tarihteki muazzam ayarlar

bir gün fuzuli ile ruhi yolda yürürken, ruhi gördüğü bir köpeği işaret ederek fuzuliye "bu köpek buraya fuzuli" demiş. bu sözün altında kalmak istemeyen fuzuli ise ruhi'ye "ez onu da çıksın ruhi" demiş.

(gerçekliğinden emin değilim, nereden duyduğumu da bilmiyorum ama çok hoşuma giden karşılıklı güzel bir ayar.)

atatürk 13 kasım 1918 günü öğle saatlerinde trenle istanbul’a geldikten sonra, haydarpaşa garı’ndan bindiği ‘kartal’ istimbotuyla galata’ya doğru giderken, işgal donanmasının arasından geçer. bu geçiş sırasında yaveri cevad abbas’ın ağladığını gören mustafa kemal paşa'nın, büyük kararlılıkla söylediği “geldikleri gibi giderler” sözü, kurtuluş savaşı’nın ilk işaret fişeğini ateşler...
-yeniçağ gazetesi

24 ayar.

boksun büyük efsanesi mike tyson'ın kendisini tedirgin etmeye, germeye çalışan bir muhabire karşı sarf ettiği; "i'll fuck you 'til you love me" cümlesi bunlardan birisidir.

yıldız tilbenin ibrahim tatlısese verdiği ses ayarı…

bugün bir tanesi yaşanan unutulmaz ayardır.

balotelli unutulmaz bir ayar vermiştir. sergen yalçın seneler önce futbol yorumlarken balotelliye beyni yok diyor. bugün balotelli beşiktaşa gol atıp beynini işaret ediyor. nefis bir gol atıp beynini işaret ediyor.

geldikleri gibi giderler!

kendilerine ait ayarı olmayanlar başkalarının ayarlarıyla teselli bulur.

ben ananın olduğu tarafa gidiyorum!

bir söyleşide duygu asena nazım hikmete kartpostal yazarı der ve can yücel’den o ünlü ayar gelir "kart sensin postalda sana girsin"

kendisini sorduğu soru ile küçük düşürmeye çalışan bir adam ile mehmet akif arasında geçen bir diyalogdur.
+ baytarsınız değil mi ?
- evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

"maymun soyundan gelen atalarım olduğu için değil, elindeki zenginlikleri gerçeği karartmak için kullanan bir insanla akraba olduğum için utanıyorum."
thomas huxley

fatih’in doğu roma elçisi’ne verdiği ayardır:
benim gücümün ulaştığı yere, sizin hayalleriniz ulaşamaz.

yolun yolumuzdur büyük atatürk.

rivayete göre ünlü filozof diyojen bir fıçının içinde yaşamaktadır. bir gün diyojen'in şöhreti büyük iskender'in kulağına kadar gider. büyük iskender bu adamı merak edip adamlarıyla beraber ziyaretine gider. büyük iskender bu büyük filozofun fakirliğine acır ve "dile benden ne dilersen." der. diyojen, adamlarıyla beraber başında dikilip güneşini engelleyen büyük iskender'e fıçısının içinden bakarak "gölge etme başka ihsan istemez." der.

nef'i'nin tahir efendi için söylediği dörtlük bunlardan biridir.

''tahir efendi bana kelp demiş,
iltifatı bu sözde zâhirdir,
malikî mezhebim benim zira,
itikadımca kelp tahirdir.''

nef'i bu dörtlükte tevriye yapmış, hem mezhebine göre köpeğin temiz olduğunu hem de asıl köpeğin tahir efendi'nin kendisi olduğunu söylemiştir.

altından kalkılamayacak zekice cevaplar.

2-3 tane yazayım en beğendiklerimden.

***

neyzen tevfik askerde gizli gizli içki içmenin yolunu bulur: tuvalette içmektedir. komutan, içki yasak olduğunu halde neyzen'i sürekli içkili görünce dayanamayıp onu takip etmeye başlar. bakar ki neyzen gizli gizli, şüpheli hareketlerle tuvalete giriyor çıkıyor... sonunda komutan çat kapı dalar içeriye ve neyzen'i yakalar. neyzen, hayatında cevap veremediği tek ayarı orada yediğini söyler. şöyle der komutan çünkü:
"buldun mezeyi, içersin tabii!.."

***

ressam picasso, guernica adlı tablosunda almanya ve italya'nın da parmağı olan iç savaşı anlatmıştır. tabloda acı çeken bir sürü insan tasvir edilmiştir. günün birinde alman bir general tabloyu gördüğünde ona "bunu siz mi yaptınız?" diye sorar. picasso'nun cevabı tokat gibidir: "hayır efendim. siz yaptınız."

***

aşağıdakinin doğruluğundan emin değilim ama yazayım yine de.

turgut özal, erdal inönü ile havaalanında karşılaşır ve ''erdal bey, sizi gören ülkede kıtlık var sanır.'' der. erdal inönü cevap verir: ''sizi gören de ülkedeki kıtlığın nedenini anlar.''

birgün uzun hasan, fatih sultan mehmete bir elçi yolluyor. elçi fatihe:" on yıllardır bize ödemediğiniz haracı almaya geldim(2000 duka), uzun hasan bey timur'un halefidir" diye bir söylemde bulunur. fatih sultan mehmet, uzun hasan'ın ankara savaşı göndermesin de bulunduğunu anlamıştı. sonra elçiye şunları söylemiştir:" ben bayezid'in halefiyim. o timur ise ben bayezid'im. ben üstüne yürür isem selefi dahi beni durdurmaz. haydi siz rahatça gidiniz. gelecek yıl ben kendim gelirim, borcumu öderim." bu söylemden sonra uzun hasan korkudan fatihin sarayına annesi sara hatunu yollamıştır(sonrasında fatih sultan mehmet, sara'ya ana diyecek kadar yakın oluyor). yollamasının bir diğer sebebi fatih'in trabzon seferine çıkacak olmasıdır. e dolayısı ile trabzon düşerse sırada ki hedef kendisidir. bunu bildiği için böyle bir politika işlemişse de fatih'in yine inadı tutmuş, trabzonu almıştır.

geldikleri gibi giderler! cümlesidir.