişleri filmleri yansıtmıyor olabilir. biz de size ve yaratıcılığınıza güveniyor, ister dijital ister çizim olan tasarımlarınızı paylaşmanız için size bir alan yaratıyoruz.

ekim ayında izleyceğimiz filmin afiş tasarımı, sizler tarafından seçildi ve kazanan yazarımız @kiriktopuk oldu. kendisine verdiği emekler için teşekkür ediyoruz. ayrıca katılan herkese de müteşekkiriz!

kulübümüz ve etkinliklerimize katılmak için buradanbize ulaşabilirsiniz!

işte o güzel tasarım!!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sinema-tv kulübü

merhaba sevgili normal sözlük yazarları, ekim ayı içerisinde izleycek olduğumuz ''black swan'' adlı filmimizin tarihi belli oldu! 14.10.23 tarihinde saatler tam da 21:00'ı gösterdiğinde sizlerle buluşuyoruz. filmimiz, rave adlı uygulamadan izlenecek olup, dileyen herkes telefonlarına indirebilir ya da bilgisayarından açabilir. bizim için de yeni bir sistem ve aslında bunu deniyor olacağız.

film gecesi içeriğimiz ise şu şekilde olacak:
20:50 link paylaşımı.
21:00 filmin ilk yarısı
22:00 ihtiyaç molası ve ara.
22:25 filmin son yarısı.

filmin bitiş saatine göre sinema salonunda buluşup filmi tartışacağız. çok geçe kalması durumunda toplantı için ekstra tarih sizlere bildirilecektir.
katılmak isteyen, 250 karma puan üstü yazarlarımız buradan bize ulaşabilir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının merak ettiği şeyler

ben şu sıralar, insanların nasıl bu kadar kolay kitap çıkardığını merak ediyorum. basitten kastım yazılarına değil, en alakasız insan bile bir tane kitap çıkarabiliyor, oysa ben senelerdir yazıyorum fakat basılı tek bir eserim yok. ben kıskanıyor muyum acaba ya?
devamını gör...

yazarların izlediği film sayısı

(bkz: hiç saymadım bereketi kaçmasın diye)
devamını gör...

kaptanlık okumak

severek tercih ettiğim fakat üniversite sonunda işsiz kalınca ''vay efendim ben bu bölümü neden okudum'' dediğim meslek. okuyun, denizi ve denizle ilgili şeyleri seviyorsanız muhakkak okuyun fakat okurken çevre edinmek çok önemli. dil önemli. kısacası okudum bitti demeden kendini geliştirmeniz gerek.
devamını gör...

film - dizi kulübü kurulma talebi

arkadaşlar açıldık, çıkın çıkın gelin!
normal sözlük film dizi kulübü
devamını gör...

sinema-tv kulübü

eyy ahali, açılın! sözlüğünüzün delisi, ayağınıza geldi. halı, film, dizi kenarına.. pardon, pardon karıştırdım.

merhaba sözlüğün sevgili üyeleri. bu deli ne oldu da bize sesleniyor diyorsanız hemen size ufak bir açıklama yapmak isterim. bildiğiniz üzere günler önce sözlükte film dizi kulübü için eş başkan arayışında olduğumu duyurmuştum. sizlerden gelen destekler sayesinde bir eş başkan buldum ve müjde! film dizi kulübümüzü kurmak için harekete geçmiş bulunmaktayız. sevgili @düş ölüsü bu macerada bana eşlik edecek yegane destekçim oluyor ve biz sizler için muhteşem etkinlikler, bolca eğlence içeren bir kulübün ilk temellerini atmış bulunmaktayız.
hayat, bizim için çok yorucu geçebilir. bazen düşüp kalkamadığımız anlar, sarılacak bir dal arayışına gireriz. biz kulüp olarak sizlere sadece sarılacak bir dal değil, kendinizi evinizde, bir sinema salonunda, huzur bulduğunuz o ağacın altında gibi hissettirmek istiyoruz. neşemiz, eğlencemiz daim olsun ve biraz da olsa hayatın bize yüklediği sorumluluklardan kurtulalım/ kurtaralım istiyoruz.
ünlü gerilim filmleri yönetmeni alfred hitchcock der ki "sinema sıkıcı yerleri makaslanmış hayattır."
gerçekten de öyledir. bazen youtube'da video izlerken öyle alışırız ki sıkıcı yerlerini ileri sarmaya, sinemada ya da televizyonda izlerken elimizin hemen altında bir ileri tuşunun olmasını isteriz.
eğer her birimizin hayatlarının filmleri yapılacak olsaydı ve yapılsaydı, izlemek için bir başka ömrü feda etmek gerekirdi. oysa sadece sıkıcı yerlerinin çıkarıldığı, durup dururken sizi gülümseten anılarınızın olduğu kısa bir film şeridi sizi keyiflendirmez miydi?
bu kulüpte sizi bekleyen birbirinden güzel ve eğlenceli birçok etkinlik bulunuyor. sürprizi kaçsın istemem ama size birkaç ipucu bırakabilirim.
size özel bir sinema salonu, afiş galaları, sözlüğün kendine ait film- dizi listeleri, perde arkası haberleri ve daha niceleri.
jasques tati bir keresinde ‘’ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.’’ diyor. biz de sizin için, filmleri perde arkasına taşıyor ve asıl filmi yaşamanızı sağlamak istiyoruz. sizler istediniz, biz de bu yola baş koyduk.
e hadi o zaman! siz de bu güzel eğlencenin bir parçası olmaya hazırsanız, başvurularınızı bekliyor olacağız!

davet linkimizi buraya bırakıp toz oluyorum!
discord.gg/MzrSMVeQyv

sözlüğünüzün delisi, gururla sundu...
devamını gör...

elemental

ba-yıl-dım!!!!!
sözlüğünüzün delisi ayağınıza geldi efenim, yine, yeni ve yeniden ben! hem de bir animasyonla!
daha yeni tapteze bir animasyon kendileri, 2023 peter sohn yönetmenliğinde, üstelik pixar yapımı. tadından yenmez bir film neticede.
sinemada izlemediyseniz çok şey kaçırdınız ben gibi. zira film başlamadan önce yukarı bak animasyonundan bir kesit gösterilmiş. onu izleyemediğim için bir miktar buruğum elbette. fakat bu film, bu animasyon.... tamam dedim ya, işte senin beklentini karşıladı. beklemene değdi!
geleneğim olan "kimmiş kimlerdenmiş" kısmına girmeyeceğim zaten yukarıda yeterince bahsettim diye umuyorum. geçelim bol spoilerlı kısma. bakın uyarıyorum bol bol spoilerlı!!!!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel




birilerine karşı duyduğumuz sorumluluklar, bilmeden sırtlandığımız yükler var sırtımızda. korktuğumuzu bilmesek de hani o taşın altına elimizi koyarız ya, öyle ağır sorumluluklar. ember, hiç bilmeden ve aslında hiç de istemeden bir taşın altına elini koymuş. bu ona o kadar ağır gelmiş ki öfkesiyle dışa vurmuş ama kimse görmemiş, kimse duymamış işte.
tanıdık gelmedi mi? oysa bana hiç yabancı değildi. belki de bu yüzden her replikte bir şeyler buldum kendime.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel







"bazen öfkeme hakim olamadığımda kendime, duymaya hazır olmadığım bir şey söylüyorum gibi geliyor"




ember ve wade, zamanlaması mükemmel bir anda tanışıyorlar. biri suyken biri ateş... ne kadar da imkansız ama...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



peki ya aslında, olmaz dediklerimiz olur da bir mucize bizi kucaklarsa? ince ince işlenen bir aşk hikayesi, zıt kutuplar kuramı ya da en basitinden "biz ayrı dünyaların insanıyız cevdet" cümlesi. öyle güzel işlenmiş ki.... yahu ben daha ne diyeyim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel







"ateşçede bir kelime var; tishok. ışığı yanarken kucakla çünkü sonsuza dek yanmayacak anlamına geliyor."






kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


herbiri muazzam detaylardı. sanırım aşık oldum a dostlar, hem de bir filme. ben hem türkçe hem de alt yazılı versiyonunu izledim. filmde kötü bulduğum tek detay isimlerin türkçeleştirilmesiydi. ember olmuş ateş, wade olmuş deniz... ne alaka bebeğim ne alaka? özel isimlerin çevrildiği hangi evrende görülmüş?
onun dışında ateş ailesini abartı bulanlar olmuş fakat ben baba karakterini hiç yadırgamadım. öte yandan ember'ın annesi müthiş tatlıydı. özellikle ona aşk falı baktırmaya gelenlere uyguladığı tarife, kahkaha attım.
evet, mizah eksikliği olabilir fakat film bana daha çok dram tadı verdi. bu yüzden de hiç umursamadım. daha doğrusu varsa bir eksiklik fark etmedim bile. gözümden bir iki damla yaş akıttığı gerçeğini de es geçemem. *
az kalsın unutuyordum, seni sevmiyorum dediği kısımda, o sahneyi kim tasarladıysa getirin alnından öpeceğim. bulun bana o dehayı....



velhasıl kelam, beklentilerimi karşılayan, yüzümde gülümseme bırakan tatlı bir yapımdı. hatta bana film bitiş sahnelerini * bile izlettirdi. sanki onlar bize "devamında bunlar oldu" deme şekilleriydi. şu dakika deseler ki, atun bu filmin ikincisi çıkıyor, yana yakıla beklerim.
demem o ki, izleyin izlettirin.
yine yeni ve yeniden buluşuncaya dek, bol film izlemeli günler dilerim.
-sözlüğünüzün delisi!




"ne tuhaf, bunca zaman seni güçlü biri sanmıştım. meğerse korkuyormuşsun."




dip not: nasıl ama, sonda alıntıyı verir kaçarım, hiç anlamazsınız.
devamını gör...

becoming jane

türkçeye aşkın kitabı olarak çevrilen ve 2007 yılında gösterime girmiş olan romantik drama tadında bir filmdir kendileri. karakterimiz jane, aşka inanmayan bir kadındır ve ailesi o zamanların bir nevi görücü usulü versiyonu ''para karşılığında'' evlenmesini ister. tanıştığı bir irlandalı adamsa jane'in tüm fikirlerini değiştirir.
film bir genç kadının kendi içsel çatışmasını ve sağlam aile otoritesine karşı gelip gelemeyeceğini konu alıyor kısaca.
devamını gör...

film - dizi kulübü kurulma talebi

bu ne ya çok ciddili bir başlık oldu bu. fakat konu mühim. pekte ciddi olamayan yazardan, ciddi bir başlık.
bundan sanırım bir ay önce, bir esnada ''neden bizim film - dizi kulübümüz yok?'' diyerek ortaya atılan bir sorumuz var. aradım taradım fakat eş başkan olacak kimseyi bulamadığım için fikrimiz de sorumuz gibi havada asılı kaldı maalesef. ben de dedim ki, sözlük bu kadar film - dizi izlerken, bir eş başkan bulabiliriz illa ki.
bol bol eğlendiğimiz, cinsiyet fark etmeksizin, film geceleri ve oyunlar düzenlediğimiz bir kulübümüz olsa, nasıl olur?
unutmayın ki mevzu sadece eş başkan da değil, sizler istediğiniz sürece bu kulüp kurulabilir. yani sevgili yazarlarım, arkadaşlarım bu konuda yardımınıza ihtiyacım var. hadi kuralım şu kulübü vallahi ya.*

dip not: 'aman atuncum ben yardım ederim, hadi' derseniz sizi mesaj kutumda bekliyor olacağım!
devamını gör...

şeytanın ta kendisi

bu, gireceğim ikinci kitap entrysi olacak. o yüzden biraz heyecanlıyım, affedin. öncelikle size orijinal adı truly devious olan ve dilimize şeytanın ta kendisi olarak çevrilen üçlemeden bahsedeceğim. seri tam bir polisiye türünde. yazarımız, maureen johnson.
8 gün önce bu başlığa ukde bırakmıştım, çünkü okuyan varsa yorumlarını gerçekten görmek ve o yorumları okumak istemiştim fakat ben aceleci biriyim. bu yüzdendir ki endi ukdemi kendim dolduruyorum.
serinin adı, ayrıca birinci kitap olan truly devious, ellingham akademi adlı özel bir okulu ve o okulda yer alan özel öğrencilerin yaşadığı macera, gizem ve hatta cinayet dolu hikayesini anlatıyor. ayrıca serinin yalnızca iki kitabı henüz türkçeye çevrilmiş durumda. anlayacağınız, olaylar en heyecanlı yerinde kesiliyor. gelelim kitaba ve spoiler içeren diğer kısımlara
kitap, bir bilmeceyle başlıyor;


işte! bir bilmece!
başlasın eğlence!
ip mi yoksa silah mı deyince.
bıçaklar keskin, parıltısı tuzak.
ki zehir yavaş, son pek uzak.
yangın bir şölen, boğulmak yavaş.
ipe asılırsan işin hepten yaş,
kırık bir baş.
acı bir düşüş.
duvara çakılan araba bir düş.
hani şu çocuklar var ya, yaramaz.
bombaların sesi onlardan haylaz.
hangisi? hangisi?
yok mu bir cevap?
saklanmak hiç yok, koşmaksa azap.
haha!

saygılarımla.
şeytanın ta kendisi


ilk okuduğumda kesinlikle anlamadığım bir bilmece, ki ilk de değil. çünkü ilerleyen süreçte elinize bir bilmece daha geliyor ve inanın bana düşünmekten kafayı yiyorsunuz ama bu sonranın konusu.
çok fazla spoiler vermeden, elimden geldiğince hislerimi aktarmaya çalışacağım.
kitap tamamen tanrısal bakış açısıyla oluşturulmuş. neredeyse her bölümün sonunda bir flashback* mevcut. flashback kısmında yer alan her bir isim sizi cinayet çözmeye yaklaştırıyor fakat ilk kitap tamamen yetersiz. yani cinayeti çözmek istiyorsanız, ilk iki kitabı soluksuz okumanız gerekir. 16 yaşında olan stevie bell, tam bir polisiye aşığıdır ve ellingham akademide olan cinayet vakasını çözmek ister. fakat pek tabbi, orası özel bir okuldur ama yine de kendini kabul ettirmenin bir yolunu bulur. stevie hem kendi etrafında olan olayları hemde ellingham akademisinin derin geçmişini araştırmaya çalışacaktır.
söylemeliyim ki, hikayenin başları benim için oldukça sıkıcıydı. polisiye sevmediğim için de olabilir pek tabi. ciddi anlamda okuduğum ilk polisiye kitaptır kendileri. her neyse, kitabı yarıladığınızda olaylar birden sizi sarmaya başlıyor. gidişatı yadırgamıyorsunuz ve anlamanız daha da kolaylaşıyor. sonra bir bakmışsınız ki elinize ikinci bilmece geçmiş.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bu bilmeceyi anlayabilmek için -bakın çözmek demiyorum, çünkü bu çözülecek bir bilmece değil- ikinci kitap çok büyük önem arz ediyor. sevgili kitap - edebiyat kulübü'nün de bu sayede kafasını ağrıtmış oldum.
evet, okurken sıkıldığım bir çok nokta oldu. evet, çoğu zaman bırakmak istedim. gel gelelim sonuç, hiç beklediğim gibi değildi. sayın ephesus yayın evi, lütfen serinin devam kitaplarını basar mısın? tüm olaylar çözülmezse bir gözüm açık gidecek gibi de çünkü...
polisiye seviyorsanız, yabancı yazarları okumayı seviyorsanız ve hatta ingilizce kitap okuyabiliyorsanız gidin bu seriyi alın okuyun, okutun. çok ciddiyim....
yatırım tavsiyesi değildir.

dip not: umarım çok ta spoi vermeden, kendimi anlatabildiğim bir entry girmişimdir. *
devamını gör...

kuşlu çorap

1988 yılında trt1 sayesinde ekranla buluşan yerli dram dizisi. zeyno gönenç yani hepimizin de bileceği gibi çocuklar duymasın karakteri olan dominant teyze'nin oynadığı ilk dizi. dizi şu an trt arşivinde bile yer almıyor ya da ben bulamadım, bilmiyorum ama eskilerin bir zamanlar favori nostalji dizisiymiş. bölümleri bulamamak insana daha çok merak aşılıyor.
devamını gör...

black bird (dizi)

dennis lehane tarafından yaratılan ve 2022 yılında izleyici ile buluşan gerilim dizisi. kahramanımız jimmy keene, yerel bir futbol oyuncusu ve bir polis memurunun oğludur. öte yandan gariptir ki bir cezaya çarptırılır ve ne hikmetse ona iki seçenek verilir. ya 10 yıllık bir hapishane süreci yaşayacaktır ya da azılı katilimizi bulup tabiri caizse onu öttürecektir. sardı ama sarmadı gibi de bilemedim. gerilim sevmiyorum belki ondan olabilir. gerilim sevenler bir göz atabilir bence*
devamını gör...

aşk üzerine söylenmemiş her şey

beş farklı yönetmen tarafından -bir nevi oluşturulan- yönetilen filmdir. 1995 yılında gösterime girmiştir. hep aynı, ay hikayeleri, çünkü onu seviyorum, monte kristo ve buluşma adı altında beş kısa filmden oluşur. filmlerin birbirleriyle bir bağlantısı olmamasına rağmen paylaştıkları ve anlattıkları konular hep aynıdır o da aşk. zamanında film yapmak öylesine bir eylem değilmiş galiba, şimdi herkesçikler film yapar oldu çünkü.*
devamını gör...

argo (film)

2012 yapımı olan bu film, ben affleck tarafından yönetilmiştir. konu, iran'da başlayan islam devrimi sırasında geçmektedir. abd'de şah'a sığınma hakkı tanıyan başkan jimmy carter'a bir nevi inat olarak abd büyükelçiliğinden 6 personel tahran'a kaçırılır ve olaylar böylelikle gelişir. biraz aksiyon, biraz biyografi bol bol da gerilim türündedir.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

hayat türlü oyunlarla dolu, kısa bir bulmacadan ibaret olabiliyormuş çoğu zaman. insanın yaşadığı yahut yaşayacağı süre öylesine kısıtlı oluyormuş ki, bu süreyi sadece ah ederek geçirebiliyormuş. oysa hayat, tesadüfleri severmiş.

olmaz olasıca olasılıkları, o olasılıklarla oyunlar kurmayı da...

bu kısacık dilimde, bir şarkı dostu olabilirmiş insanın, bir şarkıda kendini bulabilir, eskileri yad edebilirmiş.
bazen tek bir melodi yetermiş, özlemleri sonlandırmaya. tek bir cümle özetlermiş, tüm yaşanılanları.

uzakta aramamak gerekmiş bazı şeyleri, gözün gördüğü de çok uzakta olabilirmiş aslında.
dokunmak yetmezmiş çoğu zaman, hissetmek sadece dokunmak değilmiş meğerse.
tesadüflere inanmak o kadar da kötü olmayabilirmiş, insanın hayatına mucizeler de değermiş.
aşk, bir nergis kokusunda, kömür karası gözlerde, kuzguni saçlarda da saklanırmış, görmeyi bilen için mevzu kalpte başlarmış.

ve en çok yaşamalıymış insan çünkü yaşamak kalple beynin işiymiş. biri olmadan diğeri bir hiçmiş aslında.

17.05.23
devamını gör...

nefreti çok sevdiğin birinden öğrenmek

bu durumu fark ettiğinde seni yaralayan bir farkındalıktır. çok acıtır, bunu bilmek ya da buna göğüs germek yorar ve yıpratır. işin güzel yanıysa, zaman içerisinde bu duyguyu hiç tatmamış biri buna karşı bağışıklık geliştirir. ama kesinlikle #2665523 tanıma katılıyorum. birinden nefret ediyorsanız bu onu hala sevdiğiniz gerçeğini hiçbir zaman değiştirmez. ancak tüm hisleriniz bittiğinde birini sevmekten vazgeçersiniz. ve ne yazık ki buna nefret de dahil.
devamını gör...

kitap kulübü hakkında her şey

katıldığım ilk çekiliş olduğu için biraz heyecanlıyım, açın yolu atun amara geliyor!!
kulübe katılalı çok uzun süre olmamasına rağmen gördüğüm sıcaklıkla, her ne kadar bunlara uzak olsam da, katılmak istediğim bir çekiliş oldu ilk başlarda. sonrasında kimseyi tanımadığımı fark ettim ve arkadaşlarım, bu süreç çok can sıkıcıydı. ne yalan söyleyeyim son ana kadar çekilmek istediğim doğru.
ama sonuç çok güzeldi. ben sandığımın aksine korkaklık yapmadım ve bu güzel etkinlikten kendimi uzak tutmadım.
hatta kısacık bir paragrafla özetlediğim kendimi, beni hiç tanımadığını sandığım sonobezbükücü anlamıştı. uzun zaman sonra mutlu olduğumu hissetmek, birini mutlu edebilmek dahası ufacık bir gülüşe sebep vermek benim için pahabiçilemezdi. öyle ki ben mutlu olmayı ve mutlu etmeyi çok özlediğimi fark ettim.

kısacası aldığım hediyelere ba-yıl-dım! bayıldım! (caps açık yazıyorum bunları siz coşkumu hayal edin. sevgili ikocuğum, bir caps özelliği falan mı gelse acaba şu sözlüğe sence de güzel olmaz mı?) ama en çok el yapımı olan kolyeye bayıldım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kitabın içinde yer alan ufak bir kuru çiçekse benim tüm dengemi altüst etti, çünkü doğum günüme bir ay kala istediğim şeylerden biri kitap diğeri ise çiçekti. kitap sürpriz olmadı ama çiçek beni şaşkına uğrattı. hepsi için çok teşekkür ederim sonobezbükücü... yine çok konuştum değil mi, tamam gidiyorum kızmayın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

av mevsimi (film)

beklenilen yönetmen ve oyuncu kadrosu ile gelmeyen filmdir kendileri. film yapım aşamasında shrapnel adı ile gösterime girecekti. hatta yönetmen kadrosu bile farklıydı ama bir takım değişikliklere gidilerek av mevsimi adında gösterime girdi. türkçe'ye birçok adla çevrildi. şu an çoğu kaynakta ''ödürme sezonu/öldürme mevsimi'' olarak geçiyor. film aksiyon gerilim türünde ve konu olarak da bakıldığında bir intikamın peşinde koşan askerin yaşadıkları anlatılıyor.
devamını gör...

insanlığımı yitirirken

bir kitap beni bu kadar mı etkiler üstelik daha yarısına geldim!
hadi gelin sizinle bir ilk yapalım ve atun amara kitap entrysi girerken sizde benim şahitlerim olun.
insanlığımı yitirirken, birçok defa karşıma çıkan bir kitap son zamanlarda. nihayet okuma fırsatı yakaladığımda * beni bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim.
intihar etmeden önceki son mektup olarak bilinen bu kitap, yazarın bir karakter aracılığıyla aktardığı hayat öyküsünü içeriyor.
beğendiğim yerlere gelmeden önce sadece ilk 50 sayfada benim belki de çevirmen hatası olarak gördüğüm şeylerden bahsedeceğim. kitap bir japon klasiği, muhtemelen orijinalinde ağır bir dili vardır diye tahmin ediyorum ki japonca bilmiyorum. ona rağmen elimde tuttuğum ithaki yayınlarına ait basım, gerek tekrar eden cümleleri ve gerekse uzun uzadıya anlatılan farklı betimleme cümleleriyle 128 sayfalık kitabı bana zor yarılattı.
not : daha iyi bir kafayla okumak ve kitabı tam olarak anlayabilmek için yarıda bıraktım.

sizlere bu 50 sayfalık kısımda beni en çok etkileyen paragrafı göstermek istiyorum.



"o aslan maskesini hiç mi hiç istemiyordum. onun yerine kitap daha iyi olurdu. fakat babamın bana maskeyi almak istediğini fark edip onun bu niyetine karşılık olarak gönlünü almak için gecenin o saatinde böyle bir maceraya çıkmıştım."



bu kısım beni en çok etkileyen paragraf oldu. birini mutlu etmek, böyle bir çaba için kendini zorunlu kılmak. anlamadığın bir dünya da bir piyon olarak yaşamak ya da yaşamaya çalışmak...

50 sayfada kendimden bir çok şey buldum ve bu beni bir hayli korkuttu. insanlar, dış görünüşe gerçekten aldanıyor. ve siz bir maskeyle onları idare edebiliyorsunuz...

yerin dibi not: kitap bittiğinde entry düzenlenecektir.

18.07.23

kitabı en nihayetinde bitirdim ve yine kendimi burada buldum. kitabın ağırlığı, konunun derinliği, yazarın hislerini tercüme etme şekli beni o kadar çok yordu ki bunu size ifade edemem. beklediğim gibi bitmedi, hoş nasıl bir son beklediğimi ben de bilmiyorum.
en beğendiğim kısım iki sayfalık şiir kısmıydı, anlamı derin, sözleri içine çeken cinstendi. üst kısımda da bahsetmiştim, kendimi bulduğum birçok paragraf oldu. her birini yazmaya kalksam sanırım direkt kitabı yazmış olacağım. sona yine biraz spoi bırakacağım ama, bu da benden size ön uyarı!

genel olarak ithaki yayınlarına özgü mü yoksa çevirmenlerden kaynaklanan bir durum mu bu bilmiyorum. fakat bazı cümleleri anlamak için ekstra bir mesai harcamam gerekti. hatta öyle ki kitaba bir gün ara vermek istedim. kendini sürekli tekrar eden bağlaçlar, cümlenin anlaşılmaz derecede uzun olması ve farklı betimlemelerle hikayenin anlatılması beni asıl yoran etmenlerden biriydi. sanırım kitap için yapabileceğim tek olumsuz eleştiri buydu.

ben bir intihar mektubu okumadım arkadaşlarım, ben gencecik yaşta yitip giden bir adamın hikayesini okudum ve birçok kez bunun gerçek olmamasını diledim. bu yaşanılanların kitaba özel kalmasını ve gerçekte hiç olmamasını...
ilk defa böyle bir kitap okudum, böyle bir öykü, hikaye ya da şaheser... siz ne demek isterseniz. kendimi değişik bir ruh hali içerisinde hissediyorum. kitap küçük ve az oysa ki bende bıraktığı etki bir ton demirle eş değer.


"mutluydular... ve ben, bir aptal gibi aralarına dalıp her şeyi mahvediyordum."



"tanrıya soruyorum. güvenmek bir suç mudur?"
"masum güven, nihayetinde suçun özü müydü?"
"tanrıya soruyorum. direnmemek suç mu?"


dazai bir paragrafta "acı çekenler başkalarının acı çektiğini hissederler." diyor. yo-çan çektiğin acıyı bilemem ama kalbimde bir yer bu tarifsizliği hissettiğini bağırıyor. ben hissediyorum...
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim