tekel ve meyhanelerde tebliğ yapan şeriatçılar
başlık "gelmiş bulundum" tarafından 08.03.2023 18:40 tarihinde açılmıştır.
1.
memleketin manyağı eksilmez. bir de bunlar çıktı. adları “tebliğciler” imiş. neyi tebliğ ediyorlarmış? yaşam biçiminizi bırakıp, kendileri gibi yaşamanızı ve düşünmenizi.
eşinizle dostunuzla bir meyhanede muhabbet ederken aranıza dalıp, kuran ayetleri okuyarak içkinin haram olduğunu anlatıyorlarmış. ya da içki satan mekanların sahiplerine işyerlerini kapatmaları ve bu işi bırakmaları için 'güzellikle (!)' nasihat ediyorlarmış.
peki ne hak ve amaçla bunu yapıyorlar?
literatürde "emr-i bil ma'ruf neyh-i an'il münker" olarak geçen kurala dayanıyorlardır. türkçesi "iyiliği emret, kötülükten men et" anlamında. ancak bu kavram insan hakları ve özgürlüklerle oldukça sıkıntılı. kime göre iyilik ve kime göre kötülük? "yasalara uygun yaşayın, suç işlemeyin"
diyeceklerse, zaten bu devletin görevi. böyle bir tebliği umurlarında da değil zaten.
ancak temel ahlaki ilkelerin dışında, "şunu yemeyin-içmeyin, şu giysiyi giymeyin, şöyle oturun" diyorlarsa ki, öyle; daha özgürlük kavramını anlamamışlar. islam toplumu ve özgürlük zaten yan yana gelmez. islam'ın bir anlamı da 'teslim olmak, boyun eğmek" demektir, teslim olan kişi birey olmaktan çıkacak, özgür iradesinden de vaz geçecek, kendine dayatılan biçimde yaşayacaktır. o nedenle bizleri de teslim almak istiyorlar.
sahte gülüş ve içtenlik gösterileri fethullahçılar, yapışkan ısrarları yehova şahitleri gibi. şimdilik işi şiddete dökmemeleri kesinlikle ise geçici. çünkü bilinen şeydir ki, islam anlayışında tebliğ’den sonra 'cihat" yani şiddet, zor kullanma ve silahlı mücadele aşaması gelir.
bu adamların böyle bir talebiniz olmaksızın gelip iş yerinize, yediğiniz-içtiğiniz masaya gelip kerameti kendinden menkul palavraları atmaları korkunç zaten. açıkça özel yaşama müdahale niteliğinde. uygar hiçbir ülkede böyle soytarılıklara izin verilmez.
bu insanlar saygı duyulması gereken tek şeyin başlarındaki çul-çaput ve kendi nass’ları olduğunu sanıyorlar. o nedenle dinci kesimin dine yaptığınız en ufak bir eleştiriyi bile hakaret ve sövgü olarak algılamaları bu yüzden.
sormak gerek. onlar gibi düşünmeyen, yaşamayan birileri de, camilere ya da bu kişilerin din ortamlarına giderek inançlarının boş olduğunun, yaptıkları ibadetlerin onları iyi insan yapmayacağının propagandasını yapsalardı bu tebliğciler neler hissederlerdi? tebliğcilerin neler hissedecekleri malum da, bu işi yapacak çılgının oradan sağ çıkma olasılığı oldukça düşük olurdu.
eşinizle dostunuzla bir meyhanede muhabbet ederken aranıza dalıp, kuran ayetleri okuyarak içkinin haram olduğunu anlatıyorlarmış. ya da içki satan mekanların sahiplerine işyerlerini kapatmaları ve bu işi bırakmaları için 'güzellikle (!)' nasihat ediyorlarmış.
peki ne hak ve amaçla bunu yapıyorlar?
literatürde "emr-i bil ma'ruf neyh-i an'il münker" olarak geçen kurala dayanıyorlardır. türkçesi "iyiliği emret, kötülükten men et" anlamında. ancak bu kavram insan hakları ve özgürlüklerle oldukça sıkıntılı. kime göre iyilik ve kime göre kötülük? "yasalara uygun yaşayın, suç işlemeyin"
diyeceklerse, zaten bu devletin görevi. böyle bir tebliği umurlarında da değil zaten.
ancak temel ahlaki ilkelerin dışında, "şunu yemeyin-içmeyin, şu giysiyi giymeyin, şöyle oturun" diyorlarsa ki, öyle; daha özgürlük kavramını anlamamışlar. islam toplumu ve özgürlük zaten yan yana gelmez. islam'ın bir anlamı da 'teslim olmak, boyun eğmek" demektir, teslim olan kişi birey olmaktan çıkacak, özgür iradesinden de vaz geçecek, kendine dayatılan biçimde yaşayacaktır. o nedenle bizleri de teslim almak istiyorlar.
sahte gülüş ve içtenlik gösterileri fethullahçılar, yapışkan ısrarları yehova şahitleri gibi. şimdilik işi şiddete dökmemeleri kesinlikle ise geçici. çünkü bilinen şeydir ki, islam anlayışında tebliğ’den sonra 'cihat" yani şiddet, zor kullanma ve silahlı mücadele aşaması gelir.
bu adamların böyle bir talebiniz olmaksızın gelip iş yerinize, yediğiniz-içtiğiniz masaya gelip kerameti kendinden menkul palavraları atmaları korkunç zaten. açıkça özel yaşama müdahale niteliğinde. uygar hiçbir ülkede böyle soytarılıklara izin verilmez.
bu insanlar saygı duyulması gereken tek şeyin başlarındaki çul-çaput ve kendi nass’ları olduğunu sanıyorlar. o nedenle dinci kesimin dine yaptığınız en ufak bir eleştiriyi bile hakaret ve sövgü olarak algılamaları bu yüzden.
sormak gerek. onlar gibi düşünmeyen, yaşamayan birileri de, camilere ya da bu kişilerin din ortamlarına giderek inançlarının boş olduğunun, yaptıkları ibadetlerin onları iyi insan yapmayacağının propagandasını yapsalardı bu tebliğciler neler hissederlerdi? tebliğcilerin neler hissedecekleri malum da, bu işi yapacak çılgının oradan sağ çıkma olasılığı oldukça düşük olurdu.
devamını gör...
2.
böyle bir tebliğ şekli yok. insanları bazı kavramlara yaklaştırmaktan çok uzaklaştırıyorlar.
dinde hassas, muhakeme-i akliyede hassas bu insanlara biraz akıl lazım. bütün memleketi evliya yaptınız bi bunlar kaldı değil mi...
dinde hassas, muhakeme-i akliyede hassas bu insanlara biraz akıl lazım. bütün memleketi evliya yaptınız bi bunlar kaldı değil mi...
devamını gör...
"tekel ve meyhanelerde tebliğ yapan şeriatçılar" ile benzer başlıklar
tebliğ
8