sözlük yazarlarının anne ve babalarının tanışma şekli

bizimkiler köyden, erkek haretketli biraz diye pek ses çıkarmayan annemi yapmışlar, şimdi öyle değil tabi annem ortalığı yırtabiliyor ben de onun bu halini destekliyorum, sonuçta boşandılar babuş nadir psikopatlardandı hala da öyledir.

(bkz: bu seni hiç alakadar etmez)

görücü. önce aileler beğenilmiş sonra çocuklar evlendirilmiş

çok tatlıdır hikayeleri, tulumba tatlısı tadında.

samsun'dan istanbula giden vapurda annem ve büyük babam seyahat ederlerken babam da aynı vapurda imiş. aynı masada oturmuşlar tesadüfen ve babam anneme göz koymuş olacak ki onlara tulumba tatlısı ikram etmiş. tatlı yemişler tatlı konuşmuşlar, tatlı mı tatlı düğünleri, tatlı tatlı çocukları olmuş.

babam dayımın arkadaşıymış, bir iş için yardım ediyormuş. (hain işte, insan arkadaşının kız kardeşine göz koyar mı? babana dahi güvenmeyeceksin o devirde de)*

annem "görür görmez aşık olmadım, o işler yalan da çok yakışıklıydı. n'apim zamanla aşık oldum" diyor.

bizimki de öyle aşık olunmayacak gibi değilmiş ki, ben olsam ben de aşık olurdum. şimdi de aşığım gerçi de

tanışmadılar, ben de şuan yoğum

bu ne biçim başlık lan?

benim annem adliyede memurmuş babam da bir avukatın yanında çalışıyormuş. bir gün babam annemi tesadüfen adliye koridorunda görüp takip ediyor, hangi mahkemeye girdiğini tespit ediyor. ertesi gün mahkeme kalemine gidip direkt anneme bakarak "hanımefendi 2004/bilmem kaç esas numaralı dosyayı verir misiniz? diyor. annem de "siz dosyanın tarafimisiniz" diye soruyor. babam yalan söyleyip"evet, davacı vekilinin yanında çalışıyorum"diyor. dosyayı yalandan inceliyor, anneme sorular soruyor. annemin dediğine göre baban soru sordukca içinden"kardeşim işimiz gücümüz var işi gücü bırakıp seninle mi uğraşalim" dermiş. ertesi gün ertesi gün derken hala görüştüğüm dilek teyze anneme "kız bu oğlan sana yanık vallaha bak. normal değil bunun sürekli buraya gelip gitmesi" dermiş. sonra babamın dediğine göre on günde işi bitirmiş. ay sonunda da evlenme teklif etmiş. 3 ay sonra da kız isteme, nişan derken evlenmişler.
oğlum bu sözlükte yazar olsaydı benim ona anlattığım kadarıyla böyle yazardı. *

babam ateş ediyor o dönemler üstad kurmuş fabrikayı takır takır mal basıyor, babaannem ile dedem bi kız buluyor aylarca basıyorlar kafasına peder bey evleniyor sonraları ben işte cereyan edince bi de erkek olunca peder bey tak boşuyor hanım ablayı.
zeki adam o dönemden bağlamış ne nafaka ne mal paylaşımı hiçbir şey olmadan 9 ay 10günde kupayı alıp şampiyonluğu ilan edip ligi terk etmiş.

yıllar geçti hala severim keretayı ha hanım abla ile aramız bozuk sevmem kendilerini sağolsun yeşil göz, sarı saç genini üstüme tükürmüş başka da bi işe yaramamış

mektupla.

benim
-annemde babamda hacı idi iki kere hacca gittiler ama tanışmaları kilisede olmuş ,beyoğlu-istiklal'de ki kilisede görmüş annem babamı.
komedi vallahi..

babam annemi her sabah işe giderken yolda görüyormuş, annemi tanıyan bir tanıdık bulmuş direkt evlilik teklif etmiş. hiç tanımadan evlilik teklif etmek de ilginç yani.*

sokakta göz göze gelmişler. dümdüz.

babam her zaman olduğu gibi bi sabah mağarasından çıkmış, annemi görüp saçından tutarak mağaraya geri sürüklemiş.
olan biten bu.

yaşlıyım olm ben, ne anlatayım? ahshda

babam türk. annem lübnanlı. vaktiyle babam lübnan'a çalışmaya gitmiş annemle tanışmış falan filan öyle :)

benimkisi öyle diil ama, çok duydum, malum ülkenin eğitim sistemi çok kötü olduğu için, benim çocuk eğitimsiz olduğu için, olsa olsa anket yapabilir, diye düşünenlerin oluşturduğu kuyrukta tanışmış çoğu.

iş yerinde. annem aşık olmuş babama bildiğin. annem de çok güzel kadın yani, babam reddetmemiş. sonra da evlenmişler.

bizimkilerin hikayesi tam bir love story...
anneannemler 1923- 1930 yılları arasında nüfus mübadelesi ile selanik'ten gelmişler ve devlet onlara bergama'nın bir köyünde selanik'te ne kadar toprakları varsa o kadar yer vermiş. köy tamamen selanik göçmenlerinden oluşmuş. anneannem o yüzden muhacır dendiğinde çok kızardı.
babam ise 18 yaşında öğretmen olmuş ve ilk görev yeri olan bu köye gönderilmiş. babam urfalı, kara kaşlı kara gözlü urfa kızlarından sonra tamamı sarşın,renkli gözlü ve beyaz tenli olan kızların yaşadığı yere gelince cennete gelmiş gibi oldum demişti zamanında bana. hatta köye gitmek için bindiği minibüste köyün insanları ile dialoğa girdiklerinde bekar olduğunu öğrenince, '' hoca bu köyden bekar çıkamazsın'' demişler.
nitekim öyle olmuş...
o yüzden bir yanımız yaprak döker bir yanımız bahar bahçe...

annem halalarımın çalıştığı işyerinde çalışıyormuş. arkadaşlarmış. babamın başkasıyla nişanlandığı gün halalarım annemi de nişana davet etmiş. babam annemi nişanda görüp donakalmış. sürekli gözü ondaymış. nişandan sonra babam babaanneme annemi söyleyip ondan başkasıyla evlenmem demiş ve nişanı bozmuş anında. sonrası malum.

lise kütüphanesinde.
eşim ve ben de lisede tanıştık. bizde aile geleneği.

annem utanıyor anlatırken, babam da böyle burnu uzuyor gülemiyor kızarıyor. nepçimsiniz be öf. boşarım sizi görersiniz.

öncelikle şunu söyleyeyim, gören de vardır, annem güzeller güzelidir, babam yakışıklılar yakışıklısıdır.

ben hırkaya bayılırım, bayılmam bu bilgiyi bilmeden önceydi zaten. annem zamanında hırka diye bir yerde çalışıyormuş adana'da, çalışmıyordum da yardım ediyordum diyor. tufan abi var bir tane, o çöpçatan o işte. bir gün gelmiş annemi de iş çıkışı almış, arabada da babam varmış, orada tanışmışlar.

annem diyor ki, direkt ağzıyla söylüyorum;

-ay dedim. bu ne be. kendini beğenmiş züppe. zengin çocuğu mudur nedir burnu havalarda. zaten babanın burnu uzardı, öf dedim ya, bu ne böyle, bir havalarda. hiç sevmedim. bir havalar bir şeyler...

e ben bu... neyse benden çık.

bizi bıraktı işte. sonra baban geldi etti...

-ee?

-öf berat sus işte geldi gitti.

* * *

oo babam sadece gelip gitmemiş. ne lan bu? gülşen püpükoğlu tarık akan aşkı mı? o da böyle bir yerde çalışıyordu ya.

çok güzel gençlikleri. dur ne buldum.

babam kayık çıkmış da,

babam çok güzeldir, annem pek pek güzeldir.



burası bodrum kafe. annem diyor ki, baban sürekli bira içiyordu.

e ne yapsın, bu güzellik karşısında, ben 2 büyük içerdim yani.