tanrıya günah sildirmek vs hesap gününe inanmamak

aslında kur'an'a göre tevbe etmek
kötülükten tamamen vazgeçip zulmün karşılığını karşıya ödemeden mümkün değildir. kısas ayetleri bunu destekler. iş böyle neticelense de bağışlanmak mahşere kalmıştır. böylece hayatın bir döneminde yanlış yollara sapmış insanlara " çık gel " mesajı verilir.

lakin geleneğin ortaya koyduğu riayetlerde ; iki namaz arasında, cum'a sağatında, hacda, zikirde, abdestte günahların silinmesi vardır, evet.

mahşerde hesaba çekilmeyeceğine inananlar için, dünyada vicdanları ve yaşadığı devletin kanunlarından başka caydırıcılık kalmıyor gibi.

hesap vermeyeceğine inanan insan zimetlisini çaldırdığı zaman " yer değiştirme" felsefesine uyar mı? zinadan, fayizden, lüksten, yalandan, gıybetten, akıl giderici madde kullanımından, torpilden, rüşvetten, işçi hakkından, emek hakkından korunur mu, korunmaz mı izleyelim? kanunlar ve yasalar, vicdanı kendine engel olmayan insanların taşkınlıklarını engellemek içindir. mahşer inancı da aynen beyledir. zalimler cezalandırılır, sorumluluk bilinci sahipleri ödüllendirilir.

o hesap günü gelecek aga. beni üzenlerin, hayatımdan çalanların hepsi tek tek karşıma çıkacak. yok öyle yağma.
bu hayatta yapılanların bedeli ödenecek! o kadar!

son paragrafı anlamadım yorum yok.