1.
fuzûlî'nin mektup tarzında yazılmış süslü nesir örneği şaheseri.
selam verdim rüşvet değildir diye almadılar
edit imla
selam verdim rüşvet değildir diye almadılar
edit imla
devamını gör...
2.
vakıf idaresindeki yolsuzlukları bildirmek için [fuzuli] devrin nişancısına bir mektup yazmak zorunda kalmıştı. [şikayetname] yer yer, sade fakat çok sanatlı bir üslûpla yazılmış ve yer yer de âyet ve hadislerle; küçük, manzum parçalarla üslenmiştir.
şikayetname, konu itibariyle devlet idaresinde meydana gelen aksaklıkların anlatıldığı bir eserdir. devlet kademesinde yer alan görevlilerin makamlarını kötüye kullanma, rüşvet alma, adam kayırma gibi bozulmuş yönlerini eleştirel bir bakış açısıyla gözler önüne serer. bu özelliği nedeniyle eser hiciv türünün de en güzel örneğini oluşturur.
11 haziran 1534 tarihinde kanunî sultan süleyman altıncı sefer-i hümâyûnu olan ve kaynaklarda 'ırakeyn seferi' olarak adlandırılan sefere çıktı.
13 temmuzda osmanlı ordusu tebriz'e girdi.
29 ekim'de hemedan'a gelindi.
sadrazam ibrahim paşa'nın öncü kuvvetleri 28 kasım 1534'te bağdat'a girmiştir. paşa, şehrin yağmalanmaması için gereken tedbirleri almıştır. kanunî şehrin alındığı müjdesini getirene 500 duka bahşiş verdi.
30 kasım'da ordusuyla şehre giren padişah, şehirdeki islâm büyüklerine ait bütün mezar, kabir ve türbeler ile vakıf eserlerinin tamir edilmesini istedi.
dönemin ünlü şairi fuzulî 70 beyitlik meşhur kasidesini kanunî'ye takdim etmiş ve kendisine günde 9 akçe maaş bağlanmıştır. fuzulî ayrıca bağdat'ın osmanlı yönetimine geçmesine "geldi burc-i evliya'ya pâdişâh-î nâm-dâr" mısraıyla (941=1534) tarih düşürmüştür.
padişah istanbul’a döndükten sonra ‘vakıf gelirleri ihtiyacı anca karşılıyor’ diye bu maaş kendisine ödenmez. fuzuli de bu durumu bildiren bir mektup yazıp vaktin maliyesine bakan nişancı celâlzâde mustafa çelebi’ye gönderir. şikayetname fuzuli ‘nin en ünlü örneğini verdiği şikayetname türünde mensur bir mektuptur. nişancı celâlzâde mustafa çelebi’ye hitâben yazıldığı için “nişancı paşa mektubu” ismiyle de anılır.
şikayetname'nin muhtevası:
selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. gerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
dedim: - ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır?
dediler: - bizim adetimiz böyledir.
dedim: - benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam.
dediler: - ey zavallı! sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
dedim: - beratımın gereği niçin yerine gelmez?
dediler: - zevaittir, husulü mümkün olmaz.
dedim: - böyle evkaf zevaidsiz olur mu?
dediler: - asitanenin masraflarından artarsa bizden kalır mı?
dedim: - vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir.
dediler: - akçamız ile satın almışız, bize helaldir.
dedim: - hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur.
dediler: - bu hesap, kıyamette sorulur.
dedim: - dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz.
dediler: - ondan dahi korkumuz yoktur, katipleri razı etmişiz.
gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey'us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.
fuzuli'ye verilen tekaüt beratının gereği neden yerine getirilmedi?
süleyman nazif’e göre sünni, fuat köprülü’ye göre şiiydi. hem molla hem sufiydi. dünyaya safevi topraklarında gözünü açmışsa da, ülkesi osmanlılarca fethedilmişti. hem şah ismail’e hem kanuni sultan süleyman’a eser ithaf etmişti. uzun lafın kısası, fuzuli iki büyük islam imparatorluğu arasında, iki büyük mezhep arasında, delilikle dâhilik arasında, zahitle rind arasında arafta kalmış bir büyük şairdi.
halil inalcık, fuzuli'nin osmanlı evvelinde safevileri desteklediği için tekaüt beratı gereğinin yerine getirilmemiş olabileceğini dile getirmiştir.
öte yandan fuzuli'ye şikayetname yazdıran hadise bir yanıyla osmanlı bürokrasisindeki yozlaşma ve çürümeyi gösterir.
şikayetname, konu itibariyle devlet idaresinde meydana gelen aksaklıkların anlatıldığı bir eserdir. devlet kademesinde yer alan görevlilerin makamlarını kötüye kullanma, rüşvet alma, adam kayırma gibi bozulmuş yönlerini eleştirel bir bakış açısıyla gözler önüne serer. bu özelliği nedeniyle eser hiciv türünün de en güzel örneğini oluşturur.
11 haziran 1534 tarihinde kanunî sultan süleyman altıncı sefer-i hümâyûnu olan ve kaynaklarda 'ırakeyn seferi' olarak adlandırılan sefere çıktı.
13 temmuzda osmanlı ordusu tebriz'e girdi.
29 ekim'de hemedan'a gelindi.
sadrazam ibrahim paşa'nın öncü kuvvetleri 28 kasım 1534'te bağdat'a girmiştir. paşa, şehrin yağmalanmaması için gereken tedbirleri almıştır. kanunî şehrin alındığı müjdesini getirene 500 duka bahşiş verdi.
30 kasım'da ordusuyla şehre giren padişah, şehirdeki islâm büyüklerine ait bütün mezar, kabir ve türbeler ile vakıf eserlerinin tamir edilmesini istedi.
dönemin ünlü şairi fuzulî 70 beyitlik meşhur kasidesini kanunî'ye takdim etmiş ve kendisine günde 9 akçe maaş bağlanmıştır. fuzulî ayrıca bağdat'ın osmanlı yönetimine geçmesine "geldi burc-i evliya'ya pâdişâh-î nâm-dâr" mısraıyla (941=1534) tarih düşürmüştür.
padişah istanbul’a döndükten sonra ‘vakıf gelirleri ihtiyacı anca karşılıyor’ diye bu maaş kendisine ödenmez. fuzuli de bu durumu bildiren bir mektup yazıp vaktin maliyesine bakan nişancı celâlzâde mustafa çelebi’ye gönderir. şikayetname fuzuli ‘nin en ünlü örneğini verdiği şikayetname türünde mensur bir mektuptur. nişancı celâlzâde mustafa çelebi’ye hitâben yazıldığı için “nişancı paşa mektubu” ismiyle de anılır.
şikayetname'nin muhtevası:
selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. gerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
dedim: - ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır?
dediler: - bizim adetimiz böyledir.
dedim: - benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam.
dediler: - ey zavallı! sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
dedim: - beratımın gereği niçin yerine gelmez?
dediler: - zevaittir, husulü mümkün olmaz.
dedim: - böyle evkaf zevaidsiz olur mu?
dediler: - asitanenin masraflarından artarsa bizden kalır mı?
dedim: - vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir.
dediler: - akçamız ile satın almışız, bize helaldir.
dedim: - hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur.
dediler: - bu hesap, kıyamette sorulur.
dedim: - dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz.
dediler: - ondan dahi korkumuz yoktur, katipleri razı etmişiz.
gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey'us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.
fuzuli'ye verilen tekaüt beratının gereği neden yerine getirilmedi?
süleyman nazif’e göre sünni, fuat köprülü’ye göre şiiydi. hem molla hem sufiydi. dünyaya safevi topraklarında gözünü açmışsa da, ülkesi osmanlılarca fethedilmişti. hem şah ismail’e hem kanuni sultan süleyman’a eser ithaf etmişti. uzun lafın kısası, fuzuli iki büyük islam imparatorluğu arasında, iki büyük mezhep arasında, delilikle dâhilik arasında, zahitle rind arasında arafta kalmış bir büyük şairdi.
halil inalcık, fuzuli'nin osmanlı evvelinde safevileri desteklediği için tekaüt beratı gereğinin yerine getirilmemiş olabileceğini dile getirmiştir.
öte yandan fuzuli'ye şikayetname yazdıran hadise bir yanıyla osmanlı bürokrasisindeki yozlaşma ve çürümeyi gösterir.
devamını gör...
3.
sagopa kajmer'in eserlerinden biridir. durup dururken aklıma gelir bazı dizeleri.
(bkz: hep taarruz var)
(bkz: hep taarruz var)
devamını gör...
4.
fuzuli'nin rüşvet isteyen devlet görevlilerini eleştirdiği mektubudur.
"selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar."
"selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar."
devamını gör...
5.
dinlemesi çok keyifli olan sagopa kajmer şarkısıdır.
devamını gör...