tarihin ciddi ciddi tekerrürden ibaret olduğu gerçeği

bütün dünyada geçerli olan durum.

mağduriyet sonrası güç
güç sonrası baskı
baskı sonucu mağduriyet
mağduriyet sonucu başka bir güç

yaradılışın temel kanunudur. yükselen yıkılır, ezilen yükselir. kıyamete kadar böyle devam etmesi de muhtemeldir.

insanlar hatalarından ne zaman ders almayı öğrenirse bu gerçekten uzaklaşır.

tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi..
(bkz: mehmet akif)

tarih tekerrür etmez, devam eder. çünkü tarihi olaylar zamanın akışı içerisinde değerlendirildiğinde etkileri sürekli olgular gibidirler. tekrar eden şey insan faaliyetleridir. benzer olayların meydana gelmesi, tarihin tekrarı ile değil; insanın aynı olayı meydana çıkaracak faaliyetleri tekrar etmiş olması ile açıklanmalıdır.

böyle düşünmemizi sağlayan şey bilincimizin algılarken işi kolaylaştırmak için sınıflandırma(kategorilendirme) yapmasıdır. bunun yanında benzetmeler yaparak daha da rahatlaştırır algılamamızı. tekrar ediyor dediğimiz şeyler sadece bizim bilişsel tembelliğimizin farklılıkları yok sayma halidir.

düzeltme yapılması gereken bir savdır. yenisi şu olabilir: az gelişmiş ülkelerde tarih tekerrürden ibarettir.

okumuş insanın hali başka oluyor. insanlık dönüp dolaşıp hep aynı mallıkları yapıyor dememiş de tarih tekerrürden ibarettir demiş. gerçek gibi gerçek.

bunun altında yatan sebeplerden biri barış antlaşmaları bence. bu antlaşmaları yapanlarla, yıllar sonra bu antlaşmalar bittiğinde başta olan kişiler aynı olmadığından anlaşmazlıklar çıkıyor. daha çok devletlerin egosu, halkın refahından önce gelir gibi. onlar için en azından. aynı hatalar yapılır, benzer sonuçlar ortaya çıkar. hatta atalarımızdan bilge kağan bunun için çin’in ipeğine aldanmayın, prensesleriyle evlenmeyin demiş ya! kimse de dinlememiş maalesef.

tarih tekerrür eder. burada kastedilen şey sebep sonuç ilişkileri fazla değişken değildir. sizden önce birinin yaptığı bir aptallığı siz de tekrarlarsanız farklı bir sonuç beklememek gerekir. lakin bu tekerrürü önlemenin de pek yolu yok.
çünkü tarihi muzafferler yazar. ve çoğu zafer karşı tarafın hataları yüzünden kazanılır. ama tarih yazıcıları şanlı zafer hikayelerini anlatırken öte tarafın zaaflarından bahsetmeyi zaferlerinde leke olarak görürler. bu nedenle de bir yığın aptallık tarihe geçmez. unutulur gider. böyle olunca da tekrarlanıp durur.

kesinlikle tam olarak katılmadığım önerme.
önermeden ileri gidemez yani. bilimsel açıdan, bu böyledir diye damga vurulamaz.
ne tekerrürü arkadaş? bir fatih sultan, bir mustafa kemal daha gelecek mi sanıyorsunuz?
tekerrüre sebep olarak dinazorların neslinin tükenmesine neden olan gök cisimlerinden birinin dünyaya düşmesi gösteriliyor ise, işte o zaman katılırım bu görüşe.
o olacak çünkü, biliyorum.

yukarıda da söylenmiş, biz sürekli ileri gidiyoruz efendim, sürekli ileri. birikimli bir şekilde.
sayın cem karaca'nın dediği gibi, gidiyoz kıyamete.

ne kadar tanıdık bir hikaye değil mi?

sonuçta toplumların da karşılaşabilecekleri durumlar bir şekilde benzer şeyler olacaktır. benzer yanlışlar yapılması basit bir tekrar değildir. trafik kazaları ve kaza nedenleri de benzer ve sınırlı.. kazalar sürekli tekerrür mü ediliyor.. (niye norveçte tarih tekerrür etmiyor da ortadoğuda tekerrür ediyor. meteorolojik engel mi var.)

tarih, akıllanmayan toplumlarda tekerrür eder ve coğrafyaya göre değişir.

hep ayni sey iste. monoton.

tarih canlı bir olgu değildir dolayısıyla tekerrür edemez. sadece yönetici konumunda bulunan kişiler, tekrar etmesi adına sistematik ve uzun süreli, istikrarlı adımlar atarlarsa, bu bahsettiğiniz olgu meydana gelir. dünya tarihine şöyle bir göz attığınızda, herhangi bir ülkenin kendi tarihini tekrar ediyor olmasını "çöküş" olarak görebilirsiniz. "tekrar" iyi değildir.