kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren psikoanalitik kuram'ın kurucusu olan sigmund freud’un kitaplarından alıntılar…
kavga etmek yerine küfretmeyi seçen ilk insan uygarlığın kurucusuydu.
henüz yanıtlanamamış ve kadın ruhuyla ilgili otuz yıl süren araştırmalarıma karşın benim de yanıtlamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: kadın ne ister?
erkek çocuklarda saçma veya aptalca şeyler yapma eğilimi doğrudan doğruya anlamsızlıktan alınan hazdan kaynaklanmaktadır.
bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.
mutluluk, pantolona işemek gibidir. ıslaklığı herkes görür ama sıcaklığı yalnız sen hissedersin.
bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.
eğer öpecek bir şeyiniz yoksa, sigara içmeniz kaçınılmazdır.
tabu polenezya dilinde bir kelimedir. bizim için tercüme edilmesinin zorluğu, bu konseptin bizi artık etkileyemediğinden kaynaklanmaktadır.
hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez.
insanlar sizi eskisi gibi kullanamadığında, değiştiğinizi söylerler.
mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin.
insanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler; çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu da bundan korkar.
sinir hastalığı belirsizliğe tolerans gösterememektir.
bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz.
elde ettiğimiz başarıların peygamber veya tanrıların başarılarıyla boy ölçüşebileceğini zannetmiyorum. nitekim meryem ana'nın mucizelerine inanan insan sayısı, bilinçdışının varlığına inanan insan sayısından çok çok daha fazla.
yetişkin bir kadının cinsel hayatı, psikoloji bilimi için “karanlık bir kıta”dır.
insan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir.
birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. en çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.
aşk yoktur libido vardır.
din, toplumsal obsesyonlarımız; obsesyonlarımız ise bireysel dinimizdir.
erkek sevdiği zaman arzu yoktur; arzuladığı zaman ise, aşk yoktur.
kendini öldürme arzusu, daha derinde; başkalarını öldürme arzusunun projeksiyonudur.
dinler, kendilerini sevgi ve merhamet dini olarak tanımlasalar dahi, onlara inanmayan insanlara karşı sert ve acımasızdırlar.
sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe aktarılmasıdır.
ismini unuttuğunuz kişi hakkında muhakkak olumsuz bir düşünceniz vardır.
eğer bir adam herhangi bir dini öğretinin öne sürdüğü tüm saçmalıkları sorgulamaksızın kabul ediyor ve hatta bunlar arasındaki çelişkileri görmezden geliyorsa, o zaman bu adamın zekasından şüphe edebiliriz.
her insan gördüğü rüyanın tabiridir.
hem psikolojik hem de biyolojik anlamda, insanlarda ne saf bir erkeksilik ne de saf bir kadınsılık vardır.
özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü.
dinlerin son zemini, insanın çocuksu çaresizliğidir.
kadınları çözmeye çalışmak, bir labirenti düz yola çevirmek gibidir.
zayıf noktalarınızdan güçlü taraflarınız doğacaktır.
bir puro, bazen sadece bir purodur. (gay olmakla alakası yoktur).
istediğin şeyi elde edemiyorsan, elde ettiğin şeyi isteyeceksin.
siz cevaplar bulmaya çalışıyorsunuz, biz ise daha çok soru sormak niyetindeyiz.
tüm kalbimle şuna inanmaktan kendimi alamıyorum: birkaç istisna dışında, sevgili insan kardeşlerim beş para etmez, değersiz varlıklardır.
insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. insanların “tecrübe” dediği şey budur. kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana “tecrübeli” denir.
evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar.
köpekler arkadaşlarını sever, düşmanlarını ısırırlar. insanlar ise tamamen farklıdır: saf ve karşılıksız sevgiyi beceremezler. kişisel ilişkilerindeyse sevgi ve nefreti karıştırıp dururlar.
mutluluk dediğimiz şey, yoğun bir şekilde bastırılmış ve engellenmiş olan ihtiyaçların kısa süreliğine tatmin edilmesinden başka bir şey değildir.
ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. bunu yaptıktan sonra, bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın.
bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.
vicdan dediğimiz şey, içimizde alevlenen belli bir arzunun, dış dünya tarafından reddedildiğinin iç dünyamız tarafından algılanmasıdır.
“söz” ile “sihir” başlangıçta aynı şeylerdi. kelimelerin sihirli güçleri vardı.
beklemesini bilen bir insanın hiç bir şeyden taviz vermesine gerek yoktur.
sevildiğinden emin olunca, insan ne kadar da cüretkar oluyor.
özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. karşınızdaki insana verdiğiniz değerin, egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.
devamını gör...
sigmund freud, prenses bonaparte'e yazdığı mektubunda şöyle demiştir:
"kişi, yaşamın anlamını veya değerini
sorguladığı an, hastadır."
ama ben, yaşamın anlaminı merak
eden bir insanın, ruh hastalığını dişa vurmaktan çok, insanlığını kanitladığına inaniyorum. yaşamda anlam arayışina yönelmek
için nevrotik olması gerekmez, ama gerçekten de insan olmasi gerekir. ne olursa olsun, daha önce de belirttiğim gibi anlam arayışi insan olmanın ayırdedici bir özelliğidir. başka hiçbir
hayvan, hatta konrad lorenz'in kazları bile, yaşamda anlam olup olmadığını merak bile etmez.
devamını gör...
bastırılmış olanın bilinçli olana doğru sürekli bir baskı uyguladığını ve bu baskının karşıt bir baskıyla dengelenmek zorunda olduğunu düşünebiliriz.
yani bastırmanın sürdürülmesi sürekli bir biçimde kuvvet harcanmasını gerektirir ve ortadan kaldırılması ekonomik olarak bakıldığında tasarruf anlamına gelir.

bastırma ve bastırılanın geri dönüşü, sigmund freud
devamını gör...
zayıf noktalarınızdan güçlü taraflarınız doğacaktır.kriz fırsattır bir anlamda zayıflığınız diye düşündüğünüz şey aslında diğerleride olmayan bir özelliktir bu yönünüzü kullandığınızda güçlü kısmınıza dönüşür örneğin duygusal bir insan bir roman yazarak hem kendini ifade eder anlar hemde bunu kitlelere yayarak fikirlerini duyurur insanları ekiler.
devamını gör...
insan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir. yaratılış planının, insanın mutlu olması gibi bir maksadı yoktur. kişi, yaşamın anlamını veya değerini sorguladığı an, hastadır.
devamını gör...
“bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. bir insan bir yere hiç bakmıyorsa, orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.”
devamını gör...
"bir puro bazen sadece bir purodur."
devamını gör...
bir gün dönüp geçmişe baktığınızda, mücadelelerle geçen yılların hayatınızın en güzel yılları olduğunu fark edeceksiniz.
devamını gör...
freud, avusturya'yı 1938 yılında nazi baskısı nedeniyle terkedip, ingiltere'ye yerleşince, kendisine bir ev tahsis ediliyor. freud evi görünce çok hoşuna gidiyor ve burada mı kalacağım diye soruyor.
verilen cevap, " evet doktor, bundan sonra burada kalacaksınız."

freud müstehzi bir gülümseme ile binaya bakıyor ve ağzından şu cümle dökülüyor.

"heil hitler"

ne zaman aklıma gelse gülerim. zekice bir cevaptır.
devamını gör...
bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz.
devamını gör...
birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. en çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.
devamını gör...
arkadaşlık ilişkilerini çıkmaza sürükleyecek, şüpheci yaklaşımlar yaratmaya neden olan o söz: "hiçbir erkek beraber olmak istemeyeceği bir kadınla arkadaş olmaz". cinsiyetsiz bir şekilde arkadaşlık kurduğun beylerin 'adam aslında haklı 'demesi ile freud'u anlamak için freud'a ihtiyaç olmadığını anlarsın:))
devamını gör...
uygarlığın ilk şartı adalettir.
devamını gör...
erkekler birlikte olmak istemeyecegi hic bir kadinla yakin arkadas olmazlar.
devamını gör...
(bkz: yatak odasını kız tarafı alır)
devamını gör...
ada ben ayrılmak istiyorum
devamını gör...
"özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. karşınızdaki insana verdiğiniz değerin; egonuzdan yüksek olduğunu gösterir."
t. sigmund babanın sözlerinin arşivlendği başlık.
devamını gör...
insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. insanların "tecrübe" dediği şey budur. kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana "tecrübeli" denir.
devamını gör...
"biri beni dövdüğü zaman ona karşı kendimi kolaylıkla savunabilirim; ancak, biri beni övdüğü zaman, ona karşı tamamen savunmasızım."

"bir ara insanları anladığımı sandım. sonra sandığımı anladım."

"birine duyduğun sevgi ve sinir doğru orantılıdır. en çok sevdiğin insana, herkesten çok sinirlenirsin."

bunlar da benden. sadece birini yazsam öbürünün boynu bükük kalıyordu. o yüzden üç tane yazayım dedim. hatta daha da çok yazmak istedim. freud'un çok güzel sözleri var*.
devamını gör...
kızına mektubu:
"sevgili anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. yani bunun güçsüzlükle alakası yok."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sigmund freud alıntıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim