son yeniçeri

dadına doyulmayan bir reha çamuroğlu tarihi romanı. everest yayınlarından çıkan cep kitap formatındakini okumuştum, te uzan seneler önce. cep formatı olunca taşıması kolay ve görünüşüyle bile ilk görüşte sempati toplamakta... bu özel baskı 10,5x17 cm ebatlarında olup, 436 sayfadır. edebi açıdan bakıldığında, sürükleyici ve konu hakkında okuru yeni kitaplara, okumalara sevk edici, merak uyandıran bir romandır. bilimsel açıdan bakıldığında ise, reha çamuroğlu'nun kendi iç dünyasından bir bakış olduğu için kaynak kitap değildir. ancak hikaye ya da senaryo olarak ele alındığında, sürükleyici, son sayfası da çevrildiğinde, ortalama bir okuru tatmin edecek kadar lezizdir.

yazarın ismail'den sonra okuduğum bu romanı için, en az onun kadar iyi diyebilirim. kısaca kitap, 18. yüzyılın sonlarından, kapatılana kadar yeniçeri ocağına, besarabya'dan esir alınıp, bir yeniçeri ağasının evinde yaşamaya başlayan petru'nun gözünden bir bakış atıyor. bektaşiliğin ocak içindeki etkisinden, bizim sadece asker olarak tanıdığımız yeniçerilerin aile yapısına, sosyal yaşantılarına kadar uzanıyor. "tarihe tek açıdan bakmamak gerekir" gerçeğini, öylesine sokuyor ki gözümüzün içine "vaka-i hayriye" benzetmesinin biraz ağır kaçtığını düşünüyor, kitabı bitirdiğinde okur. neyse spoiler vermeyelim, bu kadar yeter.

bu kitaba gösterilen yoğun ilgiden mi, yoksa yazarın programlaması öyle olduğu için mi bilemem; seriye dönmüştür. serinin ikinci kitabı kalem efendisi adıyla raflarda yerini almış iken üçüncü kitabı aralık 2024'te komitacı adıyla yayımlandı.