bu şekilde başlıklar şu dönemde gerçekten can acıtıyor. başına henüz gelmemiş olanlara tokat etkisi yaparken deneyimlemiş olanların acısına tuz basıyor. sansür uygulanması taraftarı değilim ama zor şartları daha da zorlaştırmayalım
devamını gör...
öyle maalesef. 5 nisanda toprağa verdim kendisini.
devamını gör...
belki biz babamızdan önce gideriz. neden hep önce babalar gitsin?...
devamını gör...
açmayın len şöyle basliklar.üzülüyorum.
devamını gör...
babamın ölümünün üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti, gece vakti adamın telefonundan "seni.çok.seviyorum.canım.kızım." diye mesaj aldım. garibim kelimeler arasında boşluk bırakmayı öğrenememişti daha o zamanlar muhtemelen, yazmış öyle nokta koyup, gönderememiş de, taslaklara kaydetmiş.*. annem de adamın telefonunu kurcalarken farkında olmadan laps yollayıvermiş mesajı bana. üzülemedim bile arkadaşlar. öfkelenemedim de. oturdum güldüm.
ben.de.seni.çok.seviyorum.babişko.
devamını gör...
mukadderad derler ölüm için ama insan oğlu acizdir babanın verdiği o hissi ne kelimeler anlatir ne hisler
devamını gör...
kendisini pek sevmediğim için murlu olduğum bir olay. varlığı, yokluğu bir olan biri beni arasa ne olur aramasa ne olur.
devamını gör...
rahatlatıcı bir duygu.
devamını gör...
3 4 yıl önceden whatsapp yazışmaları durur. arada açıp okurum
devamını gör...
çok korkutucu, bu ihtimal aklıma geldiği an ağlıyorum
devamını gör...
saat sabah 4 civarıydı. zaten uzun süredir uyumuyor, sadece gözlerimi kapatıyor ve zihnindeki düşüncelerden kurtulmak istiyordum. bir süredir bu aramayı bekliyordum. ama bir yandan da aramanın gecikmesi ile umutlanmaya çalışıyordum. aslında umut bile denemezdi buna. çok küçük bir kırıntı olabilir sadece.

sonunda çaldı o gece telefon. sabit bir telefon numarasıydı bu. numara ezberimde değildi. ama sabahın bu saatinde beni başka kim arayabilirdi ki?

ilk çalışta aldım telefonu elime. telefonu açınca ne duyacağımı biliyordum. ama açamıyordum. o konuşmayı duymaya hala cesaretim yoktu. açmam gerekiyordu. sanki gizli bir el bir anda telefonı kulağıma götürdü. sadece birkaç cümleydi konuştuğumuz.

apar topar çıktım evden. hayatımın en uzun yolculuklarından birini yaşadım. kullandığımız zaman dilimine göre yürüyerek 10 dakika falan sürüyordu. ama benim için çok uzundu.

acil servisten giriş yaptım. alt kata yoğun bakım servisine indim. doktor kapıda bekliyordu. göstermediler bana. telefondaki cümlelerin aynılarını tekrar işittim.

oradaki boş koltuğa oturdum. birkaç dakika hiçbir tepki veremedim. sonra ağlamaya başladım. koşarak kaçmak istedim oradan. sonra kaçarsam bu yaşadıklarım geride kalır gibi geliyordu. zamanı burada bükebileceğimi sandım.

ama hareket dahi edemedim. oturduğum yerde ağladım. uzun süre ağladım. birileri su getirdi. birileri koluma girdi yüzümü yıkadı. gerçek olmasını istemediğim tüm bu olanlar gerçekti. ölüm, hayattaki en önemli gerçek. benim için de en yıkıcı ölümlerden biriydi bu. hatta en yıkıcı olanı...

babamı kendi ellerimle o derin çukura indirip, üzerini toprakla örteli yaklaşık 9 yıl olacak. 9 koca yıl. hala o kadar eksik şey var ki onunla ilgili. hala pişman olduğum, hala değiştirmek istediğim o kadar çok şey var ki...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"telefonun ucunda babanın bir daha hiç olmayacağını bilmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim