spor salonunda sadece kaldıracağı ağırlığa odaklanan tip

spor salonunda kimseyle muhabbeti, sabahı selamı olmayan, salona ilgi çekip ego tatmini için gelmiş taytlı kızlarla en ufak münasebet bile kurmayan, soru soran kız olsun erkek olsun cevap verme heveslisi olmayan, kimse bir şey sormadıkça ağzını bıçak açmayan, serbest ağırlıkların altına girip artistlik yapmak isteyenlere asla yardım etmeyen, ağırlığı indirip kaldırırken destekten fazlasını isteyen andavallara öğüt ve tavsiye de vermeyen, doğru prensip ve metotlarla çalışan, akılcı, bilimsel ve son derece bilinçli çalışan tiptir...

salonda ona soru sormak yerine nasıl antrenman yaptığına bakmak zaten başlı başına bir derstir.

ekleme: egolu değildir. yaptığı işi ciddiye alıyordur. ve sadece yaptığı işe konsantre olmak istiyordur. rocy balboa'nın rus rakibi ivan dragon kadar duygusuz olduğu düşünülen, soğut tabiatlı ve sevimsiz bulunan insandır.
türk insanının tam tersini düşünün.

lak lak yapmak istesem salona gitmem kardeş. spor yapan instagirllerde sandığınız gibi her salonda değil sadece zengin semtlerinin civarındaki salonlarda oluyor.

spor salonunu amacına uygun kullanan tiptir.

aynı zamanda birilerinin yemek yediği kaba tükürüyordur. sektör batarsa eline bröşür verip asgari ücrete çalıştırırlar salon köşelerinde sonna. *

erkekte totoya kitlenmek diye bir şey var. kitlenecek toto yoksa normal bir tiptir. toto varken kitleniyorsa arkadaşı bi alalım sıkıntısı neymiş öğrenelim.

bodybuildingten ziyade powerliftingi tercih etmiştir, kafasında itmeler, çekmeler, testesteronlar, proteinler ve karbonhidratlar birbirine kafa atarken kendisi farklı bir şeyler düşünmeye çalışır

hobisini bile alman disiplinine uygun şekilde yerine getiren, sporda bir saniyeyi dahi lüzumsuz işler için harcamayan, salondaki hanımlarla ilgilenmeyen, kimseyi gözü görmeyen, tamamen işine odaklanmış olan tiptir.

muhtemelen muazzam bir kuvveti vardır. ve iyi bir kas kütlesine sahiptir.

nadiren de olsa bazı salon hanımlarının gönlünde yer edinir. ki o hanımlar da nadir hanımlardır.

bak görüyor musun filiz..
şu çocuğu diyorum...
bundan olur işte.
ne zamandır görürüm. hiç kimseyle işi yoktur.
o kadar hoşuma gidiyor ki hali, tavrı, duruşu.
bugüne kadar tek bir kıza baktığını görmedim. sadece işine odaklı. çok ciddi. ve ne yalan söylemeli seksi... ve hiç kasıntı değil. evet soğuk ama soğuklunun kendini beğenmişlikten gelmediği çok açık. hatta biri ona bakacak olduğunda, iltifat ettiğinde mahçup olabilecek kadar da tevazu sahibi. bence kesin yalnız bir çocuk bu. kaslı, duygusal, düşünceli ve yalnız. ne garip.
geçen gün bir cafede gördüm. kendisiyle çok mutlu görünüyordu. sporunu yapmış bir şeyler yiyip içiyordu. gözlerinden düşünceler geçiyordu dışarı bakarken. kim bilsin ne konuşuyordu kendisiyle. sonra bir ara hüzünlenmiş bir halde buldum onu. kara kara düşünüyordu. aklına neler geldiyse... onu daha yakından tanımak isterdim.
filiz; insan bu çocuğu izlerken bile pamp olabilir değil mi sevgi? sahi ne diyordun sen?
seni dinlemeyi unutmuşum...

sek erkektir.

anaaa benim bu salona girerim selam vereceklerime selam veririm. kulaklığı takarım sporuma bakarım.

bunun olayı aslında set aralarını kısa tutup oyalanmamaktir. bu kadar.

vahşi yaşam gibidir. mesela otlayan büyük baş, küçük baş ve kanatlı hayvanları uzaktan kesen bir çakal veya tilki gidip de bizonu gözüne kestirmez. öldürüp yiyebilecegi avlara odaklanır. gym'ler de aynı mantık.

siz spora ne için gidiyorsunuz ki? yani odaklanmanız gereken şey zaten bu değil mi?

odak noktası doğru ama nacizane tavsiyem, kaldırabileceği kadarına odaklansın. evimin altında spor salonu var, pardon gym* var, o yüzden birebir şahidim, kaldıramayacağı yükün altına girip bas bas bağırıyor kiminiz. evde oturduğum yerde duyuyorsam, salondaki kızlar bunu hayli hayli duyup, oha erkeğe bak demiyorlar emin olun. "kaldıramayacağınız ağırlıklara odaklamayınız" kamu spotumu da vereyim.