1.
uzun yıllar osmanlı devleti'nin hakim olduğu bulgaristan'ın başkenti.
devamını gör...
2.
devasa şehir içi parkları ve sosyalist tarzda caddeleri olan her daim kasvetli balkan şehri
devamını gör...
3.
çok güzel bir şehirdir aynı zamanda gezmek istediğim şehirlerden biridir.
devamını gör...
4.
türkçe konuşurken etraftan birisinin türkçe karşılık verme olasılığı yüksek bir şehir
devamını gör...
5.
2018 yılında çıktığımız balkan turunun son gecesini geçirdiğimiz şehir.
belgrad'tan sonra uzunca bir yolu müteakip kente vardık. ama yoldaki bulgar sınırında epey oyalandık. daha önce biraz da sakal atınca pek sallamayıp pasaportları mühürleyip geçen memurların aksine bulgar gümrük muhafazası sıkı çalışıyor. ipsala'dan çıkışımız gibi tek tek bankoya pasaportları elden gösterip damgalatmamız gerekiyordu. avrupa birliğinde işler sıkı tutuluyor mu ne?
rehberimiz, sofya'ya adını veren azizenin ayrıca ortodoks katedrallerine de sıkça adının verildiğini, sveti sofya'nın bu şehrin koruyucusu olduğu için de adını aldığını anlattı. ama kaynaklarda farklı bilgiler de yok değil. yine de doğruluk payı olsa gerek rehberin anlattığının, sonuçta adı veren osmanlılar sofya ismini herhalde safiye hatundan bulmamıştır. şehrin ortasında, elbette bir sveti sofya (ayasofya) kilisesi var. bir de azizenin heykeli.
şehirde pek gezmedik, hem yorulmuştuk, hem rehber "burası ankara gibidir, pek turistik değil yani" dedi, hem de bizimkiler artık "alışveriş isteriz yoksa burayı pisleriz" modunda idi. yine de biraz gezmedik değil. örneğin şu kalıntıları gördük (hamam kalıntıları galiba):
(şapel muhtemelen bizans yapısı)
şehirdeki tek ibadete açık cami olan banyabaşı camii.
bir diğer cami olan büyük cami de minaresi kesilerek müzeye çevrilmiş (ağaçların arasında zor görünüyor) şehirde bir de kilise olarak kullanılan bir cami varmış ama orayı görmedik.
aleksandr nevski katedrali (bulgar prensliğinin özerkliğini veren rus çarı ikinci aleksandr adına yapılmış).
bu kilise de rus yapımı.
sinagog.
orduevi (ayrıca atatürk'ün 1914'te yeniçeri kostümüyle hava bastığı maskeli balo da burada yapılmış galiba).
çok fotoğraf çekmişsem bu tamamen gezilen alanın küçüklüğüyle ilgili. hemen hepsi birbirine yakın bu alanların, ayrıca resmi daireler, başbakanlık vs binalar da burada olduğundan ortalık polis kaynıyor (yine de nereyle ilgilendiğimi fark etmiş olmaları lazım ki bulaşmadılar). sonra yakınlarda rehberimizin gösterdiği bir türk lokantasında bir haftadır ilk defa tavuk dışında bir şeylerle (kuru fasulye, pirinç pilavı, sulu köfte vs) karın doyurduk. bilahare metro grossmarket'e gittik. herkes kaşkaval peyniri ve yeni valizler aldı. öyle ya, free shoptan alınacak şişe şişe export rakı ve uzolarla epey yükümüz olacak.
akşam, hepten misafirhane kılıklı bir yerde kaldık. odalar dardı, iki yataklı oldukları için üçüncü yatak istenince de dolaptaki yedek yatağı gösterdiler. katlanır bazada kötü bir uyku geçirdim. neyse ki yarın erken kalkıp kapıkule'den gireceğiz.
belgrad'tan sonra uzunca bir yolu müteakip kente vardık. ama yoldaki bulgar sınırında epey oyalandık. daha önce biraz da sakal atınca pek sallamayıp pasaportları mühürleyip geçen memurların aksine bulgar gümrük muhafazası sıkı çalışıyor. ipsala'dan çıkışımız gibi tek tek bankoya pasaportları elden gösterip damgalatmamız gerekiyordu. avrupa birliğinde işler sıkı tutuluyor mu ne?
rehberimiz, sofya'ya adını veren azizenin ayrıca ortodoks katedrallerine de sıkça adının verildiğini, sveti sofya'nın bu şehrin koruyucusu olduğu için de adını aldığını anlattı. ama kaynaklarda farklı bilgiler de yok değil. yine de doğruluk payı olsa gerek rehberin anlattığının, sonuçta adı veren osmanlılar sofya ismini herhalde safiye hatundan bulmamıştır. şehrin ortasında, elbette bir sveti sofya (ayasofya) kilisesi var. bir de azizenin heykeli.
şehirde pek gezmedik, hem yorulmuştuk, hem rehber "burası ankara gibidir, pek turistik değil yani" dedi, hem de bizimkiler artık "alışveriş isteriz yoksa burayı pisleriz" modunda idi. yine de biraz gezmedik değil. örneğin şu kalıntıları gördük (hamam kalıntıları galiba):
(şapel muhtemelen bizans yapısı)
şehirdeki tek ibadete açık cami olan banyabaşı camii.
bir diğer cami olan büyük cami de minaresi kesilerek müzeye çevrilmiş (ağaçların arasında zor görünüyor) şehirde bir de kilise olarak kullanılan bir cami varmış ama orayı görmedik.
aleksandr nevski katedrali (bulgar prensliğinin özerkliğini veren rus çarı ikinci aleksandr adına yapılmış).
bu kilise de rus yapımı.
sinagog.
orduevi (ayrıca atatürk'ün 1914'te yeniçeri kostümüyle hava bastığı maskeli balo da burada yapılmış galiba).
çok fotoğraf çekmişsem bu tamamen gezilen alanın küçüklüğüyle ilgili. hemen hepsi birbirine yakın bu alanların, ayrıca resmi daireler, başbakanlık vs binalar da burada olduğundan ortalık polis kaynıyor (yine de nereyle ilgilendiğimi fark etmiş olmaları lazım ki bulaşmadılar). sonra yakınlarda rehberimizin gösterdiği bir türk lokantasında bir haftadır ilk defa tavuk dışında bir şeylerle (kuru fasulye, pirinç pilavı, sulu köfte vs) karın doyurduk. bilahare metro grossmarket'e gittik. herkes kaşkaval peyniri ve yeni valizler aldı. öyle ya, free shoptan alınacak şişe şişe export rakı ve uzolarla epey yükümüz olacak.
akşam, hepten misafirhane kılıklı bir yerde kaldık. odalar dardı, iki yataklı oldukları için üçüncü yatak istenince de dolaptaki yedek yatağı gösterdiler. katlanır bazada kötü bir uyku geçirdim. neyse ki yarın erken kalkıp kapıkule'den gireceğiz.
devamını gör...
6.
adanalı dizisinde adanalının kızının adı. serenay sarıkaya oynuyordu.
devamını gör...