1.
devamını gör...
2.
(bkz: geldikleri gibi giderler)
devamını gör...
3.
devamını gör...
4.
ingiltereyi cezalandıracağım !
- mustafa kemal atatürk.
şu çapta bir lafı edebilecek ( hele hele elinde doğru düzgün bir ordu bile yokken ) bir insan tarihte zor bulursunuz.
- mustafa kemal atatürk.
şu çapta bir lafı edebilecek ( hele hele elinde doğru düzgün bir ordu bile yokken ) bir insan tarihte zor bulursunuz.
devamını gör...
5.
1934 yılında mussolini, iyice şımarmış, antalya'nın italyanlara verilmesi gerktiğini söyleyerek tehditler savurmaya başlamıştı. ayrıca italyan öğrencilerine roma'daki türk elçiliği önünde gösteri yaptırtıyor; antalya'yı istiyoruz diye avaz avaz bağırttırıyordu.
atatürk, o günlerde bir akşam italyan büyükelçisinin ankara palas'ta yemek yemekte olduğunu duyunca, onun yanındaki masayı kendisine hazırlamalarını emretti ve birkaç dakika sonra oraya gitti. büyükelçi ile selamlaşıp yerine oturdu fırsatı kaçırmada herkesin duyması için tercüman aracılığı ile yüksek sesle ona hitap etti:
- antalya'yı istiyormuşsunuz. antalya, bizim italya'daki elçimizin cebinde değil ki, çıkarıp size versin. antalya buradadır, anadolu'da? niçin gelip almıyorsunuz? ekselans duce'ye( mussolini'ye) bir teklifim var:
ordusunu göndersin, dövüşelim. kim kazanırsa antalya onun olur.
büyükelçi:
- bu bir savaş ilanımı ekselans? diye sordu.
- hayır. ben burada herhangi bir vatandaş gibi konuşuyorum. türkiye adına savaş ilanına sadece türkiye büyük millet meclisi yetkilidir. ama şunu da hatırlatayım: büyük millet meclisi, zamanı gelince, benim gibi basit yurttaşların duygularını da göz önüne alır.
büyükelçi yemeğini bitirmişti. atatürk'ü selamlayıp, tek kelime söylemeden ankara palas'ı terk etti.
mussolini'nin hala aynı saçmalıklara devam ettiği görülmekte idi. sanki, atatürk'ün o sözlerine cevap vermek istiyormuşçasına, rodos adasına asker yığmaya başladı.
birkaç ay sonra da italyan büyükelçisi, cumhurbaşkanımızla görüşmek üzere randevu istedi. belki hükümetinin bir notasını, bir ültimatomunu o'na vermek niyetinde idi.
atatürk, elçiyi günlük kostümü ile kabul etti.
fakat, daha onun konuşmasına fırsat bırakmadan :
- bana on dakika müsaade etmenizi rica ederim, diyerek yandaki odaya geçti.
on dakika sonra atatürk, mareşal üniformasını ve çizmelerini giymiş olarak elçinin yanına döndü ve:
-buyurun, şimdi sizi dinliyorum, dedi.
italyan büyükelçisi, afallamış gözlerle o'na baktıktan sonra, kekeleye kekeleye şunları söyleyebildi:
- ekselanslarına, duce'nin selamlarını ve iyi dileklerini takdim etmek için rahatsız etmiştim.
başka tek laf etmeden çıktı, gitti.
ertesi gün mussolini, rodos'daki askerlerini geri çekmiş bir daha da antalya'nın adını ağzına almamıştır.
atatürk, o günlerde bir akşam italyan büyükelçisinin ankara palas'ta yemek yemekte olduğunu duyunca, onun yanındaki masayı kendisine hazırlamalarını emretti ve birkaç dakika sonra oraya gitti. büyükelçi ile selamlaşıp yerine oturdu fırsatı kaçırmada herkesin duyması için tercüman aracılığı ile yüksek sesle ona hitap etti:
- antalya'yı istiyormuşsunuz. antalya, bizim italya'daki elçimizin cebinde değil ki, çıkarıp size versin. antalya buradadır, anadolu'da? niçin gelip almıyorsunuz? ekselans duce'ye( mussolini'ye) bir teklifim var:
ordusunu göndersin, dövüşelim. kim kazanırsa antalya onun olur.
büyükelçi:
- bu bir savaş ilanımı ekselans? diye sordu.
- hayır. ben burada herhangi bir vatandaş gibi konuşuyorum. türkiye adına savaş ilanına sadece türkiye büyük millet meclisi yetkilidir. ama şunu da hatırlatayım: büyük millet meclisi, zamanı gelince, benim gibi basit yurttaşların duygularını da göz önüne alır.
büyükelçi yemeğini bitirmişti. atatürk'ü selamlayıp, tek kelime söylemeden ankara palas'ı terk etti.
mussolini'nin hala aynı saçmalıklara devam ettiği görülmekte idi. sanki, atatürk'ün o sözlerine cevap vermek istiyormuşçasına, rodos adasına asker yığmaya başladı.
birkaç ay sonra da italyan büyükelçisi, cumhurbaşkanımızla görüşmek üzere randevu istedi. belki hükümetinin bir notasını, bir ültimatomunu o'na vermek niyetinde idi.
atatürk, elçiyi günlük kostümü ile kabul etti.
fakat, daha onun konuşmasına fırsat bırakmadan :
- bana on dakika müsaade etmenizi rica ederim, diyerek yandaki odaya geçti.
on dakika sonra atatürk, mareşal üniformasını ve çizmelerini giymiş olarak elçinin yanına döndü ve:
-buyurun, şimdi sizi dinliyorum, dedi.
italyan büyükelçisi, afallamış gözlerle o'na baktıktan sonra, kekeleye kekeleye şunları söyleyebildi:
- ekselanslarına, duce'nin selamlarını ve iyi dileklerini takdim etmek için rahatsız etmiştim.
başka tek laf etmeden çıktı, gitti.
ertesi gün mussolini, rodos'daki askerlerini geri çekmiş bir daha da antalya'nın adını ağzına almamıştır.
devamını gör...
6.
tarihte bazı diyaloglar vardır ki, bir tarafın söylediği söz, karşı tarafı dumura uğratır. ulu önder mustafa kemal atatürk'ün kral edward ile gerçekleştirdiği şu diyalog bu konuşmalara örnektir:
kral edward istanbu'a geldiği zaman, yatından bir motora binerek dolmabahçe sarayı'na yanaşır. atatürk de rıhtımda onu beklemektedir. deniz dalgalı olduğundan, kralın bindiği motor, sürekli inip çıkmaktadır. imparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada, eli yere değerek tozlanır.
o sırada atatürk elini uzatmış bulunduğundan, kral da ona elini uzatmadan önce mendiline silmek ister. ama atatürk hemen devreye girer ve:
''yurdumun toprağı temizdir, o elinizi kirletmez.'' diyerek kralı elinden tutup rıhtıma çıkarır.
kaynak.
kral edward istanbu'a geldiği zaman, yatından bir motora binerek dolmabahçe sarayı'na yanaşır. atatürk de rıhtımda onu beklemektedir. deniz dalgalı olduğundan, kralın bindiği motor, sürekli inip çıkmaktadır. imparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada, eli yere değerek tozlanır.
o sırada atatürk elini uzatmış bulunduğundan, kral da ona elini uzatmadan önce mendiline silmek ister. ama atatürk hemen devreye girer ve:
''yurdumun toprağı temizdir, o elinizi kirletmez.'' diyerek kralı elinden tutup rıhtıma çıkarır.
kaynak.
devamını gör...
7.
(bkz: one minute)
devamını gör...
8.
timur:
"... senin gibi babamızdan ülkeler tevarüs etmiş değiliz. aklını başına topla..."
"... senin gibi babamızdan ülkeler tevarüs etmiş değiliz. aklını başına topla..."
devamını gör...
9.
devamını gör...
10.
lise defterinde, kendisine dalga amaçlı atılan basket topunu, tek eliyle tutup smaç basan mehmet'in (sarp leventoğlu) yaptığı ayardır.
buyrun
buyrun
devamını gör...
11.
bir rivayete göre iran şahı, yavuz sultan selim’e mücevherlerle dolu bir sandık gönderir. sandık açıldıkça değerli eşyalar çıkar ve değişik kokular. iran şahı, meğer sandığın dibini dışkı ile doldurmuş. yavuz sultan selim bu harekete yanıt olarak hemen gül kokulu lokumlardan hazırlatır ve elçi ile iran şahı’na gönderir. şah lokumları yer ve dibindeki not ile karşılaşır. o notta şöyle yazmaktadır.
'herkes yediğinden ikram eder.'
'herkes yediğinden ikram eder.'
devamını gör...
12.
çok komik olcak ama kimse bundan neden bahsetmemiş ona şaşırdım tabiki en büyük ayar "one munite" insanlar aleminin, tarihin en büyük ayarı budur.
(ironi)
(ironi)
devamını gör...
13.
devamını gör...
14.
şah ismail yavuz'un sarayına kutuda "dışkı" gönderiyor. yavuz ise cevap olarak "türk lokumu" gönderiyor ve not ekliyor "herkes kendi yediğini ikram eder..." daha kral ayar gelir mi sanmam....
devamını gör...
15.
hz. muhammed mekke'nin fethi sırasında belki de en büyük oyunu oynamıştır. o zamanlarda askeri birlikler ateş yakarken 10 kişi bir ateş şeklinde yakalarmış. hz. muhammed her bir kişinin bir ateş yakmasını emretmiş bu sayede ordu katlanarak büyük görünmüş. sabahında ise mekke kan dökülmeden teslim olmuş.
devamını gör...
16.
mahkemede “maymuna dönmüşsün” diyen hakime, necip fazıl’ın arkasını dönerek “şimdi de duvara döndüm” demesi.
devamını gör...
17.
nazım hikmet bursa cezaevindeyken bir gün ; adalet bakanlığından cezaevini denetlemeye bir müfettiş gelir. bir kaç günlük denetimden sonra müdüre ' nazım da buradaymış çağır da görelim kimmiş neymiş ?' der. nazım'ı odaya getirirler müfettiş nazım'a oturacak yer dahi göstermez uzun bir süzme ve kısa bir konuşma ardından yalnızca 'gidebilirsiniz' der. nazım hikmet tam kapıdan çıkacakken müfettiş'e 'ömer hayyam'ı duydunuz mu ? ' diye sorar. müfettiş hemen atılır 'kim duymaz hayyam'ı ' nazım hikmet 'hayyam zamanında iran hükümdarı kim ?'diye sorduğundaysa müfettiş sessiz kalır. nazım konuşmasını sürdürür' görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin adalet bakanı'nı ve sizi kimse anımsamayacak' der çıkar.
devamını gör...
18.
devamını gör...
19.
''baba, eğer padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz, yok eğer padişah ben isem size emrediyorum gelip ordunun başına geçiniz"
''istanbul erkek lisesi'nde düzenlenen mezuniyet töreninde, öğrenciler okul müdürü konuşma yaptığı sırada protesto için sırtlarını döndü. mezun olan öğrenciler ayrıca bir de bildiri yayınladı.'' 2016
''istanbul erkek lisesi'nde düzenlenen mezuniyet töreninde, öğrenciler okul müdürü konuşma yaptığı sırada protesto için sırtlarını döndü. mezun olan öğrenciler ayrıca bir de bildiri yayınladı.'' 2016
devamını gör...
20.
tarihteki en muazzam ayarlardan birisi...
allahın ; kafirlikte çok ileri giden insanların tümünü helak edip ; yeni bir toplum yaratmasıdır.
bunun adı ; nuh tufanıdır.
hud suresi.
40 - nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman nuh'a dedik ki: "her hayvan türünden erkekli dişili ikişer eş ile haklarında helâk hükmü verilmiş olanları hariç olmak üzere, aileni bir de iman edenleri gemiye al!" zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı.
insanlar bu dünyada iki kere çoğalmışlardır.
birincisi ademden çoğalan insanoğlu.
ikincisi nuhun gemisindeki pek az insandan çoğalan insanoğlu.
bence tarihteki en büyük ayarlardan birisi nuh tufanıdır.
allahın ; kafirlikte çok ileri giden insanların tümünü helak edip ; yeni bir toplum yaratmasıdır.
bunun adı ; nuh tufanıdır.
hud suresi.
40 - nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman nuh'a dedik ki: "her hayvan türünden erkekli dişili ikişer eş ile haklarında helâk hükmü verilmiş olanları hariç olmak üzere, aileni bir de iman edenleri gemiye al!" zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı.
insanlar bu dünyada iki kere çoğalmışlardır.
birincisi ademden çoğalan insanoğlu.
ikincisi nuhun gemisindeki pek az insandan çoğalan insanoğlu.
bence tarihteki en büyük ayarlardan birisi nuh tufanıdır.
devamını gör...
"tarihteki muazzam ayarlar" ile benzer başlıklar
muazzam
3