sıçmak

bir eylemdir.
tek bir gerçek anlamı vardır: dışkılamak.
bir çok mecaz anlamı vardır:
mesela, bir işi berbat etmek. örneğin; mehmet, senin proje işi ne oldu? / abi sıçtım ya!
mesela, kötü bir duruma düşmek. örneğin; babanın arabasını çarpmışsındır. yanındaki arkadaşına dönüp şey dersin: sıçtık oğlum sıçtık. ayrıca (bkz: ayvayı yemek)

tam sevdiğin dizinin en heyecanlı yerindeyken, sindirim sisteminde bir hareketlilik başladığını hissedersin. düşünmeye başlarsın, önceki gün 3 tane acılı lahmacun gömmüşsündür. sindirilip öğütülen lahmacunlar bir portal açıp çıkmak için vize pasaport başvuruda bulunuyordur. gümrük kapısı açılır açılmaz yeni bir yolculuğa yelken açacak olan bu lahmacun posasının oluşturduğu acılı, hareketli hissi nerde olsa tanırsınız.


kahretsin! her ne yapıyorsak öylece bırakıp en yakındaki piste yönelmek zorundayız, klojete, gidiş dönüş bussiness class bir bilet alıp oturmaktan başka çaremiz yoktur. galaktik atıkların paralel evrene geçişi bazen sancılı bir süreç olabilir. osman bey ve fatma teyzenin anadolunun bağrından topladığı domatesler ve mevsimlik işçi serpilin kopardığı sivribiberlerin kıyma ve hamurla 250 fahrenaytta buluşup bir lezzet cümbüşü meydana getirmesi evrime küfür eden bir mucize değilde nedir?

fahri ustanın fırına sürdüğü ve tanesini 8 liradan sattığı lahmacunların şuanki lokasyonu ibret verici. daha dün bütünleştiğim her biri yaklaşık bir dolar değerindeki acılı 3 lahmacunla olan birlikteliğim sona ermek üzere. birbirimize çok şey kattığımızı bir şekilde hissediyorum. severek yediğimiz şeylerden ayrılırken illaki ufakta olsa bir acı bir sancı çekeriz. lahmacunlar özgürdür, onları sonsuza dek içimde tutamazdım bir gün elbet kendi yollarına gideceklerdi. bunu kabullenmek için iyice ıkındım bu işin üstesinden her zaman gelmişimdir.

veni vidi wc

canlıların katı atık boşaltımı. mecazî anlamları da vardır.

dışa doğru olanı rahatlatırken içe doğru olanı bayağı bir karın ağrıtır.

sonrasında sıvaması sıkıntı olabilecek eylem

normalde bir eylemdir ama genelde bir durum olarak kullanılan kelimedir.

bok sevenler derneği üyeleri olarak toplandığımız başlık.

velinimettir kendileri.

söylenmesi gıcık ve konuşma adabına uygun olmayan bir kelime. bunu anlatmak için başka bir sürü kelime olduğu için bu şekilde kullanan kişi sayısı çok azdır.
bu konu ile ilgili çok ilginç bir bilgi paylaşmak istiyorum.
komada olan bir kişinin komadan çıkmasının ilk belirtisi olarak büyük tuvaletini yapıp yapmadığına bakıyorlar. eğer bağırsak sistemi çalışmaya başlamışsa hasta komadan çıktı deniliyor.

ayrıca büyük tuvaletten bağımsız olarak gaz çıkarmak bile öylesine büyük bir nimet ki; bunu da yaşlı bir komşumuzdan biliyorum. adam sürekli olarak günlerce gaz sancısı çekiyordu. yine bir gün doktora gidiyor, doktor buna değişik bir ilaç veriyor.
adam sanki dünyanın en mutlu gününü yaşıyor gibiydi. ilacı içtikten sonra bütün gazımı keyifle çıkarıyorum. mutluluktan havalara zıplıyorum demişti.
inanın öyle büyük bir nimet ki; adam resmen "mutluyum, çünkü osurabiliyorum" diye sevinç çığlıkları atıyordu.

boktan bir durum. genel olarak yani. hani elle tutulur bir boktanlık da değil. böyle hafif sinsi bir bok kütlesi gibi hayatın merkezinde. hani sıçarsın da bacaklarının arasından şöyle bir göz ucuyla bakarsın ya marifetine ve orada durur öyle günün anlam ve önemi. öyle işte. genel bir durum demiş miydim? hani çok sağlam sıçmışsındır. feci bir rahatlama. vay be dersin. ne de güzel çıktı. içim temizlendi resmen dersin. dönüp bakarsın bokuna ve gurur duyarsın. işte öyle değil. yani gurur duyulacak bok değil bu. bağırsakların bozulması desen hiç değil. bağırsakların bozulsa dersin ki dışsal faktör. ben değilim sorumlusu. hep o çiğköfteler. allah onların belasını versin. tüm ishallerin sorumlularını bir bir toplayıp ipe dizersin. başlarına kurşunları sıkarsın.
olmadı.
şiddet yanlısı değilsin. hani sıçarken bile değilsin.
belki de bu yüzden kaybettin.
millet sıçarken savaşıyor.
bir mücadele hali.
evrim ne diyor?
evrimin ne dediğinin önemi var mı ki?
kuantum sıçıyor millet. kuantum renginde. parça parça bırakıyorlar peçelerinin pembe çarşaflarının altından. oysa uygun başlığına yazmak gerekiyor bu son cümleyi ama bünye üşeniyor.
sıçarken bile üşeniyor.
velhasıl domastes suyu üzerine kahve üzerine şehriye çorbası üzerine cin tonik bünyeye zarar veriyor.
insan sıçmayı özlüyor.

bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.