sürekli değişen gündem yüzünden unutulan ülke sorunları
başlık "jimigirl" tarafından 27.05.2021 12:11 tarihinde açılmıştır.
1.
malum gündem halay gibi, ritmi kaçırınca bir daha tutturamıyorsun. bu yüzden dikkatimizden kaçan, unutulayazan bir sürü ülke sorunu var. sedat peker hadisesinden önce, ülkede çözülemeyen, skandal yaratan hangi sorunlar vardı? ben aklıma gelenleri sıralıyorum:
- 128 milyar doların nerede olduğu
- dolarla maaş almayan berat albayrak'ın nerede olduğu
- atanamayan öğretmenler + atanamayıp intihar eden öğretmenler
- kafelerin ve barların hala kapalı oluşu + esnafa 'yapılıyormuş' gibi gösterilen ancak asla yapılmayan yardımlar
- hafta sonları hala içki alamadığımız gerçeği
- eski ticaret bakanı ruhsar pekcan'ın kendi bakanlığını dolandırması + araştırma önergesinin akp ve mhp oylarıyla reddedilmesi
- aile bakanı derya yanık'ın 23 nisan'da koltuğunu çocuk evinde kalan bir çocuğa devretmesi ve çocuğa 1 çikolatayı "ramazanmış" diye çok görmesi + kameraların önünde çocuğun yetiştirme yurdunda kaldığını söylemekten hicap duymaması + ülkenin kanayan yarası kadın şiddetini "tolere edilebilir" düzeyde görmesi
- boğaziçi üniversitesi protestolarının 138 küsür gündür devam etmesi ve melih bulu'nun hala istifa etmemesi
- istanbul sözleşmesinden bir gece yarısı kararıyla çıkılması ve beraberinde katlanarak artan kadın şiddeti ve cinayetleri
daha unutulan ne var? aklına gelen arkadaşlar yazsın lütfen. yazın ki, unutmayalım.
- 128 milyar doların nerede olduğu
- dolarla maaş almayan berat albayrak'ın nerede olduğu
- atanamayan öğretmenler + atanamayıp intihar eden öğretmenler
- kafelerin ve barların hala kapalı oluşu + esnafa 'yapılıyormuş' gibi gösterilen ancak asla yapılmayan yardımlar
- hafta sonları hala içki alamadığımız gerçeği
- eski ticaret bakanı ruhsar pekcan'ın kendi bakanlığını dolandırması + araştırma önergesinin akp ve mhp oylarıyla reddedilmesi
- aile bakanı derya yanık'ın 23 nisan'da koltuğunu çocuk evinde kalan bir çocuğa devretmesi ve çocuğa 1 çikolatayı "ramazanmış" diye çok görmesi + kameraların önünde çocuğun yetiştirme yurdunda kaldığını söylemekten hicap duymaması + ülkenin kanayan yarası kadın şiddetini "tolere edilebilir" düzeyde görmesi
- boğaziçi üniversitesi protestolarının 138 küsür gündür devam etmesi ve melih bulu'nun hala istifa etmemesi
- istanbul sözleşmesinden bir gece yarısı kararıyla çıkılması ve beraberinde katlanarak artan kadın şiddeti ve cinayetleri
daha unutulan ne var? aklına gelen arkadaşlar yazsın lütfen. yazın ki, unutmayalım.
devamını gör...
2.
ülke sorunları artık o kadar kronik hale geldi ki konuşarak çözülecek raddeye aştığımız için herkes umutsuz şekilde bekliyor sadece
devamını gör...
3.
ne yazık ki öyle malesef. sadece kendimizi kandırıyoruz.
devamını gör...
4.
bu da bir ülke sorunu
devamını gör...
5.
eğitim reformu, suriyeliler( sınırdan kolaylıkla geçebilen mülteciler), işsizlik, döviz kurları ve vergiler altında ezilen halk, adalet kavramının içinin boşaltılması gibi
devamını gör...
6.
zaten amaçları bu, bir sedat peker girdi araya diğer sorunlar unutulmaya başlandı, 128 milyar nerede meselesi çıkmadan önce de eminim başka sorunlar vardı konuşulan ve onları da unuttuk. başlığı açan yazar arkadaşa bize önceleri neler olmuştu hatırlattığı için teşekkür etmek gerek, sağ olsun.
devamını gör...
7.
ülke sorunlarını değil de kendi sorunlarımı unuttum.
devamını gör...
8.
(bkz: 128 milyar dolar)
istanbul sözleşmesi
(bkz: rte'nin diploması)
(bkz: ruhsar pekcanın yolsuzluğu)
(bkz: intihar eden silivri emniyet müdürü)
(bkz: şirin ünalın evinde intihar eden hizmetçi)
(bkz: rabia naz vatan cinayeti)
(bkz: şule çet cinayeti)
istanbul sözleşmesi
(bkz: rte'nin diploması)
(bkz: ruhsar pekcanın yolsuzluğu)
(bkz: intihar eden silivri emniyet müdürü)
(bkz: şirin ünalın evinde intihar eden hizmetçi)
(bkz: rabia naz vatan cinayeti)
(bkz: şule çet cinayeti)
devamını gör...
9.
doktorlar için covid-19 un meslek hastalığı sayılmaması. ayıptır yahu şu insanların da ahını aldınız ya, yatacak yeriniz yok. gerçekten en önemli şeyler unutuluyor. yazar arkadaşa hatırlattığı için teşekkür ediyorum buradan.
devamını gör...
10.
unutuldu demeyeyim, unutmuyoruz biz ama dilan polat ve tayfasının serbest kalması, narin cinayeti nedeniyle araya kaynadı. yanlış anlaşılmasın; narin olayı önemsiz bir olay değil ama kesin birilerinin işine gelmiştir, diğer olayın üzerine gelip ondan daha çok konuşulması.
devamını gör...
11.
(bkz: cambaza bak cambaza)
devamını gör...
12.
sosyal çürüme, fırsatçılık, aç gözlülük, ülkemizin resmen şamar oğlanı gibi tak tak gelen geçen ülkelerin vatandaşları tarafından tokatlanması, çerez paraları ile otellerde konaklamaları, insanlığın bitmesi, empati yok, tahammül yok, sabır yok, insanların geleneklerinden kopup materyal birer metaya dönüşmeleri gibi uzar gider.
devamını gör...
13.
sakın ülke sorunlarını unutturmak için bilinçli olarak sürekli yapay gündemler yaratılıyor olmasın... (o jeton sesi nereden geldi yav.)
devamını gör...
14.
ülke sorunları unutulsun diye gündem değiştiriliyor zaten. siz inanıyor musunuz hap kadar bir köyde, bir kız çocugunun zanlısının neredeyse 1 aydır bulunamamasına? evet! narin vakasından bahsediyorum. normalde max 1 haftada çözülecek bir cinayet dallandı ve budaklandırıldı. gündem full narinin ailesi ve narinin yaşadığı köyde gerçekleşmiş kız çocugu cinayetleri üstüne dönüyor. hiç bir cinayet vakası soruşturması, bu kadar uzun sürmez hele ki araştırma alanı bu kadar darsa. elde ki şüpheli sayısı 2 parmak sayısını geçmiyor, 1 aydır oyalıyorlar insanları..
bu sırada tabi dilan polat, engin polat ve bahar candan üçlemesi tahliye ediliyor. hangisi konusuldu olması gerektiği kadar? hepsi narin vakasının altında ezildi gitti. belki de narin vakasının bu kadar uzun süre sonuclandırılmamasının sebebi bu insanların çıkış sürecinden sonra gerçekleşecek toplumsal olayların önünü kesmekti. toplum narin için haber beklerken, bu insanları alttan alttan saldılar. kim bilir daha neler varda.. bu kızcağın vakasının altında gizlendi..
buna "algı yönetme" mekanizması denir. berbat gerçekleri kaçırmak için, daha az kötü gerçekleri yem etmek.
bu sırada tabi dilan polat, engin polat ve bahar candan üçlemesi tahliye ediliyor. hangisi konusuldu olması gerektiği kadar? hepsi narin vakasının altında ezildi gitti. belki de narin vakasının bu kadar uzun süre sonuclandırılmamasının sebebi bu insanların çıkış sürecinden sonra gerçekleşecek toplumsal olayların önünü kesmekti. toplum narin için haber beklerken, bu insanları alttan alttan saldılar. kim bilir daha neler varda.. bu kızcağın vakasının altında gizlendi..
buna "algı yönetme" mekanizması denir. berbat gerçekleri kaçırmak için, daha az kötü gerçekleri yem etmek.
devamını gör...
15.
unutulsun diye gündem değiştiriliyor ya da çarpıtılıyor ya zaten. müthiş bir algı operasyonu var. birçok şey bir iki şeyin arkasından yediriliyor bir şekilde. unutuldugundan değil ama güne düşen gündem sayısı takip etmeyi de zorlaştırıyor, anlamayı da.
en son mesela, bu çöp poşeti, köpek aracı konusu.
sosyal medyada tepkileri görmüşsünüzdür; "yetki verin aslanlar köpeklere haddini bildirsin!" diye çemkiriliyor mesela. birçoğunun kafası o suçlunun dosyasına rağmen dışarda olmasını algılayıp buna tepki vermeyi akıl bile edemiyor. bu suçlu nasıl dışarıda?
hatırlarsanız benzer bir suçlu da serbest bırakılmış ve evinin kapısının önünde ceren özdemir'i, sırf ego tatmini için öldürmüştü kalbinden bıçaklayarak. o da dosyası kabarık bir suçluydu ve serbestti. o zaman da olayın dramatik yönü adaletin çatlaklarından sızan çarpık kararların önüne geçmişti.
bir polis, elbette meslektaşına zarar veren birine işlediği bütün suçlardan bağımsız ayrıca öfke duyabilir fakat bu, mesleğinin ve yetkilerinin önüne geçmeye başlarsa, normal vatandaş da tehlike altındadır bana göre. polise ekstra yetki dilenmek yerine, polisin yetkilerini uygulayamadigi "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" ağaları da açmak gerekiyor derinlemesine. bu gözler trafik ihlali yapan vitoyu uyarınca, vitodan kafasını gösterip kimlik gösterince sinik bir şekilde kenara çekilen polis gördü. çöp poşeti şovunu bu trafik canavarında da denemedikleri sürece alkislamam mümkün değil mesela. bu haberi ilk gördüğümde aklıma gelen ilk şey iran tipi bir ahlak polisi uygulamasının meşru bir faaliyet olarak karşımıza çıkma ihtimali idi. son günlerde artan ve gözümüze sokulan public sex haberlerini de düşünürsek, bizi millî bayramlardan mahrum bırakan yasaların nasıl organize edildiğini falan hatırladım.
ankara gar patlaması geldi sonra aklıma.
terör korkusuyla ehlileştirilen bir toplumun artık bir araya gelmek şöyle dursun, birbirini bir kaşık suda boğacak kıvama nasıl geldiğini düşündüm.
narin... bir avuç köyde 3 ihtimali olan bir olay aylarca çözülemedi. seksenlerde etrafı etten kemik ile çevrili naim süleymanoğlu'nu türkiye'ye kaçıracak güçte bir istihbarat ve güvenlik ağı için oldukça acemice ve yavaş değil mi?
bu gibi haberlerden de narin'in tabutuna duvak asma fikrini üreten zihniyetleri yok etmeden kurtulamayacakmışız gibi geliyor bir yandan da.
mesela dilan polat ve engin polat ne için tutuklandı, neden serbest kaldı?
suclularsa neden serbestler?
suçlu değillerse neden aylarca içeride kaldılar deliller yetersizse?
kısacası, bir şeyi unutup unutmamak değil mesele; mesele neyi konuşup neyi "amaaan, sal awk" diyecegimize bile biz karar veremeyecek kadar büyük bir algı yönetimi ile karşı karşıya oluşumuz.
şu el kadar sözlükte bile bir takım zavallıların ne denli davranışlarına şahit oluyoruz.
kimse haddini bilmiyor mesela. bu en çok dejenere olunan konu.
senin neyi paylaşıp paylaşmayacağına, neye nasıl tepki vereceğine, ne tarafa meyilli olacağına falan her şeye karar veriyorlar ve bunun aksini yaparsan başarılı ya da başarısız sürekli bir hedef göstermenin muhattabı oluyorsunuz.
en son mesela, bu çöp poşeti, köpek aracı konusu.
sosyal medyada tepkileri görmüşsünüzdür; "yetki verin aslanlar köpeklere haddini bildirsin!" diye çemkiriliyor mesela. birçoğunun kafası o suçlunun dosyasına rağmen dışarda olmasını algılayıp buna tepki vermeyi akıl bile edemiyor. bu suçlu nasıl dışarıda?
hatırlarsanız benzer bir suçlu da serbest bırakılmış ve evinin kapısının önünde ceren özdemir'i, sırf ego tatmini için öldürmüştü kalbinden bıçaklayarak. o da dosyası kabarık bir suçluydu ve serbestti. o zaman da olayın dramatik yönü adaletin çatlaklarından sızan çarpık kararların önüne geçmişti.
bir polis, elbette meslektaşına zarar veren birine işlediği bütün suçlardan bağımsız ayrıca öfke duyabilir fakat bu, mesleğinin ve yetkilerinin önüne geçmeye başlarsa, normal vatandaş da tehlike altındadır bana göre. polise ekstra yetki dilenmek yerine, polisin yetkilerini uygulayamadigi "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" ağaları da açmak gerekiyor derinlemesine. bu gözler trafik ihlali yapan vitoyu uyarınca, vitodan kafasını gösterip kimlik gösterince sinik bir şekilde kenara çekilen polis gördü. çöp poşeti şovunu bu trafik canavarında da denemedikleri sürece alkislamam mümkün değil mesela. bu haberi ilk gördüğümde aklıma gelen ilk şey iran tipi bir ahlak polisi uygulamasının meşru bir faaliyet olarak karşımıza çıkma ihtimali idi. son günlerde artan ve gözümüze sokulan public sex haberlerini de düşünürsek, bizi millî bayramlardan mahrum bırakan yasaların nasıl organize edildiğini falan hatırladım.
ankara gar patlaması geldi sonra aklıma.
terör korkusuyla ehlileştirilen bir toplumun artık bir araya gelmek şöyle dursun, birbirini bir kaşık suda boğacak kıvama nasıl geldiğini düşündüm.
narin... bir avuç köyde 3 ihtimali olan bir olay aylarca çözülemedi. seksenlerde etrafı etten kemik ile çevrili naim süleymanoğlu'nu türkiye'ye kaçıracak güçte bir istihbarat ve güvenlik ağı için oldukça acemice ve yavaş değil mi?
bu gibi haberlerden de narin'in tabutuna duvak asma fikrini üreten zihniyetleri yok etmeden kurtulamayacakmışız gibi geliyor bir yandan da.
mesela dilan polat ve engin polat ne için tutuklandı, neden serbest kaldı?
suclularsa neden serbestler?
suçlu değillerse neden aylarca içeride kaldılar deliller yetersizse?
kısacası, bir şeyi unutup unutmamak değil mesele; mesele neyi konuşup neyi "amaaan, sal awk" diyecegimize bile biz karar veremeyecek kadar büyük bir algı yönetimi ile karşı karşıya oluşumuz.
şu el kadar sözlükte bile bir takım zavallıların ne denli davranışlarına şahit oluyoruz.
kimse haddini bilmiyor mesela. bu en çok dejenere olunan konu.
senin neyi paylaşıp paylaşmayacağına, neye nasıl tepki vereceğine, ne tarafa meyilli olacağına falan her şeye karar veriyorlar ve bunun aksini yaparsan başarılı ya da başarısız sürekli bir hedef göstermenin muhattabı oluyorsunuz.
devamını gör...
16.
gündemin sürekli değişmesinin sebebidir. yoksa, bugün toplumsal tepkilerle karşılanan olaylar uzuuun yıllardan beri bu memleketin sınırlarında mevcut. hatta, daha kötüleri de vardı muhtemelen ama umursanmıyordu. insanlar kafasını çevirip hayatına devam ediyordu.
bugünlerde özellikle parmakla gösterilip, üzerine defalarca konuşuluyor. insanların daha merhametli, daha çözüm odaklı olduklarını düşünüyorsanız, kalan ömrünüz muhtemelen bayağı zor geçecek. bu olayların bugün bu kadar çok üzerinde durulmasının sebebi birilerinin cambaza bak diyor olması. biz cambaza bakıyoruz, onlar dalgasına bakıyor. win-win. birileri vicdanını rahatlatıyor, birileri kesesini dolduruyor.
bugünlerde özellikle parmakla gösterilip, üzerine defalarca konuşuluyor. insanların daha merhametli, daha çözüm odaklı olduklarını düşünüyorsanız, kalan ömrünüz muhtemelen bayağı zor geçecek. bu olayların bugün bu kadar çok üzerinde durulmasının sebebi birilerinin cambaza bak diyor olması. biz cambaza bakıyoruz, onlar dalgasına bakıyor. win-win. birileri vicdanını rahatlatıyor, birileri kesesini dolduruyor.
devamını gör...