1.
öncesinde şunu okumak gerek tabii;
(bkz: tansu çiller'in tuhaf hikayesi)
gelelim şimdi süleyman soylu'ya...
süleyman soylu, kitleler önünde böylesine etkili konuşmayı nasıl öğrendi?(1.30 ile 2.00 arası özellikle)
bağlı bulunduğu ak parti içinde neden bazı insanlar, soylu'yu istemiyorlar?
devlet bahçeli'nin, soylu'ya verdiği desteğin arkasındaki sır ne?
işte bunlar hep dyp...
soylu, dyp geleneğinden gelen bir siyasetçidir.
kendisi dünyaya geldiğinde* tansu çiller, abd'de yüksek lisans yapıyordu. süleyman demirel ise siyaset arenasının en fiyakalı karakterlerinden biriydi.
soylu'nun, hayatı anlamaya ve yorumlamaya başladığı yıllar, tam da 1980 ihtilalinin sonralarına denk gelir.
1987 senesinde, henüz 18 yaşındayken, dyp'nin gençlik kollarına üye oluyor, 1995'te ise, partinin gaziosmanpaşa ilçe örgütünün başına geçiyor soylu!*
gökberk ergenekon, doğan güreş, hayri kozakçıoğlu, mehmet ağar, necdet menzir...
genç soylu'nun etkilendiği isimler hep bunlar, o dönem.
tansu çiller, dyp'nin başında ve ülkeyi yönetiyor. süleyman demirel ise cumhurbaşkanı!
ortama bak.
bir partiye gönül veriyorsun ve o parti, ülkenin en ''sağlam'' partilerinden biri.
ama işler, 2000'lerle birlikte bir anda tersine dönmeye başlıyor.
soylu'nun, 33 yaş gibi en verimli olabileceği bir dönemde dyp, meclis dışı kalıyor!
oldu mu şimdi?
o yaşa kadar tüm ortamlar senin. her yerde adamların, dostların var.
gittiğin her yerde saygı görüyorsun...
fakat bir anda, bağlı bulunduğun parti, seçimi kaybedip meclis dışı kalıyor!
halen daha gençsin ve gemiyi terk etmek istemiyorsun haliyle.
dyp de dyp diye tutturmaya devam ediyorsun...
sonuçta geçmişin belli. dyp'nin en has adamlarından birisin.
ama o dönem, ak parti müthiş bir yükselişte!
tek başına dyp, bir anlam ifade etmiyor artık muhalefette. anap'la birleşmeye gidiyorlar ve demokrat parti çatısı altında birleşerek, bunu da başarıyorlar...
fakat sonuç yine hüsran.
nihayet, 2011 referandumu sonrasında anlıyorsun ki, gelecek ak parti'de!
2012'de üye oluyorsun hemen, saniyesinde.
sonrasında 2015'de milletvekili oluyor ve kısa sürede de sivrilmeyi başararak, ak parti'de müthiş bir kariyere imza atıyor.
ana hatlarıyla özetlemeye çalıştım, bu tuhaf hikayeyi...
büyüyor soylu, en tepe noktaya birkaç adım kala tekrar en başa dönüyor... sonrasında ise, kısa bir sürede tekrar, en tepe noktada kendisine yer buluyor.
işte bunlar hep, dyp kökeninden gelmesi nedeniyle arkadaşlar.
dyp'nin bu ülkede, kemik bir kitlesi her zaman olmuştur.
etkili konuşan insanları çok severler, özellikle de masaya yumruğunu koyanları!
icraata gerek yok, ''beni etkilesin'' yeter.
müthiş bir haz alıyorlar bu tarz siyasetçilerden, yıllardır takip ederim bu kitleyi.
süleyman soylu da, o frekanstan yürümeye devam ediyor haliyle.
ak parti içinde recep tayyip erdoğan dışında bu tarz siyasetçi yoktur pek.
''siz o işi bana bırakın'' dedi soylu ve bunu da layıkıyla yerine getirmekte.
ama işte, ak parti içindeki birçok karakter, soylu'nun bu tarzından hoşlanmıyor.
sonuçta adamlar has ak partililer!
öyle dyp'ymiş, anap'mış falan işleri olmamış hiç tarihte.
soylu'nun tarzının, ''dyp seçmeni'' modelini etkilemek üzerine olduğunu çok iyi biliyorlar ve gerek meydanlarda gerekse de kameralar önünde yaptığı konuşmaları samimi bulmuyorlar. ama elleri de mahkum!
samimi bulan ise belki de tek kişi var.
o da devlet bahçeli!
tarzlar uyuşuyor çünkü.
zamanında köylerde, iç anadolu'nun ilçelerinde, illerinde yaşayan milyonlarca ''dyp seçmeni'' vatandaş, büyük şehirlere göçmüş.
onları elden kaçırmak olur mu?
nerede yaşıyorlarsa, oraya gidip, aynı eskiden olduğu gibi gaz vermek gerek...
esenyurt'ta yaptığı konuşmayı gördünüz.
sakin sakin başlıyor... bilinçli şekilde.
sonra bir anda yükseliyor ama o nasıl bir yükselme!
tam da istediklerini veriyor malum kitleye...
vermeye de devam edecek... o'nun gibisini zor bulur ak parti, şu dönemde.
(bkz: tansu çiller'in tuhaf hikayesi)
gelelim şimdi süleyman soylu'ya...
süleyman soylu, kitleler önünde böylesine etkili konuşmayı nasıl öğrendi?(1.30 ile 2.00 arası özellikle)
bağlı bulunduğu ak parti içinde neden bazı insanlar, soylu'yu istemiyorlar?
devlet bahçeli'nin, soylu'ya verdiği desteğin arkasındaki sır ne?
işte bunlar hep dyp...
soylu, dyp geleneğinden gelen bir siyasetçidir.
kendisi dünyaya geldiğinde* tansu çiller, abd'de yüksek lisans yapıyordu. süleyman demirel ise siyaset arenasının en fiyakalı karakterlerinden biriydi.
soylu'nun, hayatı anlamaya ve yorumlamaya başladığı yıllar, tam da 1980 ihtilalinin sonralarına denk gelir.
1987 senesinde, henüz 18 yaşındayken, dyp'nin gençlik kollarına üye oluyor, 1995'te ise, partinin gaziosmanpaşa ilçe örgütünün başına geçiyor soylu!*
gökberk ergenekon, doğan güreş, hayri kozakçıoğlu, mehmet ağar, necdet menzir...
genç soylu'nun etkilendiği isimler hep bunlar, o dönem.
tansu çiller, dyp'nin başında ve ülkeyi yönetiyor. süleyman demirel ise cumhurbaşkanı!
ortama bak.
bir partiye gönül veriyorsun ve o parti, ülkenin en ''sağlam'' partilerinden biri.
ama işler, 2000'lerle birlikte bir anda tersine dönmeye başlıyor.
soylu'nun, 33 yaş gibi en verimli olabileceği bir dönemde dyp, meclis dışı kalıyor!
oldu mu şimdi?
o yaşa kadar tüm ortamlar senin. her yerde adamların, dostların var.
gittiğin her yerde saygı görüyorsun...
fakat bir anda, bağlı bulunduğun parti, seçimi kaybedip meclis dışı kalıyor!
halen daha gençsin ve gemiyi terk etmek istemiyorsun haliyle.
dyp de dyp diye tutturmaya devam ediyorsun...
sonuçta geçmişin belli. dyp'nin en has adamlarından birisin.
ama o dönem, ak parti müthiş bir yükselişte!
tek başına dyp, bir anlam ifade etmiyor artık muhalefette. anap'la birleşmeye gidiyorlar ve demokrat parti çatısı altında birleşerek, bunu da başarıyorlar...
fakat sonuç yine hüsran.
nihayet, 2011 referandumu sonrasında anlıyorsun ki, gelecek ak parti'de!
2012'de üye oluyorsun hemen, saniyesinde.
sonrasında 2015'de milletvekili oluyor ve kısa sürede de sivrilmeyi başararak, ak parti'de müthiş bir kariyere imza atıyor.
ana hatlarıyla özetlemeye çalıştım, bu tuhaf hikayeyi...
büyüyor soylu, en tepe noktaya birkaç adım kala tekrar en başa dönüyor... sonrasında ise, kısa bir sürede tekrar, en tepe noktada kendisine yer buluyor.
işte bunlar hep, dyp kökeninden gelmesi nedeniyle arkadaşlar.
dyp'nin bu ülkede, kemik bir kitlesi her zaman olmuştur.
etkili konuşan insanları çok severler, özellikle de masaya yumruğunu koyanları!
icraata gerek yok, ''beni etkilesin'' yeter.
müthiş bir haz alıyorlar bu tarz siyasetçilerden, yıllardır takip ederim bu kitleyi.
süleyman soylu da, o frekanstan yürümeye devam ediyor haliyle.
ak parti içinde recep tayyip erdoğan dışında bu tarz siyasetçi yoktur pek.
''siz o işi bana bırakın'' dedi soylu ve bunu da layıkıyla yerine getirmekte.
ama işte, ak parti içindeki birçok karakter, soylu'nun bu tarzından hoşlanmıyor.
sonuçta adamlar has ak partililer!
öyle dyp'ymiş, anap'mış falan işleri olmamış hiç tarihte.
soylu'nun tarzının, ''dyp seçmeni'' modelini etkilemek üzerine olduğunu çok iyi biliyorlar ve gerek meydanlarda gerekse de kameralar önünde yaptığı konuşmaları samimi bulmuyorlar. ama elleri de mahkum!
samimi bulan ise belki de tek kişi var.
o da devlet bahçeli!
tarzlar uyuşuyor çünkü.
zamanında köylerde, iç anadolu'nun ilçelerinde, illerinde yaşayan milyonlarca ''dyp seçmeni'' vatandaş, büyük şehirlere göçmüş.
onları elden kaçırmak olur mu?
nerede yaşıyorlarsa, oraya gidip, aynı eskiden olduğu gibi gaz vermek gerek...
esenyurt'ta yaptığı konuşmayı gördünüz.
sakin sakin başlıyor... bilinçli şekilde.
sonra bir anda yükseliyor ama o nasıl bir yükselme!
tam da istediklerini veriyor malum kitleye...
vermeye de devam edecek... o'nun gibisini zor bulur ak parti, şu dönemde.
devamını gör...
2.
birden aklıma mehmet akif ersoy’un dizeleri geldi yahu… konuyla alakası yok tabi.*
aldanma insanların samimiyetine,
menfaatleri için gelirler vecde.
vaad etmeseydi allah cenneti,
o'na bile etmezlerdi secde.
ha bir de falih rıfkı atay zamanında söyle demiş;
menfaat karşısında küçülenlerden, büyük yetişmez.
nereden aklıma geldi ki şimdi bu dizeler? oysa konuyla da hiç alakası yok… ilginç değil mi?
aldanma insanların samimiyetine,
menfaatleri için gelirler vecde.
vaad etmeseydi allah cenneti,
o'na bile etmezlerdi secde.
ha bir de falih rıfkı atay zamanında söyle demiş;
menfaat karşısında küçülenlerden, büyük yetişmez.
nereden aklıma geldi ki şimdi bu dizeler? oysa konuyla da hiç alakası yok… ilginç değil mi?
devamını gör...