sorun bende mi sözlükte mi sorunsalı

öyle beğeni ve favori arsızı/budalası biri değilimdir ancak bir gözlemim oldu.

ben bana göre normalde hep belli bir standartta yazarlık yapıyorum sözlükte. yüksek veya alçak değil de kendi standardım yani... belki de kendimi yeterince iyi gözlemleyemiyor da olabilirim muhakkak.

dönem dönem bayağı sayıda beğeni ve favori alırken bazen de almıyorum. tanım tanım değil de dönem dönem böyle bir vaziyet oluyor.

ve merak ediyorum... az beğeni/favori aldığım dönemlerde sorun benim yazdıklarımda/paylaştıklarımda mı yoksa sözlükte mi?..

ekleme: burada "sorun" bir klişedir. bunu bir sorun olarak görmüyorum ama vardır ya, "sorun sende değil, bende..." klişesi. ona gönderme amaçlı.

ben kusursuz birisi olduğum için sorun tabii ki sözlükte. hiç düşünmeye bile gerek duymadım. evet.

omzun güzels şaka şaka, ben zaten hep 50 liralık beğeniyorum

sorun genel olarak herkeste.

bence diğerlerinde sorun ama bunu sorun olarak söylemek biraz garip oluyor, belki yazarlar o an yazılanları anlamıyor veya o an bizim düşündüğümüz gibi düşünmedikleri için inceyi alamıyorlar ve ne demiş olm bu oluyorlar,olabilir..

yazarlarda sayın prieneus yazarlarda. hangi gün trend neyse onu beğeniyorlar. bir gün espri beğenenler başka gün depresif paylaşımları beğenebiliyor. bence bu beğeni işi de sürü psikolojisi gibi bir şey.
artık tanım okurken mahlaslara bakma huyu türedi. ama o ilk beğeni gelene kadar nedense beğeni vermeye çekiniyorlar sanki. ama ilk beğeni gelince peşinden '' ekmek çıktıııııı '' sesiyle* gerisi geliyor.
yani senden bir sıkıntı yok sayın editör. rüzgara göre yelken çevirmediğin için oluyor bu. sıkıntı yapacak bir şey değil yani.

yaşlanıyoruz reis..

bugün bir genç geldi kütüphaneye, gitar vardı yanında... "yavuz çetin'i bilir misin? dedim..
"yok" dedi..
"yaşar kurt?"
"yok."
düş sokağı sakinleri'ni ismen hatırlıyor sadece..

simdi mesela sen, yazıyorsun bir şeyler, o an orada olan kitle seni anlayabilecek kapasitedeyse, yükleniyor..
online değilse malum kitle, etkileşim de az oluyor..
tanim yazdığın saat dilimleri ile çok alakali bak, haberin olsun..

zira, bu sözlükte yazdığın bir şey, bir gün içinde kolilenip arşive kaldırılıyor...
şans eseri iste biri denk gelecek de, raftan indirip okuyacak da..

o an ne olduysa oldu..
sonra tıp!

kapitalist sistemde.

hiç kimse hiç kimseyi okumuyor, doğal olarak da beğenmiyor. okuma özürlüsü bir toplumda 3 kelimeden fazla bir şeyler karalarsan tabii ki üç bei kişiden fazlası okumayacaktır bile. sorun okuma kültürümüzün hiç olmayışında.

yok olmuş bir gezegenden insteladan son anda serverler üzerimize kapatılmadan kaçıp kurtulan bir yazar olarak sizi anlıyorum.

düşünceye, yazmaya, okumaya, bilgiye, kaliteli ve özgün espriye önem veren, anlatacak hikayesi olan insanların etkileşim olmayınca ben bu yazıları suya mı yazıyorum, beğenilmiyor, anlaşılmıyor mu gibi hislere kapılması normal.

çekilişe katılanların sayısına bakın o aslında sorunuza cevap veren 250 tl maliyete yapılan bir yoklama ve ankettir. bu zamanın ruhuyla alakalı belki de, insanlar tamamen görsel iletişime kaydı en çok etkileşim o mecrada. kafa yormaya gerek kalmadan hızlı, masrafsız mutluluk hormonu.

burada geçmişi inceledim, 1 yılı aşkındır yazmayı bırakmış entelektüel düzeyi yüksek birkaç yazara rastladım, üzücü aslında. sözlükler farklı kafaları görmek açısından bir derya iken burada aradığı etkileşimi bulamadığı için terk edenlerle dolu. çünkü sokakta zaten çoğu şeye muhatap bulamazken internette olan sosyal bir mecrada yalnız hissetmek çok saçma değil mi?