1.
wladyslaw podkowinski'nin 1893 tarihli, nickime ilham veren tablosu.
simsiyah, cinnet getiren bir aygırın sırtına binmiş kızıl saçlı, zevkten kendinden geçmiş bir kadını tasvir eder. podkowinski tabloyu ölüm döşeğindeyken tamamlamıştır bir arkadaşının aktardığına göre. 23 nisan 1894'te, tablo ilk defa gösterildiğinde ise podkowinski bir bıçakla çıkagelmiş ve tabloyu ortadan ikiye boylu boyunca yarmış, bir sene sonra da hakkın rahmetine kavuşmuştur.
lehçede szal cinnet, uniesien ise haz(lar) demektir ki tabloyu dolayısıyla hazların cinneti (cinnetin hazları değil, eminim) şeklinde türkçeye çevirebiliriz ki kompozisyonu düşünürsek bu çeviri gayet makul bir zemine oturmaktadır.
lehçe bilen bir arkadaş varsa düzeltsin, ben ingilizce üzerinden yola çıktım.
freudyen bir bakış açısıyla yaklaşacak olursak cinnet halindeki aygır destrudo'yu, todenstreib'ı yâni ölüm içgüdüsünü, bilinçdışında saklanan yıkıcılığı temsil ederken, hazdan kendisinden geçen kadın ise libido'yu, lustprinzip'i, yâni haz içgüdüsünü sembolize etmektedir. podkowinski'nin bu iki kavramı sembolleştirip bir arada kullanmasının ardında yatan içgörü ise neredeyse mistiktir, bunun sebebini uzun uzadıya açıklardım da şimdi kafa ütülemeyeyim; yıkımın ve yaratımın koyun koyuna uyuduğu noktaların olduğunu söylemem yeterli.
devamını gör...