tam bir mal olmak

tıpta çaresi olmayan bir derttir. artık benim kaderim kabul ettim sadece üzülüyorum ve çok yoruluyorum.

ben bu kadar güzel bir başlık ile ilk tanımı daha önce bir arada görmedim.

nikentry days, man. öle düşünme bro. emin ol ole diilsindir.

gece gece aniden akla düşen derttir. öyle böyle değil, ultra mal olmak mesela.

kendi içinde muhasebe yapıp bu kanıya varan insan; kusursuz olduğunu düşünen veya kendisini sorgulamayan insandan 1000 kat evladır.
eğer başkasının 'tam bir mal''lığı söz konusu ise, vardır bir mallık herhalde.: )

patlak gözlü kurbaa furkan olmakla aynıdır.

islam çalıştayı konuşmasında marx'tan örnek vermek!

ben olmak. evet.

merhaba, yine ben. geçen hafta elimi kesmiştim. çünkü bıçak yeni ve keskindi. aslında burada akıllanmam gerekirdi. mal karı senin neyine keskin bıçak, yap kör bıçaklarla yemeğini işte. neyse, geçen yine bir bıçak gördüm. şekli harika. ay dedim benim minik ellerime ne de yakışır. aldım geldim eve. bir açtım amanın anı, diğer aldığım bıçaktan daha keskin çıktı. kurbanda koyuna yaklaştırsan nolur onu bana değdirme abi, ben kendim ölürüm diye dile gelir. normalde benim onu kilitli kasaya koyup yorganların altına saklamam lazım. çünkü bana göre değil. ama ben ne yaptım? az önce onunla soğan doğramak istedim. çünkü neden olmasın dedim. size yemin ediyorum hayatımda doğradığım en güzel soğan oldu. minicik, kusursuz. ama tabii alışmadık götte don durur mu? durmadı. elimi kestim. hak ettim ben bunu. bir hafta da bu kesiğin iyileşmesini bekleriz.

gerizekali olma durumu. evet.

#3365333 bir hafta iyileşmesini beklemek yerine kantoron yağı sürse 2. gün yarası kapanır. sarı kantoronu zeytin yağının içinde en az 6 ay bekletip satan bir yerlerden alsın, diğerleri bir işe yaramıyor.

bugün fırına bir kek atayım dedim. ooh mis gibi çırptım, çırptım ve portakal bile kattım. fırını önceden ısıtmak için içindeki fazlalık tepsi ve tavaları çıkarttım. bilirsiniz ki o fırınların içinden her şey çıkabilir. ısınsın diye kendi haline bırakmışken bir yanık kokusu geldi burnuma. fırını açmamla zehir gibi bir duman tüm mutfağı sardı. babasını düdüklediğimin fırınında çay altlığı unutmuşum. hem de örme, yün. amaaan, o koku neydi öyle. zehirlendim sandım. altlığı su dolu bir leğene atana kadar akciğerlerim söndü sandım. derhal kendimi balkona attım. dışarıya kadar da gitmiş koku. üff, neyse sonra fırını temizleyip keki attım ama ev çok kötü kokuyor. kek de umarım pişer. mal karı, baksana ne kalmış başka fırında diye. koca götümü az eğip iyice incelesem bunlar başıma gelmeyecekti.

şu an tek dileğim kekin güzel pişmesi.

mal olan bir insanla uğraşılmaz.

başkalarının söyledikleriyle hayatını şekillendirmek tam bir mallık örneği. mesela herkesin ne düşündüğünü sürekli kafanda tartmak, kendi fikirlerine ve doğrularına saygı göstermemek, işte o zaman tam bir mal oluyorsun. insanların seni nasıl gördüğüyle o kadar ilgileniyorsun ki, kendini unutuyorsun. sonra bir bakıyorsun, yıllarca başkalarının hayalini yaşarken, kendi hayatını tamamen başkalarına göre şekillendirmişsin. ama işin komik tarafı, en çok o başkaları bile senin ne yaptığına gerçekte önem vermiyor. tam bir mal olmak işte bu; başkalarına göre yaşayıp, kendi hayatını unutmak.

ay dokunmayın çok fenayımmm. kitaplıkta bir saksının altı delikmiş. geldiklerinde kontrol etmedim. geçen gün çiçekleri suladım. birine fazla su dökmüşüm. fazla su sızmış ve güzelim klasikler de suyu çekmiş. gabargabar kabarmışlar. bir aldım elime ki kitaplar ıslak. peteğin üzerine koydum kurusunlar diye. üzerinden asfalt silindiri bile geçse onlar düzelmez. özür dilerim sophokles, özür dilerim balzac, özür dilerim moliere ve özür dilerim dostoyevski.

farkındalık olunca bünyenin ara ara tespit ettiği gerçek. dilin kısıtlamalarından bir tanesi.

gazoz icmeme durumu. evet.

bir de halka mal olmak var. toplum için önemli bir kişi olmak, topluma faydalı olan anlamlarında. yakın tarih için örneğin barış manço, kemal sunal, atatürk denilebilir.

ayrıca halka mal olmanın başka bir yönü de var. açıklamaya gerek yok. iki foto yeterli:

selam. bugüne de ben baya mal gibi başlamış olabilirim. nasıl bir kafa ile uyandım bilmiyorum. gözümü zor açtığımdan anlamam lazımdı ama anlayamadım. geç kalıyorum diye on dkka içerisinde hazırlandım çıktım. on dkka.

dolmuştayım, diyorum hava neden hala karanlık. bakıyorum. saate bakıyorum geç kalacağım galiba falan derken.

saatin 07:07 olması artık bana bir aydınlanma yaşattı. daha servisin gelmesine bir saat vardı. haydeeeeee.

inanamıyorum arkadaşlar. inanamıyorum inanamıyorum. hava çok soğuk. ellerim buz kesti. en yakın starbucksa sığındım.

bugün de böyle başlasın. şaka gibi ama evet.

neyse canım sağolsun.