amerikan bir koç olan lasso, londra'ya afc richmond takımını yönetmek için gider. imdb: 8.9
oyuncular:
jason sudeikis
hannah waddingham
jeremy swift
phil dunster
brett goldstein
brendan hunt
nick mohammed
juno temple
jason sudeikis
hannah waddingham
jeremy swift
phil dunster
brett goldstein
brendan hunt
nick mohammed
juno temple
7 primetime emmy olmak üzere toplam 67 ödül almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "momothedog" tarafından 08.10.2021 14:09 tarihinde açılmıştır.
1.
7 emmy ödüllü, apple tv+ dizisi. bir futbol dizisi gibi gözükse de kesinlikle değil. zaten futbol takımının başına getirilen ted lasso futboldan anlamıyor, ne kadar ilgili siz düşünün. insan ilişkilerini güzel yorumlamışlar. "after life" dizisine benzer bir yapısı var. ekşi'de bir yazar "ted is the person we all wish we could be" yorumunu yapmış. diziyi izleyenlerin, neden diziyi, hatta ted'i çok sevdiğini özetleyen bir yorum.
rotten tomatoes puanı %95
rotten tomatoes
kazandığı ödüller
rotten tomatoes puanı %95
rotten tomatoes
kazandığı ödüller
devamını gör...
2.
başrolünde jason sudeikis'in yer aldığı apple+ 'da yayınlanan amerikan sitcom televizyon dizisidir. bugün yayınlanan bölümüyle birlikte 2.sezonu sona erdi. dizi o kadar sevildi ki ilk sezon bitmeden 2. sezonu, 2. sezonun çekimlerine başlanmadan 3. sezonu onaylandı.
bu diziyi her cuma yüzümde gülümsemeyle uyanacak kadar benimsedim. çok farklı bir havası var; her karakter özenle oluşturulmuş. karakterlerle alakalı en güzel kısım ise dizi içerisinde o karakterin bir karar vermesi gerektiğinde ya da bir olaya karşı reaksiyon göstermesi beklendiğinde tüm izleyiciler aynı kararı ya da tepkiyi vereceği konusunda hem fikir oluyor. o kadar benimsetiyorlar yani karakterleri ve karakter gelişimini.
dizi de ted lasso karakterini canlandıran jason sudeikis gerçek hayatında da ted lasso gibi bir karakter olmalı. yoksa bir rolü bu kadar benimsemek için aşırı sağlam oyunculuk ve empati yeteneğinin olması gerekiyor. ayrıca ana karakterin diziye dahil bütün karakterlerin hayatlarına ufak da olsa dokunuşlar yapıyor olması mükemmel! mesela her sabah patronuna kek getirmesi, kendisini aleyhine yazı yayınlayan gazeteciye saygı gösterdiğini belli etmesi, her futbolcunun kişisel sorunlarını çözmeleri için onlara hissettirmeden yol göstermesi...
sadede gelecek olursak başlayayım mı diye tereddüt eden arkadaşlar mevcutsa bu durum beni baya üzer. geç bile kalmışsınız der, ivedilikle açıp izlemelerini öneririm.
ps: juno temple seni yerim.
bu diziyi her cuma yüzümde gülümsemeyle uyanacak kadar benimsedim. çok farklı bir havası var; her karakter özenle oluşturulmuş. karakterlerle alakalı en güzel kısım ise dizi içerisinde o karakterin bir karar vermesi gerektiğinde ya da bir olaya karşı reaksiyon göstermesi beklendiğinde tüm izleyiciler aynı kararı ya da tepkiyi vereceği konusunda hem fikir oluyor. o kadar benimsetiyorlar yani karakterleri ve karakter gelişimini.
dizi de ted lasso karakterini canlandıran jason sudeikis gerçek hayatında da ted lasso gibi bir karakter olmalı. yoksa bir rolü bu kadar benimsemek için aşırı sağlam oyunculuk ve empati yeteneğinin olması gerekiyor. ayrıca ana karakterin diziye dahil bütün karakterlerin hayatlarına ufak da olsa dokunuşlar yapıyor olması mükemmel! mesela her sabah patronuna kek getirmesi, kendisini aleyhine yazı yayınlayan gazeteciye saygı gösterdiğini belli etmesi, her futbolcunun kişisel sorunlarını çözmeleri için onlara hissettirmeden yol göstermesi...
sadede gelecek olursak başlayayım mı diye tereddüt eden arkadaşlar mevcutsa bu durum beni baya üzer. geç bile kalmışsınız der, ivedilikle açıp izlemelerini öneririm.
ps: juno temple seni yerim.
devamını gör...
3.
emmy den sonra dikkatimi çekip izlediğim dizi, gerçekten muhteşem, jason sudeikis bu rol için biçilmiş kaftan, ayrıca maskülen de sevebildiğimi fark etmemi sağlayan hannah waddingham 'a * teşekkürü bir borç bilirim. tüm karkterler harika hiçbiri sırıtmıyor, bu niye burda demiyorsun. başlasam mı acep diye düşünenler için (bkz: su harika sende gelsene) diyorum.
devamını gör...
4.
başrollerini jason sudeikis, hannah waddingham, jeremy swift, phil dunster, brett goldstein, brandan hunt, nick mohammed ve juno temple'ın paylaştığı dizi 2 sezon* olup, bir bölümü ortalama 30 dakikadır.
ted lasso amerikan futbolu koçudur ve ingiltere premier lig'de oynayan richmond futbol takımı'nda teknik direktörlük yapmak için teklif alır. dizi, amerikan futbolundan başka futbol bilmeyen ted lasso'nun ingiltere'deki futbol macerasını konu alır.
ted lasso: richmond futbol takımı'nın yeni teknik direktörüdür. optimist kelimesinin sözlük anlamıdır, takımı bir arada tutmaya çabalar.
rebecca welton: richmond'ın sahibidir, ted lasso'ya teknik direktörlük teklif etmiştir.
higgins: futbol operasyon müdürüdür, rebecca welton'ın emrinde çalışır.
jamie tartt: forvet oyuncusudur, takımın en skorer ismidir. egoist ve kendini beğenmiştir.
roy kent: orta saha oyuncusudur, takımın kaptanıdır. yaşı büyüktür, jamie'den hoşlanmaz.
koç beard: ted lasso'nun en yakın arkadaşıdır ve ingiltere'ye beraber gelmişlerdir, takımın koçlarından biridir.
nathan: takımın malzeme direktörüdür.
keeley jones: futbolculardan biriyle çıkan bir modeldir. açık sözlüdür, sözünü sakınmaz.
dizi ile ilgili spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.
uzun süre izlemeye ara verdiğim amerikan/ingiliz yapımları içinde bana ilaç gibi gelmiştir. izleme maceram tamamen twitter önerilerimde karşıma çokça çıkmasından sonra bir gün "neymiş ki bu? nedir bu dizinin hikmeti?" diye sorgularken kendimi birden izlerken buldum. izlemeden önce dizi hakkındaki tek bilgim adıydı, konusunu diziyi izlerken öğrendim ve çok sevdim.
öncelikle dizi 30 dk, konusu hızlı akıyor ve izlerken asla sıkmıyor. ted lasso, bizim bildiğimiz anlamda futboldan zerre anlayan bir koç değil ki kendisi aslen amerikan futbolu koçu ve afk richmond'dan gelen teklif üzerine arkadaşı koç beard ile beraber kendisini ingiltere'de buluyor. afk richmond, premier lig'de orta sıralarda ve lige tutunmaya çalışan bir takım dolayısıyla başta ingiliz basını ve takımın taraftarları bu duruma çokça itiraz ediyorlar. tam bu noktada amerikan ve ingiliz kültürü çatışmasına şahit olmak büyük keyif veriyor. aynı dili konuşup bir o kadar farklı olan kültürlerin çatışmasını yansıtma şekillerini çok sevmiştim.
dizi klişeler üzerine kurulu değil, bu yüzden "ingiliz futbolu hakkında bir fikri olmayan amerikan futbolu koçu bir ingiliz takımın başına geçirilse ne olurdu?" sorusunun cevabı ted karakterinde birisi için tam olarak dizinin anlattığı şekilde olurdu diye düşünüyorum. ted, kazanmaya inanan bir koç değil ama takımın ligde kalması için kazanması gerekli, dizide bu durumun getirdiği çatışmaya sıkça şahit oluyorsunuz.
diğer karakterlere geçmeden önce ted hakkında bahsetmek istediğim bir diğer şey ise futbol dışındaki kendi içindekiler. spoiler vermeden şöyle diyebilirim ki dizi ted'şn yaşadığını duygu durumlarını o kadar iyi anlatmış ki "ya bu ne saçma şey, böyle olur mu?" diyemedim hiç bir şekilde çünkü evet o şartlarda o şeyler o şekilde olurdu. hepimiz farklı bireyler olsa da ortak bir noktada birleştiğimiz bazı noktalar var ve o bazı durumlar da öyle işte.
ted panik atak geçirdiğinde ister istemez kendi deneyimlerim aklıma geldi. evet o anda öyle oluyorsunuz, beyniniz bir anlığına çalışmayı unutuyor ve sadece oradan kaçmayı istiyorsunuz.
diziyi izlerken bazı karakterlerin gelişimini, bazı karakterlerin ise geriye doğru gelişimine* şahit oluyorsunuz. en sevdiğim karakter gelişimi rebecca idi kesinlikle, karakteri gelişirken o gücünden ve asaletinden hiçbir şey kaybetmedi. independent'dan trent crimm için ufak bir parantez açmam gerekirse dizide en sevdiğim gazeteci, yazılarını yazarken dürüst ve adil olması kendisine hayran bırakmıştır yazmadan geçemedim.
yazımı senden bahsetmeden bitiremezdim yılan nate. bunca zaman izlediğim dizi ve filmlerde nefret ettiğim karakterlerin bir listesi var ve sen 2. sıradasın*. nate başlarda takımın getirini götürünü yapan bir karakterken zamanla ted'in önerisiyle yardımcı koç oluyor ve kendini bir halt sanmaya başlayıp kendi altındakilere zorbalık yapmaya başlıyor. eskinin mazlumları yeninin zorbaları diye bir söz gibi bir şey var ve nate için yazılmış olmalı. nate sen kelimenin tam anlamıyla aşağılık kompleksleri olan ezik birisin, hain herif.
3.sezondan tek dileğim bu eziğin taktiklerinin bir tarafında patlaması, sonuçta başka takımın teknik direktörü artık.
dizinin jeneriğini mumford and sons grubundan marcus mumford yapıyor, aynı jeneriği 2 sezonun bir bölümünde jeff tweedy seslendiriyor. iki versiyonunu da ayrı ayrı dinlemeyi seviyorum çünkü biri enerjimi yüksek tutarken bir diğeri dinlendiriyor.
marcus mumford versiyonu
jeff tweedy versiyonu
yazı uzun oldu o yüzden toparlamam gerekirse eğer hızlı akan, güldüren, düşündüren; futbol hakkında bir parça bir şey öğreneyim, kurgu da olsa ben de bir takım desteklemek istiyorum diyen varsa* öneririm, 9/10.
ted lasso amerikan futbolu koçudur ve ingiltere premier lig'de oynayan richmond futbol takımı'nda teknik direktörlük yapmak için teklif alır. dizi, amerikan futbolundan başka futbol bilmeyen ted lasso'nun ingiltere'deki futbol macerasını konu alır.
ted lasso: richmond futbol takımı'nın yeni teknik direktörüdür. optimist kelimesinin sözlük anlamıdır, takımı bir arada tutmaya çabalar.
rebecca welton: richmond'ın sahibidir, ted lasso'ya teknik direktörlük teklif etmiştir.
higgins: futbol operasyon müdürüdür, rebecca welton'ın emrinde çalışır.
jamie tartt: forvet oyuncusudur, takımın en skorer ismidir. egoist ve kendini beğenmiştir.
roy kent: orta saha oyuncusudur, takımın kaptanıdır. yaşı büyüktür, jamie'den hoşlanmaz.
koç beard: ted lasso'nun en yakın arkadaşıdır ve ingiltere'ye beraber gelmişlerdir, takımın koçlarından biridir.
nathan: takımın malzeme direktörüdür.
keeley jones: futbolculardan biriyle çıkan bir modeldir. açık sözlüdür, sözünü sakınmaz.
dizi ile ilgili spoiler içermeyen görüşüm aşağıdadır.
uzun süre izlemeye ara verdiğim amerikan/ingiliz yapımları içinde bana ilaç gibi gelmiştir. izleme maceram tamamen twitter önerilerimde karşıma çokça çıkmasından sonra bir gün "neymiş ki bu? nedir bu dizinin hikmeti?" diye sorgularken kendimi birden izlerken buldum. izlemeden önce dizi hakkındaki tek bilgim adıydı, konusunu diziyi izlerken öğrendim ve çok sevdim.
öncelikle dizi 30 dk, konusu hızlı akıyor ve izlerken asla sıkmıyor. ted lasso, bizim bildiğimiz anlamda futboldan zerre anlayan bir koç değil ki kendisi aslen amerikan futbolu koçu ve afk richmond'dan gelen teklif üzerine arkadaşı koç beard ile beraber kendisini ingiltere'de buluyor. afk richmond, premier lig'de orta sıralarda ve lige tutunmaya çalışan bir takım dolayısıyla başta ingiliz basını ve takımın taraftarları bu duruma çokça itiraz ediyorlar. tam bu noktada amerikan ve ingiliz kültürü çatışmasına şahit olmak büyük keyif veriyor. aynı dili konuşup bir o kadar farklı olan kültürlerin çatışmasını yansıtma şekillerini çok sevmiştim.
dizi klişeler üzerine kurulu değil, bu yüzden "ingiliz futbolu hakkında bir fikri olmayan amerikan futbolu koçu bir ingiliz takımın başına geçirilse ne olurdu?" sorusunun cevabı ted karakterinde birisi için tam olarak dizinin anlattığı şekilde olurdu diye düşünüyorum. ted, kazanmaya inanan bir koç değil ama takımın ligde kalması için kazanması gerekli, dizide bu durumun getirdiği çatışmaya sıkça şahit oluyorsunuz.
diğer karakterlere geçmeden önce ted hakkında bahsetmek istediğim bir diğer şey ise futbol dışındaki kendi içindekiler. spoiler vermeden şöyle diyebilirim ki dizi ted'şn yaşadığını duygu durumlarını o kadar iyi anlatmış ki "ya bu ne saçma şey, böyle olur mu?" diyemedim hiç bir şekilde çünkü evet o şartlarda o şeyler o şekilde olurdu. hepimiz farklı bireyler olsa da ortak bir noktada birleştiğimiz bazı noktalar var ve o bazı durumlar da öyle işte.
ted panik atak geçirdiğinde ister istemez kendi deneyimlerim aklıma geldi. evet o anda öyle oluyorsunuz, beyniniz bir anlığına çalışmayı unutuyor ve sadece oradan kaçmayı istiyorsunuz.
diziyi izlerken bazı karakterlerin gelişimini, bazı karakterlerin ise geriye doğru gelişimine* şahit oluyorsunuz. en sevdiğim karakter gelişimi rebecca idi kesinlikle, karakteri gelişirken o gücünden ve asaletinden hiçbir şey kaybetmedi. independent'dan trent crimm için ufak bir parantez açmam gerekirse dizide en sevdiğim gazeteci, yazılarını yazarken dürüst ve adil olması kendisine hayran bırakmıştır yazmadan geçemedim.
yazımı senden bahsetmeden bitiremezdim yılan nate. bunca zaman izlediğim dizi ve filmlerde nefret ettiğim karakterlerin bir listesi var ve sen 2. sıradasın*. nate başlarda takımın getirini götürünü yapan bir karakterken zamanla ted'in önerisiyle yardımcı koç oluyor ve kendini bir halt sanmaya başlayıp kendi altındakilere zorbalık yapmaya başlıyor. eskinin mazlumları yeninin zorbaları diye bir söz gibi bir şey var ve nate için yazılmış olmalı. nate sen kelimenin tam anlamıyla aşağılık kompleksleri olan ezik birisin, hain herif.
3.sezondan tek dileğim bu eziğin taktiklerinin bir tarafında patlaması, sonuçta başka takımın teknik direktörü artık.
dizinin jeneriğini mumford and sons grubundan marcus mumford yapıyor, aynı jeneriği 2 sezonun bir bölümünde jeff tweedy seslendiriyor. iki versiyonunu da ayrı ayrı dinlemeyi seviyorum çünkü biri enerjimi yüksek tutarken bir diğeri dinlendiriyor.
marcus mumford versiyonu
jeff tweedy versiyonu
yazı uzun oldu o yüzden toparlamam gerekirse eğer hızlı akan, güldüren, düşündüren; futbol hakkında bir parça bir şey öğreneyim, kurgu da olsa ben de bir takım desteklemek istiyorum diyen varsa* öneririm, 9/10.
devamını gör...
5.
3. sezonu 15 mart itibarıyla yayınlanacak apple tv+ dizisi. ilk iki sezonu baya önce izlediğim için bi tekrar vakti gelmiş diye düşünüyorum. bu devirde böyle neşeli ve iyimser diziler insanı az da olsa umutlandırıyor. believe!
devamını gör...
6.
epey absürt ve orijinal bir komedi dizisi, ben iki üç gün önce başladım, önceden izlemediğime çok pişman olarak ilk sezonunu silip süpürdüm.
jamie tart'ın reality show'dan elenmesi...
jamie tart'ın reality show'dan elenmesi...
devamını gör...
7.
bir brendan hunt, joe kelly, bill lawrence ve jason sudeikis dizisidir.

dizide yaratıcılardan jason sudeikis ve brendan hunt, hannah waddingham, bence dizide harikalar yaratan brett goldstein, juno temple, jeremy swift, dusan tadiç'e benzettiğim phil dunster, nick mohammed, billy harris ve cristo fernandez rol almıştır.
dizide ayrıca thierry henry, peter crouch, ian wright ve pep guardiola gibi isimlerde konuk oyuncu olarak yer almıştır.
bir amerikan futbolu koçu olan ted lasso herkesi şaşırtan bir kararla bir premier lig takımının başına geçer. amerika'dan ingiltere'ye yapılan bu ani transferin en kör noktası ted lasso'nun futbolla ilgili en ufak bir fikrinin olmamasıdır. aslında bu da planın bir parçasıdır.
ancak ted lasso hem oyunu öğrenmeye başlayarak hem de futbolcularla kurduğu ilişkiler ve yaptığı motivasyon konuşmaları, yarattığı taktiklerle beklenmedik bir başarı kazanır.
diziyi çok sevdim. soluksuz izledim. futbolu çok seviyorum. ve tuhaftır az önce baktım ay sonunu getirecek param da var. garip bir durum.
dizide favori bölümlerimden biri ted lasso'nun tavır değiştirip led tasso olduğu bölümdü. bazen ted lasso yetersiz kalırsa led tasso imdada yetişmelidir.
yeni sezonu gelecek gibi görünüyor. umarım gelir.

dizide yaratıcılardan jason sudeikis ve brendan hunt, hannah waddingham, bence dizide harikalar yaratan brett goldstein, juno temple, jeremy swift, dusan tadiç'e benzettiğim phil dunster, nick mohammed, billy harris ve cristo fernandez rol almıştır.
dizide ayrıca thierry henry, peter crouch, ian wright ve pep guardiola gibi isimlerde konuk oyuncu olarak yer almıştır.
bir amerikan futbolu koçu olan ted lasso herkesi şaşırtan bir kararla bir premier lig takımının başına geçer. amerika'dan ingiltere'ye yapılan bu ani transferin en kör noktası ted lasso'nun futbolla ilgili en ufak bir fikrinin olmamasıdır. aslında bu da planın bir parçasıdır.
ancak ted lasso hem oyunu öğrenmeye başlayarak hem de futbolcularla kurduğu ilişkiler ve yaptığı motivasyon konuşmaları, yarattığı taktiklerle beklenmedik bir başarı kazanır.
diziyi çok sevdim. soluksuz izledim. futbolu çok seviyorum. ve tuhaftır az önce baktım ay sonunu getirecek param da var. garip bir durum.
dizide favori bölümlerimden biri ted lasso'nun tavır değiştirip led tasso olduğu bölümdü. bazen ted lasso yetersiz kalırsa led tasso imdada yetişmelidir.
yeni sezonu gelecek gibi görünüyor. umarım gelir.
devamını gör...
8.
iki kez üst üste en iyi komedi dizisi emmy’si dahil olmak üzere toplam 13 emmy ödüllü canım dizimiz 4. sezonu ile ekranlara yeniden gelecektir.
devamını gör...