1.
bireyin, toplumdan dışlanma korkusuyla, duygu ve düşüncelerini ifade edememesinin bilimsel açıklamasıdır. kitle iletişim teorilerinden biridir. elisabeth noelle-neumann (alman siyaset bilimci) tarafından geliştirilmiştir.
“sussam olmuyor, susmasam olmaz” diye düşünüp kendinizi frenlediğinizde; beslemeye devam ettiğiniz ve sürekli toplumun sessizliğine sitem edip farkında olmadan ateşini harladığınız sarmal, zincir.
“sussam olmuyor, susmasam olmaz” diye düşünüp kendinizi frenlediğinizde; beslemeye devam ettiğiniz ve sürekli toplumun sessizliğine sitem edip farkında olmadan ateşini harladığınız sarmal, zincir.
devamını gör...
2.
elizabeth noelle neumann'ın 1974 yılında oluşturduğu, toplumun baskın görüş karşısında susma ve tepkisizleşme durumunu açıklayan kitle iletişim modelidir.
bir toplumda ya da herhangi bir grupta farklı düşünen insanlar, aynı görüşe sahip çoğunluğa karşı ötekileştirilme, dışlanma ve baskı görme korkusu ile susar ve tepkisizleşir.
insanın bu doğası kitle iletişim araçları ile manüpile edilebilmektedir. empoze edilmeye çalışılan görüş çoğunluğun hakim görüşü olmasa bile kitle iletişim araçları kullanılarak yapılan algı yönetimi ile genel kanıymış gibi dayatıldığında toplumda suskunluk sarmalı yaratılabilir. nazi almanyasına giden süreç bu duruma sıkça örnek olarak verilse de başka örnekler de verilebilir. düşünün bakalım uzağımızda da değil.
kaynak
bir toplumda ya da herhangi bir grupta farklı düşünen insanlar, aynı görüşe sahip çoğunluğa karşı ötekileştirilme, dışlanma ve baskı görme korkusu ile susar ve tepkisizleşir.
insanın bu doğası kitle iletişim araçları ile manüpile edilebilmektedir. empoze edilmeye çalışılan görüş çoğunluğun hakim görüşü olmasa bile kitle iletişim araçları kullanılarak yapılan algı yönetimi ile genel kanıymış gibi dayatıldığında toplumda suskunluk sarmalı yaratılabilir. nazi almanyasına giden süreç bu duruma sıkça örnek olarak verilse de başka örnekler de verilebilir. düşünün bakalım uzağımızda da değil.
kaynak
devamını gör...
3.
bu kurama göre, kişiler kendi fikirlerinin azınlıkta olduğunu düşünüyorlarsa gerçek duygu ve düşüncülerini ifade etmekten kaçınıyorlar. bunun temelinde, eğer fikirlerini açıkça ifade ederlerse dışlanacaklarını düşüncesi yatıyor ve sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
devamını gör...
4.
suskunluk boş adamsan bulunmaz bir fazilettir; ancak doluysan işler değişir. bilirsin , anlatamazsın. söylersin cezalandırılırsın. nitekim boşsan suskunluk sana bir kazanım sağlayacaktır ama doluysan ölümüne kadar yaşarsın bu sarmalı da durduramazsın.
devamını gör...
5.
kitle iletişim kuramıdır. kitleleri bir arada tutan etmenlerdendir. aslında kuramda aslolan bir arada tutmak falan değildir. kuram toplulukları bir arada tutan şeyin aslında aynı şeyi düşünmeleri değil, dışlanma korkusu olduğunu söyler.
genelde toplumsal algı oluşurulurken; farklı olanı saygıyla karşılamak değil de ötekileştirerek, dışlayarak, ifşa ederek farklı fikirde olanların sindirilmesine çalışılır. böylece biraz olsun farklı düşünen bireyler toplumdan dışlanma korkusu yaşayarak fikirlerini açıklamaktan çekinirler.
sanki bilmediğimiz bir bilgiymiş gibi dursa da aslında hepimizin hayatının bir döneminde - bilerek veya bilmeyerek- muhakkak olarak yaptığıdır. günümüz toplum yapısı nazara alındığında yani bu kadar çok ötekileştirilen tarafı olan bir toplumda bunu yapmadan yaşamak imkansızdır.
halbuki toplumlar hoşgörü ile mutlu olur, mutlu olunca, daha çok çalışır, daha çok çalışınca üretir, ürettikçe gelişir, geliştikçe zenginleşir, zenginleştikçe de daha mutlu olur.
gelişmiş bir çok topluma baktığımızda; birey ve toplum ilişkisinin öncelikle özsaygı ve sonra karşılıklı anlayış temelinde geliştiğini görürüz. böyle olunca tabi özel hayat ve toplum hayatı çağdaş bir hale gelir.
(bkz: iletişim kuramları)
genelde toplumsal algı oluşurulurken; farklı olanı saygıyla karşılamak değil de ötekileştirerek, dışlayarak, ifşa ederek farklı fikirde olanların sindirilmesine çalışılır. böylece biraz olsun farklı düşünen bireyler toplumdan dışlanma korkusu yaşayarak fikirlerini açıklamaktan çekinirler.
sanki bilmediğimiz bir bilgiymiş gibi dursa da aslında hepimizin hayatının bir döneminde - bilerek veya bilmeyerek- muhakkak olarak yaptığıdır. günümüz toplum yapısı nazara alındığında yani bu kadar çok ötekileştirilen tarafı olan bir toplumda bunu yapmadan yaşamak imkansızdır.
halbuki toplumlar hoşgörü ile mutlu olur, mutlu olunca, daha çok çalışır, daha çok çalışınca üretir, ürettikçe gelişir, geliştikçe zenginleşir, zenginleştikçe de daha mutlu olur.
gelişmiş bir çok topluma baktığımızda; birey ve toplum ilişkisinin öncelikle özsaygı ve sonra karşılıklı anlayış temelinde geliştiğini görürüz. böyle olunca tabi özel hayat ve toplum hayatı çağdaş bir hale gelir.
(bkz: iletişim kuramları)
devamını gör...
6.
buna somut bir örnek olarak 2007-2016 yılları arasında, kitle iletişim araçları ustalıkla kullanılarak yapılan sindirme verilebilir.
sabah hangi gazeteyi alsan, ofiste hangi siteye tıklasan, akşam evde hangi kanalı açsan ergenekon denen şeytandan* bahseden birileri. diğer taraftaysa mantıkları ve vicdanları başka türlü seslense de 'ergenekon şeytanı' fikrini hararetle savunan bu devasa kalabalık karşısında susan; lal olmuş bir kabul içinde olan biteni seyreden milyonlar. aman ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey!
sonradan anlaşıldı ki hiç de o kadar milyon değilmiş o görüşü benimseyenlerin sayısı. bu defa da herkes hep bir ağızdan döküverdi onca yuttuğu sözcüğü. çünkü televizyondakiler de öyle yapıyordu azizim! gazeteler de, internet de seslendiriyordu o suskunlukta yutulmuş olanları. eh ağzının tadı yerine gelen ali rıza bey de bunca onaylanmış düşüncesini rahatça yazıyordu twitter'da.
sabah hangi gazeteyi alsan, ofiste hangi siteye tıklasan, akşam evde hangi kanalı açsan ergenekon denen şeytandan* bahseden birileri. diğer taraftaysa mantıkları ve vicdanları başka türlü seslense de 'ergenekon şeytanı' fikrini hararetle savunan bu devasa kalabalık karşısında susan; lal olmuş bir kabul içinde olan biteni seyreden milyonlar. aman ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey!
sonradan anlaşıldı ki hiç de o kadar milyon değilmiş o görüşü benimseyenlerin sayısı. bu defa da herkes hep bir ağızdan döküverdi onca yuttuğu sözcüğü. çünkü televizyondakiler de öyle yapıyordu azizim! gazeteler de, internet de seslendiriyordu o suskunlukta yutulmuş olanları. eh ağzının tadı yerine gelen ali rıza bey de bunca onaylanmış düşüncesini rahatça yazıyordu twitter'da.
devamını gör...
7.
suskunluk sarmalı 1974 yılında almanya-mainz’da bilim insanı elisabeth noelle neumann tarafından ortaya konulan ve toplumsal kabul durumuna açıklık getirmeyi amaçlayan bir kitle iletişim modelidir.
noelle- neumann’ın bir grup asistanı ile gerçekleştirdiği deney sonrasında ortaya çıkan sonuca göre modelin genel kabulü ”eğer bir ortamda bir grup içinde çoğunluk aynı fikirdeyse, karşıt görüşlü olanlar düşüncelerini ifade etmeye çekinir. böylece herkes aynı fikirde olmasa bile öyleymiş gibi bir ortam doğar ve oluşan suskunluk sarmalı herkesi sarar.” şeklinde özetlenebilir.
insan sosyal bir varlıktır ve bu yüzden çevresi tarafından dışlanmaktan korkar. doğası gereği çevresinden onay ve kabul bekleyen insan çevresini gözlemleyerek çevresinin geçirdiği değişim ve kabullere uyum sağlar. toplum sapkınları dışlamakla tehdit eder ve bu tehdit sosyal bir varlık olan insanda savunma mekanizmasını işleyişe geçirir.
toplumun değişmezlerine (töre/adet/ritüel) karşı gelmeyen birey (geliyorsa dışlanma riskini göze almıştır) değişebilir olan durumlarda ise toplumsal kabul adına dışlanmasına sebebiyet vermeyecek görüşün yanında durmayı seçer. yani çoğunluğun görüşüne uyar. eğer aynı toplumda kişinin kendi görüşünü sesli olarak dile getiren birileri varsa, bu bir tetik yaratır ve kişi artık kendi fikirlerini daha öz güvenli ve korkmadan dile getirir. yani sarmal sürekli bir değişim içindedir ve toplum dinamizmi ile yeniden şekillenebilir.
noelle- neumann’ın bir grup asistanı ile gerçekleştirdiği deney sonrasında ortaya çıkan sonuca göre modelin genel kabulü ”eğer bir ortamda bir grup içinde çoğunluk aynı fikirdeyse, karşıt görüşlü olanlar düşüncelerini ifade etmeye çekinir. böylece herkes aynı fikirde olmasa bile öyleymiş gibi bir ortam doğar ve oluşan suskunluk sarmalı herkesi sarar.” şeklinde özetlenebilir.
insan sosyal bir varlıktır ve bu yüzden çevresi tarafından dışlanmaktan korkar. doğası gereği çevresinden onay ve kabul bekleyen insan çevresini gözlemleyerek çevresinin geçirdiği değişim ve kabullere uyum sağlar. toplum sapkınları dışlamakla tehdit eder ve bu tehdit sosyal bir varlık olan insanda savunma mekanizmasını işleyişe geçirir.
toplumun değişmezlerine (töre/adet/ritüel) karşı gelmeyen birey (geliyorsa dışlanma riskini göze almıştır) değişebilir olan durumlarda ise toplumsal kabul adına dışlanmasına sebebiyet vermeyecek görüşün yanında durmayı seçer. yani çoğunluğun görüşüne uyar. eğer aynı toplumda kişinin kendi görüşünü sesli olarak dile getiren birileri varsa, bu bir tetik yaratır ve kişi artık kendi fikirlerini daha öz güvenli ve korkmadan dile getirir. yani sarmal sürekli bir değişim içindedir ve toplum dinamizmi ile yeniden şekillenebilir.
devamını gör...
8.
ülkenin %80lik kısmının içinde bulunduğu durum.
devamını gör...